
Melo'da bunun çok daha fazlası var. Melo'yu biliyoruz zaten, saha içerisinde sıra dışı bir futbolcu olmayı daima başardı ve oynadığı takımlarda da hep çok sevildi. Fiorantina günleri ya da Brezilya zamanları. Böyleydi yani, sevilen bir isimdi. Juventus macerası ise beklentilerin ışığında başarılı olamadı, onun için ödenen büyük ücret ve beklentiler. Melo'yu yılın bidonu da seçtirdi, taraftar gözünde çok kötü bir futbolcu da yaptı, zamanla piyasası aşağı düştü ve kendini Galatasaray'da buldu.
Soru ise şu, Melo neden Galatasaray'ı seçti? Kendini yeniden parlatıp, Juventus misali yeni bir transfere imza atmak için mi yoksa ona neredeyse tapan bir takımda kahraman olmak için mi? Şu ana kadar görünen köy, kahraman olmak için diyor bize.
Zaten severiz, taraftarı coşturan ve mücadelesiyle ön plana çıkan futbolcuları. Melo da bunu fazlasıyla yapıyor, oynadığı futbolla takımını ileriye taşıyor, hal ve hareketleriyle de taraftarı bir anda çıldırtıyor ve ortaya mükemmel bir sinerji çıkıyor. Maç seçen bir yapısı da yok, mesela Kazım gelir aklıma. Her Fenerbahçe maçı böyle oynar o ama diğer maçlardaki hal ve hareketleri daha soğukkanlı olur. Melo ise herhangi bir maçta da aynı, bu tip ekstra maçlarda ise çok daha farklı.
Takımı da fazlasıyla sahiplendi, gitmeye pek niyeti yok ve yeniden ekstra büyük Avrupa devleri arasında kendisini de yazdırabilecek kapasitede ama Galatasaray'da kalacak gibi ve ödenecek yüksek opsiyon bedeli de onun için helali hoş olacak. Yükseleceği konum da yeniden Brezilya Milli Takım'ı olur. Melo'nun Juventus günleri onu yeniden eskiye götürdü bence, böylesine ona sahip çıkan ve kahraman kabul eden bir taraftarı bırakıp sadece görev adamı kimliğini asla almaz diyorum, sahip çıkalım Melo'ya...

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder