Şu tabloda ilk 8'de yer alamamanın adı başarısızlık değil, fiyaskodur

Daha iyi bir fikstürün olamazdı. Fikstürü al sen belirle deseler, eminim ki daha zorlu takımlar yazabilirdik. Şu tabloda ilk 8'de yer alamamanın adı başarısızlık değil, fiyaskodur. Gün sonuna bakıyorsun, Ajax'a yenilmene rağmen, Dinamo Kiev maçını kazanmış olsan 8. olarak son 16'yı pas geçiyordun. Rigas ve Malmö maçlarına gelmedim bile. Dinamo Kiev, Rigas ve Malmö, Avrupa Ligi'nde dibi sıyıran takımlar. Burada kaybedilen 6 puan var. Bunları alsan ilk 3'tesin, zirve yarışı veriyordun. Sinirlendiğim nokta ise her maçın hikayesinin aynı olması. Şu 3 maçta da öne geçtin, hatta 2'sinde 2'şer farkla öndeydin. Gün sonunda rakipler geri döndü. Çok gol attın, çok gol yedin. Yediğin goller birbirinden basit ve hatalı. 

Ajax 2-1 Galatasaray, her maçın hikayesi aynı

Kötü oyun demeyeceğim. Hatta beklediğimden iyi durumdaydık. Gerçi puan kaybedilen tüm maçların hikayesi benzer değil mi? Ajax maçında da 3.06'lık gol beklentisi yakalayıp, 1 golü son dakikada ancak buluyorsun. Rakip ise 1.36'dan 2 gol çıkarıyor. 2 pozisyonları var, 2'si de gol. Maça hızlı başlayıp, Osimhen ile 2 net gol pozisyonu bulan sendin. Oradan 1 gol çıkarsan, belki hikayeyi başka yazacaksın. Ya da kalene gelen ilk top gol olmasa, momentumu kaçırmayacaktın. Her maç benzer hikaye, kalene gelen ilk toplar gol. Sonra da skoru çevirmeye, kazanmaya çalışan bir Galatasaray. Ajax deplasmanında, kazanmak için girebileceğin tüm pozisyonları yakalayıp, hunharca harcamaya ama basit hatalarla gol yemeye devam.

Ziyech konusunda duygusal hareket ettiğimizi kabul etmek lazım

Ziyech konusunda duygusal hareket ettiğimizi kabul etmek lazım. Yaz aylarında teklif olduğu söyleniyordu. Bunu kabul etmek gerekirdi. Tadında bırakacaktık ve ayrılırken futbolcuyu iyi hatırlayacaktık. Geçen sezon "hayal kırıklığının" eşiğinden dönüp, şampiyonluğun son virajında kazandırdığı maçlar olmuştu. O maçların etkisinde kalıp, yeni sezon üzerine hayal kurduk. Tabii o günlerde sözleşme şartları ortaya çıkmamıştı. Bu maddeler de ortaya çıktıktan sonra işin tadı iyice kaçtı ve Ziyech devri bir anlamda bitti. Bu sezon için de şans bulmadı diyemeyiz. Sezona onunla girdik, sonradan oyuna dahil olduğu maçlar oldu. Bir noktada kafa olarak tam anlamıyla koptu ve idmanlara dahi katılmaz oldu.

Anlam veremediğim, Galatasaray'ın orta saha ihtiyacının olmadığını söyleyenler

Anlam veremediğim bir konu varsa, Galatasaray'da orta saha ihtiyacı olmadığının söylenmesi. Galatasaray'da orta saha ihtiyacı bariz. İsim isim bakınca, sayı olarak kabarık bir rotasyon duruyor da, iş katkı alınma noktasına gelince kim ne veriyor? En basitinden, Kerem Demirbay geçen sezon verdiği performansın neresinde? Şampiyonlukta katkısı oldu ama oraya net bir transfer gerektiği için Sara'ya yatırım yapıldı. Kerem Demirbay ise formayı bırakmam derken, mevcut seviyesini hiç sorguluyor mu? Kerem Demirbay devre dışı kalınca, 8 numara alternatifi kim takımda? Torreira'nın arkasına alternatif sayarım da, Sara için bunu söyleyebiliyor muyuz?

Yunus Akgün'le sözleşme yenilemek isteyince, Sallai'nin aldığı maaş karşına çıkıyor ki

Sallai'nin aldığı maaş tartışılıyor. Sebebi de iç transferde imza attıramadığın futbolcular. Yunus Akgün ve Barış Alper Yılmaz özelinde transfer piyasası oldukça aktif. Yunus Akgün özelinde ise ciddi tehlike var. Sözleşmesinde son 1.5 sezonun içerisindeyiz ve yaz aylarına geldiğimizde, transferde ipler onun elinde olacak. Sözleşmesinin bitmesine son 1 yıl kalmış isim için kimse çok büyük bedelleri gözden çıkarmayacak. Yunus Akgün'le sözleşme yenilemek isteyince de, Sallai'nin aldığı maaş karşına çıkıyor. Sallai şu an Galatasaray rotasyonunda yer alan bir futbolcu için yüksek rakam kazanıyor. O rakamı gören ilk 11 futbolcusu da doğal olarak daha fazlasını istiyor. Maaş bütçesi şahlandı yani. Galatasaray için asgari ücret yeniden 2 milyon avro oldu.

Görünen 4-2-3-1'le devam edeceğimiz yönünde

4-2-3-1'le mi devam edeceğiz, 3'lü savunma kurgularına mı döneceğiz? Transfer harekatına bakınca, her 2 kurguya göre de hamleler konuşuluyor. Sağ bek transferi, 4-2-3-1'in devamı demek. Stoper transferi ise 3'lü savunmaya işaret. 4-2-3-1'in işlevi düştü ama 3'lü savunmaya dönmüyoruz. Bu da 4-2-3-1'le devam edeceğiz anlamına geliyor gibi. Bu tabloda da sağ bek şart. Kyle Walker-Peters'e teklif yaptığımız söyleniyor, adı geçen sağ bek ihtimalleri arasında en iyisi. Sara gibi o da geçen sezon Championship'te yılın 11'indeydi. Muazzam bir tempo, atletizm ve enerjisi var. Hücum yönü çok daha güçlü ve Osayi'nin etki ettiği ligde, çok daha büyük fark yaratacağını düşünüyorum. Sol bekin Jakobs gibi savunmacıyken, sağ bekte Kyle Walker-Peters ile hücumu zorlamak müthiş bir denge sağlar.

Galatasaray 1-0 Konyaspor, özlediğimiz savunmaya kavuştuk

Galatasaray'ın sorunu "savunma" ve Okan Hoca da bu maçta haddinden fazla "gol yememeye" odaklandı. Maç sonuna bakınca, rakibin isabetli şutu yok. Aklımda kalan tehlikeli bir atağı da olmadı. Muslera yüksek konsantrasyonla oynayıp, Davinson Sanchez de Kramer'i sahadan silince, Konyaspor'un hücumda etki şansı sıfırlandı. Tek şansları "geçişti", orada da geriye hızlı koştuk. Davinson Sanchez ve Jakobs'un atletizmi kıymetli. Sallai'nin de bazı müdahaleleri kontrolsüz olsa da, Yusuf Erdoğan gibi hızlı bir kanat karşısında iyi performans verdi. Hücuma bakınca da, 2-3 tane çizgiye inip de çıkardığı top var. Kaan Ayhan'ı sağ bek kullanırken alamadığımız hücum katkısı bu. Oyun olarak bakarsak, ilk yarıda keyifsiz, 2. yarıda ise daha derli toplu görüntü.

Ahmed Kutucu'nun rolü, Osimhen'in yanında 2. forvet olması

Ahmed Kutucu'nun rotasyondan ziyade, ilk 11 için düşünülebileceğini düşünüyorum. Galatasaray'ın 3'lü savunmaya ihtiyacı var, oyunu ciddi anlamda bozuldu ve bu düzende en ideal formasyon 3-4-1-2. Bu kurguda da Ahmed Kutucu'nun rolü, Osimhen'in yanında 2. forvet olması. Hücum jokerliğini kullanacağız elbette, kanada da, forvet arkasına da atılacak. Ama ideal yeri 2. forvet olacaktır. Okan Hoca'nın 4'lü savunmaya dönmesinde 2 neden var. İlki, elindeki mevcut rotasyonda "çift forvet" oynayabileceğine güvenmemesi. Diğeri de Jakobs'un dönüşü. 3'lü savunmada Jakobs'u sol kanat bek yaptığında, aşırı savunmacı kalma durumu var. Yunus Akgün'ü yazdığında ise hücum ağırlığı yükseliyor. Jakobs'u 3'lü savunmada sol stoper kullanmayı ise hiç düşünmedi.

Transfer çalımı nedir diye soran olana bu resmi gösterin

Transfer çalımı nedir diye soran olana bu resmi gösterin. Çalım budur. Ya aslında şöyleydi, böyleydi gibi safsataları geçin. Muhabirler hep bir ağızdan "yönetimden" aldıkları haberi veriyor. Bitti diye bu haber servis ediliyor, doğal olarak hepsi paylaşıyor. Sonuç ne derseniz, Skriniar Fenerbahçe'de. Skiniar gelmeliydi, gelmemeliydi konusu değil bu. İlgilendin, uzun süre uğraştın, gün sonunda da bu transfer için bitti dedin. Futbolcu eski havasında değilmiş, ağırlaşmaya başlamış, maliyeti yüksekmiş banane. Aldık diye servis ettin bu haberi, taraftar da bekledi. Anlaştık dediğin futbolcuyu Fenerbahçe'ye kaptırdın. 2 günde iş bitirdi adamlar. Transfer dediğin böyle olmaz mı? Galatasaray'da bitti denilen işlerin dahi bitmediğini görüyoruz. Çünkü o işler aslında bitmemiş oluyor. Biten transfer açıklanmaz mı?

Ahmed Kutucu, Galatasaray'da

İşlerin kötüye gittiği bugünlerde, Galatasaray kulübesinin zayıflığının gerçeği yüzümüze çarpmaya devam ediyor. Hatayspor ve Dinamo Kiev maçlarını kulübenin zayıf olmasıyla mı açıklıyorsun diyenler için, bu da sebeplerden biri. Yunus Akgün formsuz mesela ama kenara alamıyorsun. Sürekli oynatarak değil, bazen de 2-3 hafta dinlendirerek kazanırsın. Sen ise oynatmak zorundasın, çünkü alternatifin yok. Hatayspor maçının 2. yarısında Sallai'yi sağ beke almak zorundaydın, Dinamo Kiev karşısında ise kadroda olmadığı için kullanamadın. Gol arıyorsun, kulübeye baktığında hamlen yok. Yusuf Demir ve Jelert'le maç çevirmeye çalışıyorsun. O vakit niye 4-2-3-1'e döndün, 3'lü savunma kurgularından vazgeçtin eleştirisi haklı ama gün sonunda kulübenin zayıf olduğu da gerçek. Transfer gerekiyor yani. Görünen o ki seni 3-4 hamle de kesmeyecek. Yapacağın hamleler içerisinde, Ahmed Kutucu'nun olmazsa olmaz bir yeri vardı.

Galatasaray 3-3 Dinamo Kiev, biz mi Avrupa Ligi'ni hayal ediyoruz?

Kağıt üzerinde "kolay" görünen hangi maç Galatasaray için rahat geçti? Dinamo Kiev karşısında da bir noktada sıkıntı yaşarız düşüncesiyle kaçınız maçı izlemeye başladı? 2-0 öne geçiyorsun, rakibin günü belli. Belki kötü oynuyorsun da, ipleri de elinde tutuyorsun. Orada 3'ü bulup maçı bitiremediğin gibi 2-0'ı da elinde tutamıyorsun. Ne fiş çekmede, ne rölantide varsın? Bitiremiyorsun, çok kolay yiyorsun. Dinamo Kiev'in maç boyu 3 isabetli şutu var, 3'ü de gol. 36 yaşındaki Yarmalenko senin ceza sahanın içinde şov yapabiliyor. Davinson Sanchez ve Jakobs için takımın en atlet futbolcuları dersin ama 2'sinin üzerinden vurulan toplar gol. Vurdurmamak lazım elbette, bu hava topu hadisesi savunmanın en büyük sorunu. Peki ya kalecin? Muslera'nın bu sezon yaşadığı en büyük sorun, mevcut durumunu kabul etmemesi. Felaket halde, her maç olduğu gibi. Bu savunma yapısıyla hangi hayali kuracağız?

Mikautadze ya da x'i gün sonunda bu paraya aldın diyelim, yine kulüben boş

Hatayspor maçında "galibiyet" adına yapabildiğin hücum hamleleri, Yusuf Demir ve Jelert. Yusuf Demir'i kurtarıcı niyetiyle oyuna alıp, 90+'da attığı cılız şuta katlanmak zorunda kalıyorsun. Jelert'i saymıyorum bile, manasız bir değişiklik. Bir yandan da hocayı anlıyorum, elinde başka bir opsiyon kalmadı. Sallai'yi sağ beke almak zorunda kaldı ve 4-2-3-1 oynadığı içim elde kanat alternatifi kalmadı. Ziyech de gitti gidiyor derken, opsiyonun kim? Sadece kanat da demeyelim, forvet konusu da problem. Batshuayi kağıt üzerinde iyi hamle de, son haftalarda aramızda değil. Hiç istemiyor, ruhsuz, duygusuz futbol. Ligin ilk yarısında kazandırdığı puanların hatırı var ama onun açısından işler iyi gitmemekte. Bu takımın hücumda net opsiyonlara ihtiyacı var. Mikautadze peşinde geçen bir transfer dönemi takip ediyotruz ama neden onun için +20 milyon avro'ları görmek yerine, bu parayı birçok transfere dağıtmıyoruz? Mikautadze ya da x'i gün sonunda bu paraya aldın diyelim, yine kulüben boş.

4'lü savunmaya neden döndüğümüz konusunda hiçbir fikrim yok

Skriniar'ın olası kiralık transferinin ardından "yeni sezona" yönelik şüphem devam etmekte. Bu kiralama olursa, 4-5 milyon avro'luk maaş maliyetini konuşacağız ve yeni sezonda bonservisini almak istersek kazancı ne olacak? Onu takımda tutmak isteyeceğimizden şüphem yok çünkü. Büyük profil, az çok ne vereceğini de tahmin ediyorum. Tadı damakta bırakacak kalitelerden biri de o olacak. Bonservisi bir şekilde hallolur da, yıllık ücret konusunu merak ediyorum. Transferini ister misin konusuna gelirsek, ilk günden bu yana düşüncem aynı. Galatasaray'ın ilk 11'i adına net bir stoper transferi gerekiyor. Atlet ve hızlı stopere de varım, Skriniar gibi şef diyebileceğimiz, lider özellikli olanına da. Her koşulda 3'lü savunma oynamamız gerekiyor.

Saçma sapan, hesapta olmayan bir kayıptı ama biraz da bile bile ladesti

Barış Alper Yılmaz'ın keskinleşmeye başlamış bitiriciliğini överken, 1 günde o bitiricilik körelmedi. Hatayspor maçında kaçanlara bakınca da, vurdu da kaleci kurtardı gibi bir durum da yok. Iska geçilen pozisyonlar ve "cesaretin kırılması" var. Son anda da, bomboş anda vurmak yerine, çevre kontrolü yapmadan içeri çıkardığı top. Sol ayağıyla dahi bitiriciliği keskinleşirken, ilk ıskanın ardından giden kafa diyelim. Orada kalması, maçın geneline bu durumu yaydı. Tek başına bu maçı farka koşturabilecekken, çok kötü bir maç çıkarmış oldu. Bazen olur, yapacak bir şey yok da, bu kadar kırılgan futbolcu değildi. Frikikte topun başına gelebilen adam, orada kaleye vurur, ceza sahasının içine top çıkarmayı düşünmez. Sadece o değil tabii, Osimhen'de dahi bu bitirememe hadisesi mevcut. Kusursuz servisleri var ama bitirebileceği anlarda dahi pas kovalayıp, kaleye vurmaktan çekindiği olabiliyor.

Hatayspor 1-1 Galatasaray, bugün bitirememenin adı korkmaktı

İlk yarıyı çöpe atmanın acı hatırası. Gücü belli, topa sana bırakacak ve kalene gelemeyecek rakip karşısında, 2 6 numara, 2 de hücumla alakasız bekle oynuyorsun. Kapanan rakibi de doğa olarak açamıyorsun. Barış Alper Yılmaz ve Yunus Akgün'ün kötü futbolunu düşününce kim gol atacak? Olmadık duran toptan gol yedin, yine pozisyonlar yakaladın ama felaket bir ilk yarı. 2. yarıda Sallai'yi sağ beke atıp oradan gelmeye çalıştın, Kerem Demirbay ile iyi kötü pas yaptın derken, çehre bir anda değişti. 1-1'i buldun, su gibi pozisyona girdin ama bitiremedin. Bitirememenin adı da korkaklık. Osimhen de dahil olmak üzere, kaçırırım korkusuyla atılan gereksiz paslar var: Osimhen'in harika servislerini, birçok al da at dediği anı gördük. Tek maçtan asist kralı olabilirdi ama bitirme anında herkes çekiniyor. Barış Alper Yılmaz'ın kaçırdıklarını düşündükçe, bu gece uyku yok.

Mikautadze olmuyorsa, aynı kanal üzerinden Igor Jesus?

Ocak transferi başka. Kimse iyi futbolcusunu kolaylıkla bırakmıyor. Bırakacak olunca, fiyatlar x2, hatta x3 düzeyinde. Kadronu güçlendirmeyi göze aldıysan, ciddi bütçe ayıracaksın. Fiyatlar düşmeyecek yani, yaz aylarında değiliz. Şubat'ın ilk günlerinde transfer yapılacağına dair bir şeyler okudum. Okan Hoca'yı geçen dinlemediler mi? Transferi bir an önce yapmak istediklerini söylemişti. Osimhen gibi fırsatlar 40 yılda 1 düşer. Yine bir Osimhen beklentisi varsa hata ediliyor. Şu an senin yıldız değil, kaliteli askerlere ihtiyacın var. Hadi illa 1 isim için o günleri bekle de, gerekli hamleleri bugünlerde yap. Kalan 2 Avrupa Ligi maçında yeni isimleri oynatamayacaksın ama ligde kullanıp, kadronu geniş tutacaksın. Aynı takımla hem lig, hem Avrupa yıpratıcı. Galatasaray'ın fikstürü yoğun, olabildiğince de keskin.

Okan Hoca, Osimhen'in yanına 2. forveti arıyor

Mikautadze süreci çok uzadı sanki. Uzayan süreçler de gün sonunda tatlı sonuçlar vermiyor. Keşke transferi gerçekleşse, adı geçen hücumcular arasında belki de bize en uyacak isim ama futbolcu ikna olmuyor gibi. Lyon'a aidiyeti yüksek, kalmak istiyor. Fransa dışına her çıktığında da, geri dönmek için çabalamış. Galatasaray'a bir şekilde getirirsin, sonrasında Mostafa Mohamed süreci gibi bir şey yaşarız diye çekiniyorum. Maliyetli transfer çünkü. Bir yanı yatırım da, diğer yanı "Sara" misali direkt katkı almanı gerektiriyor. 20+ milyon avro'lar görüldü, transferi gerçekleşirse yeni bir rekor olacak. Futbolcu da çok fazla ayrılık düşünmediğinden, Galatasaray'dan istediği yıllık ücret katlanıyor. Potansiyel ve kalite tamam da, henüz bahsedilen maaşları alacak kıvama da gelmedi.

Bana utanmazlığın resmini çizebilir misiniz?

Utanmazlık, arsızlık, yüzsüzlük. Artık ne derseniz. Yazdığım ve yazmadığım ama bu bağlamdaki tüm tanımlamaların cevabı Mourinho'dur. Mourinho da Fenerbahçe ile kusursuz uyumdur. Bayır aşağı giden ve kimsenin kendisini ciddiye almadığı Dünya'da, varlık gösterebileceğine inandığı, hem de Avrupa'dan kopmayacağı tek lig burasıydı. En azından o böyle düşündü. Sonuç ne dersek, sonsuz hakem desteğine rağmen 8 puanlık fark. 

Osimhen'in yörüngesine yakın oynayan hücumcu kazanır

Başakşehir karşısında çok üretebildiğin bir maç oynamadın. Şartlar biraz da el vermedi. İyi oyundan ziyade, skora bakacaksın. Kazanma alışkanlığın, karşına çıkan en iyi rakip karşısında dahi etkin. Başakşehir deplasmanından çıkardığın galibiyet bu açıdan mühim. Bu sezon kendi sahalarında yenilgi almamışlardı. Sen ise deplasmandaki kazanma serine devam ediyorsun. Diyorlar ya, bu takım çok zor deplasmanlara çıkacak, puan kaybı olabilir diye. Fenerbahçe'yi de deplasmanda yeniyor bu takım. Ligde 2 kaybı var, 2'si de kendi sahanda. İç saha / zor deplasman diye bakmıyorum olaya. O günün şartları ne getirir bugünden bilinemez. Bilinen tek şey, kadroyu alternatif altına alman. Transfer dönemi iiyi geçmen ve elini güçlendirmen gerekiyor.

Başakşehir FK 1-2 Galatasaray, bu yol kolay değil

Yoğun yağmur, rüzgar, ağırlaşmış zemin. Galatasaray'ın kalesine doğru topu uzun vurup, sekeni toplamayı amaçlayacak Başakşehir için ideal şartlar. Böyle de oynadılar. Uzun vur, sekeni topla, kenar ortaları ile pozisyon bulmaya çalış. İlk yarıya bakınca, son dakikalarda Yunus Akgün'ün kaptırdığı ve gelişen atak hariç imkanları yok. Galatasaray da üretti diyemeyiz ama en azından skoru buldu. Pas yapmayı, hızlı çıkmayı seviyoruz. Bu zeminde top sürmek güç, pas kalitesi düşüyor. İş fizik mücadeleye bakarken, kolay maç olmuyor. Bir de hakemin özellikle ilk yarıdaki felaket yönetimini düşününce, ayakta kalabilmek çok zor. Hakemi yenmek gibi bir zorunluluğumuz yok ama bizi buna mecbur bırakıyorlar. Hem de yıllardır. Verilmeyen penaltın, atılmayan Opoku, Yunus Akgün ve Torreira'nın yediği sarı kartlar. Bu galibiyet hiç kolay değildi.

Galatasaray, dersine iyi çalışıp, doğru alternatiflere yönelmiş

Galatasaray'ın hücuma net bir hamle yapacağı, bu transfer için de yüksek bütçe ayırdığı biliniyor. Mikautadze, Gouiri ve son olarak Angel Correa gibi ihtimalleri konuştuk. Bazı özellikleri birbirinden farklı ama nihayetinde 3'ü de 9.5 numara gibi oynayabiliyor. Galatasaray'ın da aradığı bu. Osimhen'in yanına 2. forvet gibi yazabileceği, diğer yandan da Mertens'i nefeslendireceği bir futbolcu arıyor. Ocak ayında transfer yapmanın kolay olmadığını biliyoruz. Kimse iyi futbolcusunu bırakmak istemez. Fiyatlar bir anda x2 olabiliyor. Bulabileceğin fırsat da o kadar fazla değil. Havuz dar olsa da, Galatasaray, dersine iyi çalışıp, doğru alternatiflere yönelmiş. Bu transferi de bir an önce bitirmek adına çaba gösteriyor.

Eren Elmalı transferinin özeti, sol bek yoksa sol bekin oynayacağı

Galatasaray'ın kadro derinliğine ihtiyacı var. Ligi bir şekilde idare edeceğini 2 sezondur gösteriyorsun ama Avrupa'yı hedef gösteriyorsun. Eren Elmalı'yla mı Avrupa'da başarı gelecek demeyin. Orayı Jakobs ile geçerken, ligde Eren Elmalı'ya döneceksin. Maç trafiği yüksek ve senin güçlü alternatiflerinin olması lazım. Başakşehir karşısında rotasyon yapıyorsun ve 4-2-3-1 ile sahadasın. Sağ bekin Metehan Baltacı, sol bekin ise Jelert. 2'si de bu mevkide oynamak zorunda kalıyor. Okan Hoca'nın x futbolcu üzerindeki dokunuşu, "joker" havayı aldığı an onu birçok noktada değerlendirip, katkı alıyor. İş zora girdiğinde bu tarz hamleler gerekmekte. Okan Hoca, bu anlamda yapabileceğinin en iyisini yaptı, yine yapar. Şu an elinin rahatlaması daha önemli. Başakşehir maçında gördük, rotasyon için iyi alternatiflere ihtiyaç var. Özellikle de yerli futbolcu havuzunun gelişmesi gerekmekte. Bu noktada atılan Eren Elmalı adımı çok doğru.

Doğru transferleri yaparsan, bu maçlarda rotasyon yaparken de güçlü kalacaksın

Gençler şans bulmazken hoca eleştiriliyor, şans bulduklarında da hoca eleştiriliyor. Burada yaman bir çelişki var. Oynasın denilen isimler sahadayken, bunlardan da olmayacak deniliyor. Oynatılmadıklarında ise hoca da hiç şans vermedi oluyor. Karar verin, ne yapsın hoca? Başakşehir maçının ardından bile öyle saçma eleştiriler oluyorum ki. Silme rotasyon yaptığın maçta, rakip seni ezip mi geçti? Gün sonunda galibiyeti kaçıran sendin. İlk yarıya bak, iştahsızdın diyebilir misin? Bazı isimlerin olmayacağını biliyorsun sadece, onları yeniden gördün. Gençlere şans verdin, kazanım adına adım attın. Bu maçlarda rotasyon kaçınılmaz. Ocak ayının maç trafiği yoğun, ligde şampiyonluk yarışı sıcak ve Avrupa'da hedefler büyük. Türkiye Kupası'nı önemsemeyelim demiyorum ama bir yerde rotasyon yapılacaksa, o adres burası. Okan Hoca'nın Başakşehir'e karşı çıkardığı 11'de sorun yok. Maç başında hemen hemen herkes aynı şeyleri yazıyordu.

Galatasaray 2-2 Başakşehir FK, sıkıntı yok

Okan Hoca'nın rotasyon kararı doğruydu. Hafta sonu da Başakşehir'le oynayacaksın ama senin maç trafiğin bambaşka. Ara transfere 5 gün kala, kim kalır, kim gider üzerinden son kez bazı şansları verdin. İlk 11 açıklandığında herkes memnundu bir de. İlk 11'inde rotasyon oranı yüzde 85'ken, müthiş bir futbol mu bekliyordunuz? Böyle zamanlarda iştaha ve isteğe bakarım ben. Galatasaray da istekliydi. Bazı bireysel performanslar yetmiyor da, az çok kimin kalıp, kimin gideceği de belli. Başakşehir, ön alan baskısıyla başladı, orayı çabuk kırdın. Sonrasında oyuna hakimdin, pozisyonlar da buldun. O ara golü sen bulabilecekken, rakip 1-0 öne geçti. Başakşehir, müthiş bir futbol mu oynadı? Jelert'in ezildiği 2 anda golü yedin, ısrarla vurduruyor. Değişmeyecek bu, Jelert o fizik gelişimi maalesef sağlayamayacağız. Yanıldık, kabul etmek lazım. İlk yarıdaki skor üzerine 1 isim hariç felaket senaryosu yazamam. O isim de Kerem Demirbay.

Erken döndürülmedi, titizce duruldu üzerinde ve risk almadık

Jakobs'un son sakatlığı sonrası, daha erken döneceğini bekliyordum. Erken döndü aslında. Sakatlık etkisini atlattı ama tam olarak güçlenmesini istedik. Bu da geri dönüşü uzattı. Maç içinde kenara gelmesi de onu şu aşamada korumakla alakalı. Sık sakatlık dönemleri olsa da, hala kronik olduğuna inanmıyorum. Monaco dönemine bakınca, son sezonunda yaşadığı 2 sakatlık olmuş. O da Galatasaray'da kaçırdığı maç süresi kadar. 

Transfer nedir sorusunun cevabı Gabriel Sara'dır

Transfer nedir sorusunun cevabı Gabriel Sara'dır. Transfer edilip, aradan 1-2 maç geçtikten sonra "bu parayı eder mi" sorusundan, büyük vurgunmuş noktasına gelmek arasında uzun süre yok. 8 numara konusu bir türlü içine sinmemişken, 18 milyon avro'luk bonservisi gözden çıkardın ama nokta atışı yaptın. Şu an kafan rahat mesela. Sara seni yıllarca taşıyabilir, Fenerbahçe'de Alex'in ya da sende Muslera'nın başardığını başarabilir. 

Maçın sonlarında Göztepe'ye imkan vermezken, Nelsson ana sebepti

Nelsson, ayrılacak gibi görünüyor. Bu kaçınılmaz olan. Galatasaray da iyi bir stoper arıyor ve belli ki 3'lü savunmayı ana planı yapacak. Gönül isterdi ki Nelsson'u kazanalım ve 3'lü savunmanın merkezine o yerleşsin ama bu gerçekleşmeyecek gibi. Nelsson'un Galatasaray oyun tarzına uymadığını ısrarlı şekilde yazdık. Ağır kalıyor, çok gömülüyor, topla çıkamıyor. Savunmayı derine kurup, gömülen takımlar adına kusursuz opsiyon. 

Göztepe maçında, 4-2-3-1 oynarken merkezde yumuşak kaldık

Galatasaray'ın 3'lü savunma oynayarak devam etmesini bekliyorum. Son 2 maçta 4-2-3-1'e dönüldü ama futbol olarak iyi izlenim verdiğimizi söyleyemem. Kayserispor maçını farklı geçsek de, verilen pozisyon sayısı korkutucuydu. Göztepe maçında da 4-2-3-1 oynarken merkezde yumuşak kaldık. Bazı bireysel performanslar da kötü olunca sıkıntı yaşandı. Kaan Ayhan ve Nelsson'un merkeze geçmesi, oyunu tutma yönünde artı oldu. 

Galatasaray 2-1 Göztepe, verilen aralar ritmimizi bozuyor

Galatasaray, ritim takımı. Verilen aralar iyi gelmiyor, ivme ciddi olarak kaybediliyor. Aranın ardından Göztepe'yle oynamak şanssızlık. Düzen takımı çünkü. Atletizm ve tempoları muhteşem, geçişi kovalayıp, değerlendiriyorlar. Galatasaray değil de farklı bir takımla oynasalar, yakalayacakları geçiş imkanı çok daha artacaktı. Galatasaray savunması adına kötü bir gündü, özellikle de Davinson Sanchez için. Buna rağmen çok net imkanlar verdik diyemem. Yediğimiz gol tam bir hatalar zinciri ve geçişi cezalandırdılar. Bunu sürekliliğe dökmedik, bir şekilde durdurduk ama hücum tarafında organizasyondan olabildiğince uzaktık. Özellikle ilk yarıda hücumda top kaybı çok fazlaydı. Israrla Osimhen'e kötü orta kestik. Golü erken bulduk, sonrasında coşku güzel ama 1-1 sonrası da tamamen kaybolduk.

Jelert, gitmesi gereken isimler arasında değil

Jelert konusunda sürekli "kiralanabilir" tarzında haberler vardı ama en başından bu yana anlam veremiyordum. Yurt dışına kiralayamazsın zaten, o kota dolu. Yurt içine ise Jelert gibi bir potansiyeli neden kiralayasın? Adamın seviyesi Şampiyonlar Ligi, Kopenhag ile yaptıkları ortada. Şu ana kadar sende beklentiyi karşılayamamış olması ya da hocanın bugün için yetersiz görmesi, yarından vazgeçtiği anlamına gelmiyor ki. 

Futbolcu piyasasını arttırma yolu da, talipler arasında rekabet oluşturmak

Ahmed Kutucu ve Berke Özer, geleceği olan, değerli yerliler. Gündeme gelmeleri doğal. Eyüpspor tarafı da bunu bildiği için futbolcularının piyasasını arttırma peşinde. Futbolcu piyasasını arttırma yolu da, talipler arasında rekabet oluşturmak, "transfer çalımlarına" zemin hazırlamak. Bu 2'li hakkında oluşan gündemin temeli bu yani. Önce Galatasaray denildi, sonra Fenerbahçe'yi ekledik, bugün de Beşiktaş'ı konuşuruz. 

Galatasaray'ın 10.5 numara, stoper ve sağ bek isteği kesin

Galatasaray'ın 10.5 numara, stoper ve sağ bek isteği kesin. 3, belki de 4 transfer yapılacağı öngörülüyor. 3 transfer yapılacaksa, mevkiler bu. İsimleri de konuştuk. 10.5 numara için Dybala denildi, sonrasında futbolcunun yaşı ve maliyeti kaynaklı geri çekildik. Futbolcunun kalitesinin baki olmasıyla birlikte, yaş ve maliyet olarak geri çekilmek doğaldı. Takımın önceliği dinamizm ve tempoyken, daha asker olabilecek tarzda isimleri konuşmak doğal. 

Ziyech'in Sevr tadında muazzam sözleşmesi

Ortaya koyulan vizyon, bugünlere ulaşmamızın temeli. Bunda da Erden Timur'un payı büyük. Torreira ve Mertens'in aynı uçaktan İstanbul'a indikleri gün, Galatasaray'ın kırılma noktasıydı. Bu vizyonu inkar etmemekle birlikte, 2. sezonun yaz döneminde yapılan transferleri sorgulamak gerekiyor. İsimleri değil de, sonrasında gün yüzüne çıkan sözleşme maddelerini diyelim. Zaha, Ziyech gibi isimler kağıt üzerinde keyifli isimler, transferleri çok mutlu etmişti. O gün için açıklanan şartlarıyla da oldukça makul hamlelerdi. 

2024 yılının en epik transferi

2024 yılının en epik transferi, Osimhen'in Galatasaray'a transferi diyebilir miyiz? Ne olduysa 36 saat içinde oldu. Transferin hikayesi biraz daha uzun günlere dayanabilir ama bize yansıması buydu. 2 Eylül 2024'te, saat 15:52'de Di Marzio'nun attığı x mesajıyla başladı her şey. Osimhen'in Napoli'yle sıkıntı yaşadığını biliyorduk da, Galatasaray'a transfer ihtimali aklımızın ucundan geçmiyordu. O x mesajı sonrası "hadi canım olur mu öyle şey" derken, yarım saat içine olayın ciddiyeti ortaya çıktı. 36 saat içinde de Osimhen'in Türkiye'ye gelişimi ve Galatasaray'la sözleşme imzalamasına şahit olduk. Galatasaray'a birçok yıldız futbolcu geldi ama bu kadar kısa süreli operasyonu ilk kez gördüm. Müthiş bir vizyon, ondan da büyük iş bitiricilikti.