Michael Skibbe: Büyük umutlarla takıma getirildi. Alman jenerasyonunun en iyi genç hocalarından birisi olarak gösteriliyordu. Bayer Leverkusen'de iki sene üst üste Uefa Kupasında çeyrek final görme başarısı gösterdi. O yıldızlarını satmış, küçülmüş Leverkusen'i sürekli bir çıtada tuttu. En büyük başarıları aslında Dordmund'a senelerce genç takımlarında şampiyonluk gördü. Galatasaray'ın da müthiş bir alt yapı olduğunu düşünürsek genç oyuncular açısından Skibbe uygun bir tercihti. Galatasaray sezona Kewell, Baros, Meira gibi yıldızları alarak başladı. Uzun yıllardır kulübe böyle büyük transferler yapılmamıştı. Skibbe için eleştiriler bu noktada başladı acaba yıldız oyuncularla diyalogu nasıl olacak, otoriteyi sağlayabilecek mi gibi düşünceler başladı. Geçen sezondan Lincoln gibi bir kaos da yaşadığımız düşününce otorite büyük bir sorun olacaktı. Şampiyonlar Ligi'de hedefler arasındaydı bu yüzden Skibbe için sorunlar daha sezon başlamadan bir kör düğümdü. Şampiyonlar Liginden elendik bu bizim için büyük bir kayıptı, lige istediğimiz gibi başlayamadık bu daha da büyük bir kayıptı. Buna rağmen UEFA'da müthiş sonuçlar aldık. Lincoln kendine geldi inanılmaz işler yaptı, yıldız oyuncular açısından da bir otorite boşluğu görmedik. Skibbe baktığımızda uzun vadede başarılı olacaktı ama biz Türkler ileriyi hiç bir zaman düşünmediğimiz için her şey bugün olsun isteriz. Çok fazla sakat oyuncu veridk bunlar Skibbe için handikaplar oluşturdu. Ayrıca Skibbe'yi de eleştirmek gerekirse bazı zafiyetleri mutlaka oldu. Skibbe Almanya'da veya önümüzdeki yıllarda herhangi bir yerde çok başarılı mutlaka olacaktır ama Türkiye ona uymadı malesef. Ya da biz sabredemedik.
Bülent Korkmaz: Son zamanların müthiş modası camia içinden efsane bir isimi gelip antrenör yapmak. Böylece kötü gitsen bile bu isim taraftarlar için efsane olduğundan pek sorun yaşamıyorsun. Bülent Korkmaz bizler için gerçekten büyük bir efsane ve bir gün onu Galatasaray'ın başında görmek en büyük hayalimizdi. Bülent Korkmaz için erken mi oldu bilmem ama gelişi benim için güzel bir haberdi. Önümüzdeki kısa dönemde Galatasaray'ın toparlanması, futbolcuların bir silkinmesi şarttı. Bunu da en iyi yapabilecek isimlerin başında geliyordu Cesur Yürek. Skibbe'den kalan takımı toplamak, kendinden bir şeyler katması lazımdı. Baktığımızda da maçları tek tek hedef alan bir görüntüsü var. Maç kazanma alışkanlığımız geri döndü ve saha içinde bir hakimiyeti var. En azından kulübede maçı izlerken maçı yaşıyor, sanki eski günlerde olduğu gibi saha içinde mücadelesini veriyor gibi. Kısa vadede başarılı bir hamle, uzun vadede ise başarılı olursa futbolculuk hayatından sonra antrenörlük hayatında da ismini altın harflerle yazdıracak.
Murat Özyer: Galatasaray'ın içinden yetişmiş, yıllarca yardımcı hoca olarak büyük hizmetler yapmış ve daha önemlisi tıpkı Bülent Korkmaz gibi Ergin Ataman ayrıldığında kısa dönem için Ülker'in başına geçmiş ve şampiyonluk görmüş bir isimdi. Galatasaray yapılan sponsporluk anlaşması gereği yeniden yapılanmaya girmişti ve bu yapılanmanın başına Murat Özyer'i getirdi. Görevde kaldığı 3 sene içinde bir grafik tutturdu. Yani bir çizgimiz vardı bunun ve aşağısına ne de üstüne çıkabildik. Uleb'de gelen bir dördüncülük vardı uzun yıllardır Avrupa'da iş yapmayan Galatasaray için büyük bir başarı oldu. Takımda belirli bir çekirdeği korudu ama bu sezon onun için kötü başladı. Takıma büyük oyuncular getirildi o oyuncularla istikrarı sağlayamadı. Geçen sene 4. olduğu Uleb'de gruplara dahi kalamadı. Ligde iyi görüntü olsada sürekli bir yerde patlak vereceğimiz düşünüldü ve Koray Mincinozlu başına getirildi. Murat Özyer Koray Hoca'nın eski öğrencisi ama bundan kısa bir zaman sonra istifa etti ya da görevden alındı. Ayrılması büyük çoğunluk için isabetli oldu, azınlık için kötü bir durumdu. Benim açımdan Murat Özyer'i çok sevsemde senelerdir yerimizde sekmek çok canımı sıkmıştı. Yani şampiyonluk için bir hamle hiç göremedik.
Koray Mincinozlu: Basketbolu sevmemde, takip etmemde en önemli unsurlardan biriydi. Galatasaray'ın o sponsporsuz, basketbola önem verilmeyen yıllarının coach'ı idi. Ben saha kenarında yaptıklarıyla olsun, saha içinde yaptıklarıyla olsun büyük beğeniyle takip ettiğim bir isim oldu. Ayrıca kendiside Galatasaray'ın içinden gelmiş bir isimdi. Onun için tek sorun yıllardır coach'lık yapmaması oldu. Bu süre zarfında televizyon dizilerinde bile oynamışlığı vardı. Belirtmeden geçmeyeyim orada ki performansıda harikaydı. Kendisi ayrıca bir meditasyon uzmanı, Hindistan'da bunun dersini dahi aldı. Galatasaray'ın şampiyonluk için hamle yapmasında yine dediğimiz kadroda ki oyuncular için itici güç olmasında önemli bir isimdi. Galatasaray yine doğru bir hamle yaptı, sonuçlarını da görüyoruz şimdi. Takım şampiyonluk havasında oynuyor ve yapılan 1-2 transferle de şampiyonluğun artık en büyük adaylarından biriyiz. Sadece sezon sonuna kadar kalacağını söylüyor bence basketbol şubesinde mutlak durmalı. Dedehayır sezon sonu ayrıldıktan sonra benim için onun yerine geçmesi gereken isim Mincinozlu'dur.
Cem Akdağ: Senelerce bayan basketboluna hizmet etmiş bir çok takımda başarılı bulunan bir hocaydı. O da Galatasaray'ın içinden gelmiş bir isimdi. Galatasaray'da da göreve geldiğinde başarılarını hep birlikte izlemiştik. Euro Cup'ta 4. oldu ligde final oynadı son anlarda Fenerbahçe'ye geçildi falan. Geçen seneki başarısı ortadaydı ama bu sene onun için işler iyi gitmiyordu. Avrupa'da müthiş iş yapmamıza rağmen, ligde istenmeyen sonuçlar alındı. Buna rağmen işte Skibbe'den farkı bu ikiside Avrupa'da iyi gidiyordu ama Skibbe'ye güven yoktu yalnız taraftar Cem Akdağ'ın arkasındaydı. Ocak ayında iki büyük transfer yapılacak denmişti onlarda geldi takıma. Beşiktaş galibiyetiyle de çıkış başlıyordu yalnız neden ayrıldı takımdan ya da gönderildi anlamadım. Bayan basketbolu için onun ayrılığı gerçekten büyük kayıp oldu.
Okan Çevik: Basketbol için önemli bir isim, hakkında çok iyi şeyler söyleniyor. Başarılı zamanları çok oldu bayan basketbolunda. Kendisi ile uzun süreli anlaşma yapıldı yani bir yeniden yapılanma olacağı kesin. Yeni transferlerde var ama Mersin mağlubiyeti hiç iyi olmadı onun açısından. Neler yapacağını ilerleyen zamanlarda göreceğiz ama Cem Akdağ dönemini geri getiremeyeceği görüşündeyim.
Gördüğümüz gibi önemli branşlarda sezon ortası önemli değişiklikler oldu. Hoca değişikliklerinde gözümüze çarpan olay hocalar genelde camianın içinden gelen isimler. Kısa vadede takımı derlemesi, toparlaması oyunculara teknik, taktik açıdan daha çok zihinsel olarak destek vermesi yönünde. Zaten takımlarımıza baktığımızda yıldız isimlerden kurulu. Arjantin - Maradona örneği gibi kurulacak bir sistem Galatasaray'da iş yapacaktır.
9 Mart 2009 Pazartesi
Antrenör Triosu
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder