6 Kasım 2009 Cuma

Orta Saha Faktörü {Dinamo Bükreş - Galatasaray Analizi}

Geçtiğimiz sezon Avrupa'lı kimliğimizi yeniden hatırlamamızın ardından bu sezona baktığımızda Avrupa Kupaları'nda belli bir istikrar yakalama evresinde olduğumuzu söyleyebilirim. Süper Lig'in elbette önemi çok büyük ama öncelik Avrupa olmalıdır ve bu yolda büyük fedakarlıklar yapılmalıdır. Galatasaray'ın bu sezon Avrupa Kupaları'nda oynadığı maçlara baktığımda hiç yenilgisinin olmadığını görüyorum ve bazı maçların zorluk derecesi olmamasına rağmen bütün maçlarda çok kaliteli bir futbol oynandığını görüyorum. Rijkaard'ın da dediği gibi hedefi final olarak belirlememiz öncelikle futbol vizyonumuzu ortaya koyuyor.

Dinamo Bükreş karşılaşmasına geçersek Sivasspor karşısına çıkan ilk 11'in bu maçta da sahaya sürüldüğünü görüyoruz. Sivasspor karşılaşmasının bu sezon diğer oynadığımız maçlardan farklı az pozisyon vermemiz ve ofansif futbolu kontrollü bir şekilde uygulamamız oldu. Bundan önceki çok iyi oynadık dediğimiz maçlarda bile çok fazla pozisyonlar veriyorduk ve neredeyse her maç gol yiyorduk. Özellikle son zamanlarda yenen gol sayısının artması be gelen puan kayıpları sonucunda Rijkaard sisteminden ödün vermeden, onun B planı olarak nitelendirebileceğimiz uygulamayı başlatmış oldu. Barış Özbek ve Mehmet Topal'ı orta sahaya yerleştirip hem orta sahanın direncini arttırdı, hem de savunmanın yükünü oldukça azalttı. Elano'nun takıma ve sisteme alıştığını, Linderoth'un da tamamen hazır olduğunu düşününce bugün oynadığımız bu futbol daha da gelişecek ve işin iki yönünü çok daha mükemmel bir şekilde kullanmaya başlayacağız.

Kadro kalitelerine baktığımızda iki takımın arasında uçurumlar olduğunu görüyoruz. Dinamo Bükreş kapanmayı seven ve az gol yiyen bir takım. Bu sezon istatisliklerine baktığımızda çoğu maçta iki gol bile yemediğini görüyoruz. Ama Galatasaray bu takımla oynadığı iki karşılaşmada bütün istatisliklerini alt üst etti ve iki maçta toplam yedi gol attı. Üstelik kaçan pozisyonları saymıyorum bile. İlk oynadığımız maça baktığımda oyunun kontrolü yine bizdeydi, inanılmaz pozisyonlar bulduk ama rakibinde etkili olduğu zamanlar vardı. Türkiye Ligi neyse ama Avrupa'da kimle oynarsanız oynayın rakip bulduğu pozisyonları her zaman değerlendirir. Üstelik oynadığımız maçların zorluk derecesinin giderek artacağını düşününce takım savunması dediğimiz olan yani total futbolun defansif kısmını mutlaka halletmemiz gerekiyordu. Sivasspor ve Dinamo Bükreş maçlarında bu defansif sorunu aşmaya başladığımızı söyleyebilirim. Bu futbolda kilit noktayı orta saha oluşturuyor. Mehmet Topal, Barış Özbek ve Mustafa Sarp baktığımızda süper yetenekler olmamasına rağmen akıllı futbolları, mücadeleci futbolları ve sisteme sadık futbolları sayesinde Galatasaray'ın gerek hücum gerekse defansif verimini oldukça arttırdılar. Ayrıca topu sürekli bizim ayağımızda tutup, oyuna mükemmel bir tempo verdiler. Yani Galatasaray istediğinde atak yaptı, istediğinde oyunu yavaşlattı. Bu da futbolcularımızın bu maçta fazla yıpranmamasını sağladı.

Nonda bu karşılaşmada gol atsada 4-3-3'ün tam anlamıyla adamı asla değil. En uçta oynayan futbolcunun pas organizasyonlarına sıklıkla katıldığını görüyoruz ama bu kadar geriye geldiği fazla görülmemiştir. Nonda ise sisteme uymak yerine kendi oyun tarzını sisteme uydurmaya çalışıyor. Hiç gerek yokken kendi yarı sahasına kadar gelip pas yaptığını gördüm. Bu sistemin en ucunda oynayan futbolcu sürekli hareketli olmalı, önde kalmalı ve dikine oynamalıdır. Baros bunu çok iyi yapıyordu ama malesef sakatlandı. Bu tarzda Keita uyabilir bu yüzden Baros düzelene kadar Keita'nın forvet olarak oynaması bence daha olumlu olacaktır. Bütün bu eleştirileri yapmama rağmen Nonda'nın da bazı konularda hakkını asla yemem. Elinden geleni yapıyor, golünü atıyor ama doğasında olan futbolu oynamak zorunda olduğu için sisteme çok fazla ayak uyduramıyor. Kendisi içim ayrı bir yazı hazırlayacağım ama Kewell'ın eşsiz performansını es geçmeden olmaz. Yeteneklerini, karakterini müthiş bir şekilde sahaya yansıtıyor ve geçtiğimiz sezonla bu sezonu karşılaştırdığımda arada dağlar kadar fark olduğunu görüyorum. Nerede o 60 dk oynayan, sık sakatlanan Kewell diyorum. Üst üste 90 dakikalar oynamaya başladı ve onca müdaheleye rağmen sakatlığın daha adını duymadık.

Galatasaray'ın bu sezon oynadığı bütün maçlarda müthiş tempoyla oynadığını ve temposunu bulamadığı anlarda çok zorlandığını gördük. Ayrıca maç içerisinde tempoyu ayarlayamadığından çok gol atıp, çok gol yediğine şahit olduk. Çok gol attığın sürece sorun yok ama hücumda sıkıntı yaşayınca olmadık skorlar alabiliyorsun. Tabi bütün bunların rayına oturması için sabretmemiz gerekiyor ve bu sabırın yavaş yavaş meyvelerini topladığımızı düşünüyorum. Galatasaray'ın temposunun bir numaralı anahtarı Keita diyoruz ama kendisinin yedek olduğu bir maçta bile tempoyu istediğimiz gibi ayarlıyoruz. Orta saha futbolcularımız oyunun her yönüne yoğunlaştığı için oyunu istediğimiz gibi kuruyoruz. İleride Kewell, Arda gibi yetenekleri ayaklar oluncada hücumda top Galatasaray'ın ayağında kalıyor. Ayrıca beklerimizin etkili çıkışları, stoperlerimizin tam uyuma ulaşmaya başladıklarını düşününce Galatasaray tam anlamıyla takım olmaya başladı. Oynadığımız güzel ve akılcı futbolla Dinamo Bükreş'e nefes alma şansı tanımadık. Rakip geriye düşmesine rağmen Galatasaray kalesinde etkili olmaya çalışamadı bile. Çünkü topu çok güzel dolaştırdık ve rakibe bu imkanı tanımadık. Şimdi Elano ve Linderoth'un takıma girmesiyle daha etkili bir orta sahaya sahip olduğumuzu düşünüyoruz ama elde o kadar kaliteli alternatifler varki Rijkaard'ı zorlu seçimler bekliyor.

Galatasaray, Dinamo Bükreş gibi kalitesinin çok altında olan takımlara karşı bu tip galibiyetlerine devam edecektir. Gruptan çıkmayı garantiledik ama lider olarak çıkmak çok önemli. Galatasaray'ın en başarılı olduğu sezonlarda bile Avrupa Kupaları'nda hiç bir gruptan lider çıkamadığını görüyorum. Bu yüzden liderlik olayında şanssızlığı aşmamız çok önemli. Zaten Panathinaikos'la evimizde oynadığımız maçtan galibiyetle ayrılmamız liderliği garanti altına alacaktır. Galatasaray ve Fenerbahçe'nin bu galibiyetleri son yıllarda büyük düşüşte olan ülke puanı açısından da çok önemli oldu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir