
Galatasaray da bunu yaşadı. Skibbe döneminde de, Rijkaard sezonlarında da olan bu. Takıma gelen yıldız isimler, büyük yatırımlar ama genel anlamda yaşanan hayal kırıklıkları. Aradan Kewell misali güzel karakterleri de çıkardık ama genel anlamda ortada bir başarısızlık var. Şampiyonluk yarışında olmadığınız her sezon bunun göstergesi ve işin enkaz noktası da geçen sezon yaşanıldı ve yeni sezonda nasıl bir yapı kurulacağı, neler yapılacağı büyük bir soru işaretiydi.
8. olduğunuz bir sezon, kadronuz iyi durumda değil, birçok eksik var ve yeniden yapılanmak şart. Yani yeni bir maceraya atılamazsınız, yeniden yapılanmak için zamana ihtiyacınız var ama çok uzun zamandır şampiyonluk yarışının dışında olduğunuzdan tekrar bu yarışa dahil olmanız gerekiyor, dolayısıyla da tek yol Fatih Terim'di ve olması gereken uygulandı.
Fatih Terim deyince iki tane olgu akıllara geliyor. Biri 96-2000 süreci ve müthiş başarılar. İkincisi ise 2. Fatih Terim döneminde yapılan yanlışlar ve hayal kırıklıkları. Ama göreve geldiği ilk gün ''gemişte yaptığımız hatalardan ders çıkardık'' diyerek, değişimin önce kendisinde başladığını belirtmişti Fatih Terim, nitekim o değişim Galatasaray'a da yansıdı ve bugün gelinen nokta çok büyük. Hele ki enkaz bir sezonun ardından yaratılan şu hava. 2000 ruhu kavramını sevmiyorum aslında, her dönemin kendine özgü olguları olmalı ama büyük bir hava yakalandığı doğru ve play-off saçmalığı olmasaydı bugün tur atıyorduk.
İki tane kırılma anı var Galatasaray adına. Birincisi Arda Turan'ın zamansız ayrılığı. Gidecek mi kalacak mı düşünce denizinde ibre kalacak yönündeydi ve Fatih Terim'in elindeki bir Arda Turan'ın da müthiş işler yapabileceğini düşünüyordum. O da kalıyor yönünde hareket ederek buna göre bir planlama yaptı ama Arda Turan'ın gitmek istiyorum aşkının yeniden alevlenmesi neticesinde de bu ayrılık yaşandı, Galatasaray adına hayırlı bir iş olduğunu da bugün yaşıyoruz.
O açık kapanması zor oldu ve biraz da mecburiyetten Riera transferi geldi ve yarattığı hayal kırıklığı ortada ama bir şekilde o açık kapandı, Emre Çolak'ı kazanma sürecini izledik. Kırılma anıydı bu kesinlikle, götürdükleri de oldu ama getirisi bana göre daha fazla.
İkinci kırılma anı ise 4-4-2'e geçiş süreci. Galatasaray'ın yaratıcı bir 10 numarası yok ve bu tarz bir futbolcunuz olmadığında da 4-2-3-1, 4-1-4-1 gibi sistemler bana göre boşa. 4-1-4-1 içerisinde hücum anlamında organizasyon sıkıntıları yaşadık. Kötü başladığımız bir sezonda o savunma olgusunu oturtarak bir şekilde ayakta kaldık ve zirve yarışının içerisindeydik ama 4-4-2'e geçişin ardından hücum anlamında da daha yararlı bir Galatasaray izledik.

Yeni bir takımı, bir sezon içerisinde bu noktaya getirmek büyük olay. Yaşanan kaos ortamı içerisinde sezona 1-0 önde başladığımız bir gerçek ama bu skoru 3-0'a taşıyan da Fatih Terim. Hakan Balta dışında yeni bir 11'den bahsediyoruz ama o 11'deki neredeyse tüm futbolcuların da kariyer sezonunu yaşadıklarını söylemeli.
Oluşan hava gerçekten inanılmaz. 2 sezonun en çok eleştirilen futbolcularından olan Hakan Balta yeniden bu ülke adına alternatifsiz bir konuma geldi. Selçuk İnan futbolunun üzerine 3 gömlek daha ekledi, Semih Kaya ve Emre Çolak gibi değerler kazanıldı, son yaşanan hadiseye kadar Melo'yu gördük, Elmander'in katkısı ortada ya da Engin Baytar diyelim, nasıl uslandı, kendini futbola verince neler yaptı. Böyle sayarız bunu, her açıdan zirve sezonlardan biri oldu, doğru kadro mühendisliğiyle yaratıldı bu.
Play-off saçmalığı ise bugün şampiyonluğumuzu kutlamamıza engel oldu. Yine de olsun, normal sezonda hiçbir derbi maçını kaybetmedik ve büyük bir avantajla play-off'a giriyoruz. Fikstüre baktım ve Beşiktaş deplasmanıyla başlamak güzel, devamında da Fenerbahçe ile içeride bir maç var. Bu iki maçı kazanmamız durumunda olay formaliteye döner, bu kadar eminim...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder