Az önce tamamlanan ve kazanırsak yola devam şansımızın olacağı ama kaybedersek bavulları toplayıp yurda döneceğimiz karşılaşmada Sırbistan, milli takımımızı 68-67 yenmeyi başardı ve geçtiğimiz sene dünya şampiyonasında yarı finalde kaybetmesinin intikamını da aldı bir nevi.
Maça sondan başlamak gerekirse, çok kötü oynadığımız bir maçta son topta yine de kazanma fırsatı geldi elimize ama geleneği bozmadık ve yine berbat bir son hücum kullanarak maçı kaybettik. Bu durum kesinlikle şanssızlığa bağlanamaz. Elimize kaç defa son hücum fırsatı geldi, Orhun Ene hepsinden önce molasını aldı ama moladan dönen takım sürekli en kötü şekilde hücum etti. Doğrusu molalarda nasıl bir set çizdiğini inanılmaz merak ediyorum. Zira ben ortada bir set göremedim, daha ziyade top birinin elinde patladı ve o da rastgele potaya salladı.
Ayrıca bugün takımın en iyilerinden ve tüm turnuvada da en çok katkı veren isimlerimizden Enes' in bu kadar uzun süre benchte oturmasını da mantığım almıyor. Adam akıllı hücum eden tek oyuncumuz, hücumda pota altındaki en önemli silahımızı, turnuvanın en değerli uzunlarından birini kenarda oturtuyoruz. Bunun hiç bir mantıklı açıklaması yok bana kalırsa.
Ve tabii ki en önemli noktalardan biri serbest atışlarımız. Böyle mi konsantre olduk biz turnuvanın bizim için en önemli maçına. 16/29 atıp 13 tane serbest atış kaçırırsan bu seviyelerde maç kazanman çok zor olur. Yine de tüm bunlara rağmen elimize kazanma fırsatı geldi ama beceremedik.
Bugün biz kötüydük evet ama rakip de bize ayak uydurdu. Sahada iki tane madalya adayı değil de iki sıradan takım vardı sanki. İlk yarıda Teodosic' in büyüleyici oyunu dışında Sırp takımında da göze çarpan pek bir şey yoktu. Eğer bu form ile devam ederlerse onlarında önündeki yolun pek uzun olacağını düşünmüyorum.
Sıcağı sıcağına çok şey yazıp, yanlış yapmak istemiyorum doğrusu. Ne yazık ki hepimiz çok üzgünüz. Şimdilik burada noktamızı koyalım. Önümüzde değerlendirme yapmak için epey uzun vaktimiz olacak çünkü.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder