3 Aralık 2011 Cumartesi

Gençlerbirliği 0-1 Galatasaray / Savunmamız Kadar Varız

Üst üste 5. deplasmanda da gol yemedik, bütün sezona baktığımızda da ortada müthiş bir savunma kurgusu var. Takım savunması anlamında çok üst düzeyiz, rakibe fazla pozisyon da vermiyoruz, bu takım savunması sayesinde de topun bizde kalma yüzdesi artıyor. Gençlerbirliği karşısında da yüzde 60'lara dayanan bir yüzdemiz oldu ama sıkıntı belli, her maç söylediğimiz şeyler. Organize olamıyoruz, yaratıcı futbolcu sıkıntısını da fazlasıyla çekiyoruz ve savunmanın bizi taşıdığı kadarıyla da hücumda var olabiliyoruz.

Elmander'in yokluğu, 4-4-2'nin rafa kalkabileceği anlamına gelebilirdi ama aynı sistemle çok doğru bir şekilde devam ettik. Maç öncesindeki düşüncem şu olmuştu aslında, Baros ve Sercan Yıldırım'ın tarzları birbirlerine bir o kadar benziyor. Savunma arkasına koşu atmayı seven isimler ve Selçuk İnan'ın da bu tarz forvetlere harika servisleri olabiliyor. Bunu kullanabileceğimizi ve rakip savunma karşısında etkili olacağımızı düşünüyordum ama kanatların verimsizliği bu kozu da düşürüyor aslında. Kanatlar iyi olmayınca rakip kaleye gidemiyorsun, orada topu tutamıyorsun ve forvetlerin de kanatlara kayıyor, o açığı dindirmek adına. İlk yarı boyunca bunu eksikliğini fazlasıyla yaşadık, bu da bize rakip kalede sıfır pozisyon olarak geri döndü.

Diğer bir sıkıntı da eksiklerdi, birçok önemli ismin olmaması kulübenin verimini de düşürdü. Baktığımızda hücum anlamında birşeyler değiştirebilecek bir tek Emre Çolak'ı görüyorduk, o da geçmiş maçlarda bulduğu şansı genelde kullanamamış bir isim. Bu maç farklı oldu ama, Emre Çolak'ın oyunun seyri üzerindeki etkisi Galatasaray'ı verimli kıldı, hatta buna Ayhan Akman'ı da eklemek lazım. Riera ve Aydın'ın oyundan çıkıp, Sercan'ı biraz daha sağ tarafa kaydırmak yani geçilen 4-2-3-1 bir anda Galatasaray'ı hücumda tuttu, Emre Çolak'ın da orta sahadaki hücumsal etkisi hücumlardaki organizasyonu beraberinde getirdi. Eboue'nin de attığı gol aslında, uzun zamandır özlemini duyduğumuz bir bek akınıydı, bunun da altını çizmeli.

Gençlerbirliği kendi sahasında çok iyi oynayan, oyunu iyi tutan bir takım. Golsüz bir maç olması muhtemeldi ve maçın geneli de tutuk geçti aslında. Gençlerbirliği'nın sırrı savunmada pas yapıp, ortadan hızlı gelmek üzerine. Oktay Delibalta ve Hurşut bu konudaki en önemli güvenceleri ama Melo ve Selçuk İnan'la orta sahayı iyi tuttuk, savunmada da hatasız oynayınca 1-0 olsun bizim olsun denilebilecek cinsten bir maç kazandık diyebilirim. Derbi öncesi önemliydi bu 3 puan ama her maç sonrasında da {kazansak bile} bazı isimlerin hala beklenilen seviyeye ulaşamaması ve devre arasındaki transfer gerçeğini görmemiz üzücü...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir