"Kader Bizi Kadıköye İtiyor"

Adnan Polat'ın Steua Bükreş'e elenip Şampiyonlar Ligi'nden Uefa'ya düştüğümüz zaman kurduğu cümleydi bu. Ve Adnan Başkan sanırım haklı çıkıyor. Önce Bordeaux maçlarındaki şansımız ve hemen arkasından Hamburg maçı. Ne var bilmiyorum ama biz şansımızında yardımıyla Almanyadan, deplasmandan istediğimizi alarak dönüyoruz yine. Petric gibi bi futbolcunun bu kadar gol kaçırmasını başka ne şekilde yorumlayabilirsiniz ki? Kader bizden, şans bizden yana. Ve artık iliklerimize işlercesine hissediyoruz bu yolun sonu Kadıköy.

Şanslıydık evet ama futbol sadece şans değildir elbette. Galatasaray bilhassa ilk yarıda her Avrupa maçında olduğu gibi yine müthiş bi mücadele örneği gösterdi. Bu sebepledir ki rakibin ilk şutu 28. dakikada geldi. Hamburg bizi açmaya ve ataklara başlamıştı ki Ayhan Galatasaray için altın değerinde olan golü Hamburg ağlarına bırakıverdi. Bu gol ayrıca Türkiye'nin Avrupa Kupaları'nda attığı 1000. goldü ve bu golde Ayhan'a nasip oldu. İlk yarı bu sonuçla kapanırken biz ikinci yarıya biraz tutuk başlamıştık. Bizi uyandıran golü 49. dakikada 7 numaralı formasıyla Jansen attı. Ve bu golden bir kaç dakika sonrada takımımızda stoper mevkisinde kalan tek futbolcu olan Emre Aşık -bence- ağır bir kararla oyundan atıldı. Ve rövanş maçı için o andan itibaren düşünmeye başladık. Samiyen'de defansın göbeğinde kim oynayacak? Aklımız Samiyendeki maçtayken gözümüzde ekranda Galatasaray'ı izliyordu. İlk yarıda Ayhan'ın vuruşu direğe çarpıp kaleye girmişti. İkinci yarıda ise Petric'in bi vuruşu yine aynı direğe çarpıp auta çıkıyordu. O an içimden şu geçti; kader sahiden bizim çeyrek finalde olmamızı istiyor.

Maç içinde dikkat çeken bir başka olayda Lincoln'ün oyundan çıkarken Bülent Hoca'ya gösterdiği tepkiydi. Takım 10 kişi kalmıştı biraz kapanmamız gerekiyordu ve Bülent Hoca Lincoln'ü çıkarıp Mehmet Güven'i aldı. Hepimiz Semih'i bekliyorduk aslında Emre kırmızı kartı gördükten sonra fakat Bülent Hoca Semih'in hazır olmadığını düşündü sanırım ve oynatmadı. Demek ki onun henüz zamanı gelmemiş. Kadro seçiminde teknik direktörleri asla yargılamamalıyız. Zira bu takımla 7/24 beraber olan biz değiliz teknik direktörler. Lincoln'ün bu tepkisine Bülent Hoca karşılık vermedi Allahtan ve olay orada kapandı. Galatasaray'da kol kırılır yen içinde kalır. Bunu Kaptandan daha iyi kim bilebilir? Ondan daha çok kim yaşamıştır bunu? Kendi içlerinde elbette konuşacaklar ve bu sorunu çözeceklerdir fakat bunu orda milyonların gözü önünde yapmamaları Bülent Hoca'nın hanesine bir artı daha ekledi.

Bir ufak parantezde Harry Kewell'a açmak istiyorum. Kewell sezon başında ilk geldiğinde sol açık oynadığını biliyordum. Arda hakkındada çok fazla transfer haberi çıkıyordu o sıra. Acaba dedim Kewell'ın gelme sebebi Arda'nın gönderilmesi mi olacak ve bu sebeple ilk geldiğinde tepkiliydim biraz. Ama Kewell öyle bi adam çıktı ki benim takımdaki 2. favori ismim oluverdi. Dün bunu bi kere daha tescilledik. Kariyerini ofansif olarak sürdüren Kewell Bülent Korkmaz'ın isteğiyle dün stoper oynadı, nasıl bir görev adamı olduğunu dosta düşmana gösterdi. İşte günümüz futbolunda olması gereken bu. Mevki oyuncusu olmak değil takım oyuncusu olmak. İhtiyaç olduğunda kaleye bile geçeceksin arkadaş. Hele Uefa finalini hedefliyorsan. Maçın adamı Harry Kewell'dır gözümde.

Şimdi önümüzde son bi adım kaldı çeyrek final için. Samiyendeki Hamburg maçı hemde 1-1 in rövanşında. Zaten bize dönük olan ibre artık tamamen bizi gösteriyor bence. Tek handikap stoper mevkisi. Emre Güngör çok büyük ihtimal yetişemeyecek haberini aldık akşam, Servet biyonik adam evet ama 1 haftada iyileşecek kadar biyonik olduğunu zannetmiyorum açıkçası, Meira zaten artık bizim değil, Emre Aşık'ta dünkü maçta cezalı duruma düştü yani takımda stoper olarak bir tek 18 yaşındaki Semih var şu anda. Allah Bülent Hoca'ya kolaylık versin. O maçın altındanda alnının akıyla kalkacak inşallah. 4 maç yaptık onunla 4ündede mağlubiyet yok. Yürüyedur Galatasaray'ım.. Nede olsa sen Avrupa Kupaları Türkiye mümessilisin.