17 Mayıs 2009 Pazar

9 Sene Önce Bugün.. {Kutlu Olsun}


Bugün 17 Mayıs 2009. 9 sene önce bugün bu saatlerde ne yapıyordunuz bir anımsamaya çalışın. Galatasaray kulüpler düzeyinde Avrupa'nın 2. büyük kupası olan Uefa'nın finaline çıkmış, akşam İngiliz devi Arsenal ile karşılaşacak. Yaşadığımız heyecanı ve stresi hatırlıyorsunuz değil mi? Bir an önce akşam olsun artık dediğimiz anları..

Kısa bir özet geçmek gerekirse öncelikle biz hiç yenilmeden Uefa'yı alan bir kaç takımdan biriyiz. Evet beraberlikler var ama mağlubiyet yok işte. Önce Bolonga ile başladık. İtalya'da 2-2 berabere kaldıktan sonra Samiyen'de 2-0 galip gelerek bir üst tura çıktık. Sırada bir Alman ekibini kupanın dışına itmek vardı. Rakip Dortmund'du Almanya'da alınan 2-0'lık galibiyetin ardından Samiyen'de hiç kasmadan 0-0 beraberlikle Almanlarıda evlerine göndermiştik. Çeyrek finale çıkmıştık artık ve sırada o dönemlerin İspanya'da ki parlayan yıldızı Real Mallorca vardı. İspanya'da 4-1 yendikten sonra Samiyen'deki maç açıkçası çerezine bir maçtı. O maçıda 2-1 ile geçerek adımızı yarı finale yazdırmanın haklı gururu içine girdik. Yarı finalde ilk İngiliz rakibimizle karşılaştık. Saha dışında da saha içinde de her türlü pisliği mübah sayan İngilizleri elemekte bizim için çok zor olmadı. Leeds maçı 6 Nisan'daydı.

Önümüzde 40 günlük bir süreç vardı artık. Fatih Hoca "finale kadar çıkmışken kupayı almamak ayıp olur" diyordu o her zamanki kendinden emin tavırlarıyla. Haklıda çıktı. Biz 9 sene önce bugün Arsenal ile inanılmayacak kadar zor ve stresli geçen bir 120 dakika oynadık ki o anların tamamı ömre bedeldi. 90 dakika içinde ne goller kaçtı gerek Arsenal'in gerekse bizim. 0-0 bitti maç ve uzatmaya gitti. Uzatmalarda Hagi'nin atılmasını ve Kaptan'ın omzunun çıkmasını hatırlıyorum bir tek hayal meyal. O heyecandan o stresten insanın aklında ne kalıyor ki? Uzatmalarda da gol olmayınca penaltılar geldi çattı. İlk penaltıyı kim atacak diye düşünmedik bile. Kemikten, buz adamdan Ergün Penbe'den başka kim atabilirdi ki? Ergün tabiki attı. Suker kaçırdı, Kral attı, Parlour attı, Ümit Davala attı, Vieira'nın vuruşu direkte patladı. Herkes nefesini tutmuş Popescu'nun topun başına gelmesini bekliyordu artık. Gözler kapandı dualar ayyuka çıktı. Tek bir vuruş ve kupa bizim olacaktı. O ana dair hatırladığım tek şey Levent Özçelik'in "hadi oğlum hadi oğlum goooolll" cümlesi. Şimdi yazarken bile tüylerim diken diken oldu. Kupayı alışımız, sahanın içindeki mutluluk, kupa seramonisinde giyilen beyaz gömlek ve beyaz pantolonlar.. Dün gibi, bugün gibi gözümün önünde hepsi.


Öncesindeki 4 senelik hazırlıktan, beklemekten, sabırdan, adım adım büyümeden aldığı güçle Uefa Kupasına uzandı bu altın adamlar. Bazıları bunu tesadüf(!) olarak değerlendirse de biz bu alınan en büyük başarının hiçte tesadüf olmadığını düşünüyoruz. Eğer bu bir tesadüfse diğerleride bu tesadüfü yaşatsınlar bu ülkeye. Ne dersiniz hoş olmaz mı?

Büyük zaferimizin 9. senesi kutlu olsun arkadaşlar. Bu kupa tazelenmedikçe her sene dahada kıymetlenecek bu altın adamlar. Dilerim zaferin 10. senesinde bu kupayı yenileyen takım yine Galatasaray'ımız olur. Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler. Unutmadık, unutmayacağız, unutturmayacağız! Gururumuzsunuz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir