7 Aralık 2011 Çarşamba

Parçalı Totemim

Parçalı ile çubuklunun derbisi bir bakıma bu, gerçi ben olaya başka açıdan baksamda. Nedense bu tip konularda gelenekçi olamıyorum. Forma olayının bir kültür olduğunu fazlasıyla kabul ediyorum ama içerideki bütün maçlarda parçalı giyelim gibi durumlara da pek takılmıyorum. Formadan öte armaya kafayı takanlardanım, o arma orada olduğu sürece gerisi farketmez.

Üstelik totemlik bir mevzu da yarattım kendime. Son yıllarda daha da gelişti bu, derbilerde parçalı ve çubuklu forma giyilsin mevzusu. Fenerbahçe'yi bilemem ama Galatasaray'ın parçalı olayı pek de şanslı gelmedi bize. Son yıllardaki tüm derbilerde parçalı giyiniyoruz ve kazanamıyoruz. Biz daha aykırıydık bu konuda, derbilerde farklı formalar da giyerdik. Son zamanlarda ise derbilerde nostalji havası büyümeye başladı ve nostalji dozunun artması da Galatasaray'ın işine gelmedi aslında. Tabii bu benim totemim, yüzde 80'imiz bu toteme karşı çıkacak, biliyorum.

Galatasaray - Fenerbahçe derbisi, her türlü çok büyük maç, bu ülke topraklarının en önemli maçı. Ama şu var, son zamanlardaki mevzular belli. Maçın da önüne geçti bunlar ve geçmiş yılların derbi heyecanı özellikle de Fenerbahçe cephesinde pek yok gibi. Biz olaya yine odaklıyız, ligin de seyri açısından çok önemli bir karşılaşma ve son zamanların bir diğer totemsizliği olan favori gösterilme durumumuz da var.

Tam anlamıyla 6 puanlık bir maç. Galatasaray kazanması durumunda lider, Fenerbahçe'nin kazanması durumunda ise fark 6 olacak, beraberlik durumunda ise herşey devam eder ama Galatasaray büyük bir avantaj kaçırır. Bu yüzden Fenerbahçe'nin elinde beraberlik kozu da var ve mevcut kadro sıkıntılarıyla da böyle bir tablo ortaya çıkarabilirler.

Galatasaray için hep söyledim. Belli bir felsefe oturdu, takım savunması harika. Gaziantepspor maçını ekstra sebeplere bağlıyorum, o maçı bir kenara bıraktığımızda yenen 6 gol. Savunmada müthiş bir organizasyon, en önde Elmander'le başlayan bir savunma duygusu ama bunun yanına gelmesi gereken hücum kozunun olmaması. Savunmamızın kazandırdığı puanları görüyoruz, 1-0 olsun bizim olsun mantığı ayakta duruyor gibi. Garanticiyiz, eldeki duruma göre hareket etmek zorunlu ama hücumdaki verimsizlik en büyük handikap. Kanatlar işlemiyor, orta sahada bir yaratıcı oyuncu eksikliğimiz var ve hücumdaki bu organizasyonsuzlukta forvetleri gol anlamında verimli kılmıyor.

Fenerbahçe ise ters bir görüntüde. Belli alışkanlıkları var, her ne kadar kadrodan giden çok önemli isimler olmasına rağmen. Hücumda daha aktifler, rahat pozisyona girebiliyorlar, kanatlar daha kreatif bir görüntüde, Stoch gibi Caner Erkin gibi ekstra kozları maç içerisinde çıkarıyorlar ve hücum anlamındaki görüntüleri Galatasaray'a göre daha iyi. Savunma anlamında ise dengeli bir görüntüleri var, Lugano'nun kaybı büyük handikap olsa da, buna Gökhan Gönül'ün de formsuzluğunu eklesekte çok gol yiyen bir takım değiller ama pozisyon veriyorlar, bu açıdan da Galatasaray onlara göre bir adım önde.

Ayrıca şöyle bir durum var, her iki takımın zaafları birbirini dengeliyor. Gökhan Gönül'ün formsuzluğundan kaynaklı Fenerbahçe'nin sağ tarafı iyi durumda değil. Mehmet Topuz'un da olmaması büyük handikap olacak ama Galatasaray'ın sol tarafı da hücum anlamında bir o kadar felç. Bu açığı kullanabilir miyiz bilemiyorum, ekstra performanslar etken olacak gibi. Riera'nın oynamasını bekliyorum ama bu durumda da yabancı sorunsalı doğacak. Muslera, Eboue, Ujfalusi, Melo, Elmander ve Riera. Bu durumda da Baros dışarıda kalıyor ve bu da 4-4-2'nin dışına çıkma anlamını taşıyor. Son haftalarda bu sistemi iyi kullanıyorduk ama Riera'nın oynaması durumunda farklı bir tablo oluşabilir, malum Sercan Yıldırım'ın da tedbir durumu var. Bu da zaten sıkıntılı olan hücum alternatifinin bir darbe daha alması demek, yine bir ekstra Emre Çolak performansı görebilir miyiz bilemem.

Fenerbahçe ise bildiğimiz gibi oynar. 4-4-1-1'i uygularlar yine. Bienvenu ile maça başlanır, Alex onun arkasında ve Emre Belözoğlu'nun da dönüşüyle Selçuk Şahin veya Cristian ikilisinden birini kesecektir Aykut Kocaman ama yabancı sıkıntısı orada da mevcut. Semih'le maça başlanacağını düşünmüyorum ve Bekir'in sakatlığı onlar adına hiç iyi bir durum değil, bu durumda Bilica oynayacaktır. Serdar Kesimal sürprizi gelir mi, ben sanmıyorum. Bilica da oynayınca, sağ tarafta Gökhan Gönül'ü oynatıp, bek olarak Orhan Şam'ı kullanmak bile mümkün. Stoch'un dahi forması garanti değil, yabancı sıkıntısı ve yerli açısından kadro derinliği her iki takım açısından da sıkıntı yaratacaktır.

Maçtan beklentim kısır bir görüntü. Galatasaray savunmasıyla ayakta kalır, Fenerbahçe ise önce beraberlik der. Ortaya da 1-0 gibi bir skor doğar ve Galatasaray kazanır diyorum. Tahminlerim pek tutmaz ama erken gelen bir gol bile görüntüyü değiştirmez ama kazanacağımıza yönelik olan inancım tam...

2 yorum:

  1. Her sene bu sene kesin kazanacağız diyorum ama sonuç hep hüsran. Artık böyle polemiklere kapılmayacağım hiç belki maçı bile izlemem çünki galatasaray'in oynadığı futboldan zevk alamıyorum eskisi gibi.

    YanıtlaSil
  2. şu kadroda bir kez olsun selcuk ve melonun önünde Emre Colak'ı izlesek te cocuk hakkında fikrimiz olsa adam gibi.

    YanıtlaSil

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir