Rekabet Değil Bu

Bu tip olaylarla en alakası olmayan insanım ama gördüğümü de yazmak zorundayım, yoksa içimde kalacak ve Galatasaraylı olarak beni bile üzen bir tablo görünüyor. Ezeli rekabetlerden bahsederiz, ebedi dostluk deriz. Genelde bu dostluğu ortak menfaatler oluştuğunda görürüz ama rekabet baki kalandır. Galatasaray ve Fenerbahçe'nin yaşadığı da rekabettir yani, benim için herşey bir yana bu rekabet bir yana. Rekabet yani bunun adı, bir yarış ama düşmanlık değil. Şu tabloda oluşan ise Fenerbahçe ile Trabzonspor'un yaşadığı ola rekabetten çıkmış ve çoktan düşmanlığa dönüşmüş. Bu da sporun en kötü halidir, hatta hayatın en kötü halidir ama hayatta herşey var deriz bir şekilde. Sporun içerisinde ise bunu yeri olmamalı.

Karşılıklı hatalar oluyor ve bu gerilim malesef büyüyor. Şunu ekleyeyim, gerilim büyüdükçe Fenerbahçe bundan zararlı çıkmak, bu gerilimin içerisinde istediklerini almayı biliyorlar. Baskı ortamı onları geri taşımıyor ama Trabzonspor'u fazlasıyla yaşıyor. Normal sezonda da gördük bunu, play-off'ta da görüyoruz. Ortam gerildikçe bunun yansıması Trabzonspor'a oluyor ve taraftarlar aslında bilmiyor Trabzonspor'a zarar verdiklerini ya da olayla tamamen bağlarını kopardıkları için ilgilenmiyorlar. Bunu bütün Trabzonspor taraftarı için demiyorum, beni bilen ne demek istediğimi de çok iyi anlamıştır.

Aykut Kocaman'ın açıklamaları mesela. Trabzonspor'u 4-2'lik maçın ardından bildiğiniz itham etmişti ama TT Arena'daki 0-0'lık maçın ardından herşey görüldü. Futbolculuk döneminde gelen galibiyetin ardından, biz seviniyoruz ama rakip takım üzüldüğü için ben de üzüldüm diyebilen, Fenerbahçe'den gönderilmek uğruna bunu göze alabilen karakter malesef gitti, Aykut Kocaman bu rekabet ortamında çok değişti.

Emre Belözoğlu için konuşmaya dahi gerek yok, futbolculuk dışında karakter oylaması yapsak Fenerbahçeli arkadaşlar arasında yüzde 60'lık kesimin Emre Belözoğlu'nu istemeyeceğini düşünüyorum ben. Zokora ile olan mevzusunda da son olay mevzuyu bitirdi zaten, raporda da yazıyordu ırkçılık var diye ama o ceza verilmedi. Verilmeyince de Zokora kendi cezasını kesmek istedi ve insanlık dışı bir faul yaptı, buna rağmen sarı kart yedi. Sen o cezayı vermezsen, Zokora da kendi cezasını vermek ister. Yaptığı büyük yanlış tabii, futbolda bunların yeri yok. Kesinlikle kırmızı kart alması gerekiyordu, üstelik hakemin gözü önünde ama bu ortamı malesef yaratanlar belli.

Sadri Şener ise en büyük faktör gibi. Trabzonspor'a büyük zarar verdiğini düşünüyorum, hatta tüm ülke futboluna. Sen Trabzonspor'un başındaki insansın, ulaşılmaz bir noktada olmak zorundasın ama soyunma odasında yaşananlar, yaşattıkların. Kulüp başkanına asla yakışmayan, o ağırlığı yansıtmayan bir hareket. İlk etapta çok sevecen, espirili, babacan bir insan dediğimiz Sadri Şener'in de yaşadığı değişim inanılmaz ve bu ortamı gerenlerden, böyle bir düşmanlığı yaratanlardan biri de o oldu malesef.

Gidişat kötü, bu yüzden yazıyorum. Keşke düzelse, gereken önlemler alınsa ve herşey güzel olsa ama her geçen sezon bu körüklenecek, aynı şeyleri yaşayacak gibiyiz. Bu da futbolun önüne geçen bir numaralı faktör yani. İnşallah istenmedik durumlarla karşılaşmayız ve bir şekilde çözülür bu mevzular, inanın futboldan sıkıldığımı farkettim bugün. Düşünüyorum, gelecek hafta şampiyon olsak dahi yaşayacağım coşku hangi dorukta olacak, hiç kestiremiyorum.

Fenerbahçeli veya Trabzonsporlu arkadaşları üzmüş, kırmış olabilirim ama bunu da yazmak zorundaydım. Bana katılmayabilirsiniz, katılabilirsiniz ya da, herşeye saygılıyım, fikirlerinizi ve eleştirilerinizi de almak isterim...