7 Haziran 2009 Pazar

Doğuştan Fanatik (Olmayanlar)

Gelelim yazımızın ikinci kısmına dünkü Doğuştan Fanatik yazısını okumak isterseniz buraya tıklayabilirsiniz. Bugünkü yazımızın konusu doğuştan fanatik olmayanlar. Çocukken Fenerbahçe'liydim deyip Galatasaray'da 7 sene oynayanı mı ararsınız, Denizli'de oynarken Fenerbahçe'liyim deyip Beşiktaş'a transfer olunca Beşiktaş'lıyım diyeni mi istersiniz, yoksa kefen giyerim Galatasaray forması giymem deyip koşa koşa Galatasaray'a geleni mi istersiniz? Dünden demiştim bu yazı biraz sert olacak diye. Sürç-ü lisan edersem şimdiden affola. Gelelim doğuştan fanatik olmayanlara;

Yusuf Şimşek; Beşiktaş'a transfer oldu malumunuz Trabzon'a güzel bir çalım atarak. 2000-2003 seneleri arasında Fenerbahçe'de oynamıştı. Daha sonra 3 sezon çeşitli takımlarda kiralık devam etti ve Denizli'ye döndü. Denizlispor forması giyerken Lig tv'ye verdiği bir röportajda derki;
"-Fenerbahçeli misin?
Ben Fenerbahçeliyim. Sonuçta ekmeğini yedim, hizmet ettim.
-Daha öncesini soruyorum. Çocukken de Fenerbahçeli miydin?
Evet evet Fenerbahçeliydim. Seviyordum Fenerbahçe'yi. Ama içine girdikten sonra değerini daha çok gördüm."
Gelelim bu sezona. Yusuf bu sezon Beşiktaş'a geldikten sonra yaptığı açıklama ise şu şekilde; "Benim Beşiktaşlı olmamın nedeni, çocukluk yıllarımda en başarılı takımın Beşiktaş olmasıydı. Gordon Milne dönemiydi ve Beşiktaş üst üste şampiyon oluyordu." İşte bu yüzden doğuştan fanatik olmayanlar yazısının ilk kahramanı Yusuf Şimşek oldu.

Emre Belözoğlu; Henüz 14 yaşındaydı Florya'nın kapısından girdiğinde. Tam 7 sene hizmet verdi Galatasaray futbol takımlarına (paf ve a takımları). Sonra ardına bakmadan İtalya'ya gitti 4 sene İnter forması giydi. Ordanda İngiltere'ye geçti 3 senede Newcastle forması giydi. İşte yazının kahramanlarından biri olmasıda tam Newcastle'dan ayrılmasına denk geliyor. Emre Belözoğlu Galatasaray'da, İnter'de ve Newcastle'da oynarken çeşitli röportajlarında ne diyor bakın; "Fakat ben Galatasaraylıyım. Kariyerime yurt dışında devam ediyorum ve dönmek istediğimde o gün şartlar ne olursa olsun Galatasaray'a dönmek isterim. Galatasaray'ı çok seviyorum." Günler ayları, aylar yılları kovalar ve Emre 2008-2009 sezonu başında Fenerbahçe'ye transfer olur. Daha sonra verdiği demeçlerden birinde derki; "Galatasaray’a büyük hizmetler yaptım. Çocukluğumda Fenerbahçeliydim. Kader beni 13 yaşımda Galatasaray altyapısına taşıdı. Daha sonra A takıma çıktım ve çok güzel günler yaşadım. Bu demek değil ki Fenerbahçe’de güzel günler yaşamayacağım. Fenerbahçeli bir genç olarak Fenerbahçe’ye gelmiş olmaktan çok mutluyum." İşin tuhafı ise bu açıklamayı Fenerbahçe'li taraftarların forumu olan bir sitede söylemesi. Sevimli görünmeye çalıştı sanırım o günlerde. Tabi bu açıklamalarla ne kadar sevimli oldu oda tartışılır.

Elvir Baliç; 1994 senesinde Bursaspor'da tanımıştık onu ilk. Daha sonra 97'de Fenerbahçe'ye transfer oldu. O dönemde gerçekten çok başarılı bir performans sergiledi hatta bu performansı onu Real Madrid'e taşıdı. Sonra ikinci Fatih Terim döneminde Galatasaray'a geldi. Baliç'i yazımıza taşıyan açıklaması ise Fenerbahçe forması giyerken yine taraftara "şirin" görünme çabası içinde "Galatasaray forması giyeceğime kefen giyerim daha iyi" demişti. Hayat onu bu açıklamayı yaptıktan çok değil 2-3 sene sonra Galatasaray forması giymeye mecbur etti. Bu açıklamada Baliç'i yazımızın konuklarından birisi yaptı.


Fatih Akyel; 1994 yılında Galatasaray alt yapısında başladı profesyonel futbol hayatına sonra 97 yılında Galatasaray a takımına çıktı. 2001 yılında Mallorca'ya transfer oldu fakat işler pek istediği gibi gitmedi. Ertesi sene Fenerbahçe'ye transfer oldu. Fenerbahçe forması giyerken daha ilk maçlarından biri olan Fenerbaçe-Galatasaray maçında Bülent Korkmaz ile tartıştı. Yıllarca kaptanlığını yaptığı insan olmasının dışında bir büyüğüne bunu yaptı Fatih. Fenerbahçe'de oynarken Galatasaray'ın sembolleşmiş isimlerinden birisi olan Bülent Korkmaz'a olan bu tavrını gördüğümüz Fatih Galatasaray futbolcusuyken ve Fenerbahçe'den ayrıldıktan sonra "Ben Galatasaraylıyım. Galatasaray'ın altyapısında yetiştim, sonuçta bunu kimse inkar edemez." demiştir sürekli. Buda onu yazımızın konuklarından diğeri yapıyor.

İşte ilk akla gelen fanatikler bunlar. Eminim şimdi hepsi pişmandır vaktinde verdikleri demeçlerden. İşte bunun adına profesyonellik diyorlar ama ben pek sevmiyorum bu tarz profesyonelliği. Dünkü yazımda dediğim gibi ben futbolcununda, teknik heyetinde, yöneticininde taraftar gibi olanını seviyorum. Sizin aklınıza gelen doğuştan fanatik (olmayan) futbolcular kimler peki?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir