
Avustralya Açık; Ocak 2009
Tenis sezonunun resmen başladığını gösteren turnuva.. Dünyanın öbür ucunda bile olsa nefesleri keserek takip ettiğimiz organizasyona bu sene Rafael Nadal ve Serena Williams damga vurdu. Nadal'ın sakatlık öncesi sezona hızlı başlangıçı ve ilk Grand Slam'i Federer ile final oynayarak kazanması çok önemli bir başarıydı. Bu şampiyonluk olmasa belki kendisini ilk 3 içinde bile göremeyecektik sezon sonunda. O günlerde Rafa'nın sakatlanacağından haberimiz yok ya, finalde Nadal'ın kazanmasından ziyade Federer'in göz yaşlarını konuşmuştuk. Nasıl ağlamıştı kaybederken, nasıl üzülmüştü..
Nba'i hatta basketbolu çok takip etmediğimi takip edenler bilir. Şubat ayında All Star maçı oynandı. Bu sene 58.si düzenlenmiş Doğu-Batı Karmalarının maçını. Gerçekten büyük mücadeleye şahit olmuştu. İzleyenler, yazanlar büyülenmiş gibiydi. Batı karması, Doğu karmasını 146-119 mağlup ederek büyük bir başarıya imza atarken basketbolun, Nba'in iki efsanevi ismi de MVP yani en değerli oyuncu ödülüne lâyık görülmüştü. Shaquille O'Neal ve Kobe Bryant aralarındaki büyük mücadeleye rağmen yine birbirlerini geçemeyerek ödülü paylaştılar.
Voleybolda GM Capital Erkekler Avrupa Challenge Kupası finalinde Arkas Spor, Polonya ekibi Jastrzebski Wegiel SA’yı 3-2 yenerek Avrupa Şampiyonu oldu. İzmir temsilcisi voleybolun UEFA Kupası olarak nitelendirilebilecek kupayı kaldırarak, erkeklerde kıta şampiyonluğuna ulaşan ilk Türk takımı oldu.'Dörtlü Final' müsabakaları sonunda 'en değerli oyuncu' (MVP) Arkas Spor’dan Paul Duerden seçildi. Turnuva sonunda Arkas’dan Gökhan Öner, en iyi smaçör ve en iyi servis atan oyuncu seçilirken, Hüseyin Koç da en iyi pasör ilan edildi. En iyi manşet alan oyuncu, Jastrzebski Wegiel SA’dan Pawel Rusek, en iyi blokçu Tomis Constanta’dan Radu Began, en skorer oyuncu ise aynı takımdan Ashlei Nemer oldu.
Üstüste gelen iki maç heyecanın doruklarında gezmemize neden olmuştu. Dünya Kupası elemelerinde İspanya maçı gruptan çıkabilmek adına çok büyük önem taşıyordu. Alınacak puan ve hatta puanlar Türkiye'ye 2010 Güney Afrika biletini alma yolunda büyük adımlar attırabilirdi. İki maçta puan alamayan milli takım yavaş yavaş havlu atmaya da bu maçla başlamış bizim o zaman haberimiz yokmuş. Semih'in attığı tek gol iki maçın en güzel yanıydı. Maçlarda oynanan güzel oyuna rağmen puan alamamak da ayrıca bizi üzen bir etken oldu.
Yine bizden bir haber.. Galatasaray Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımı tıpkı geçen seneki gibi yine Kıtalararası Şampiyona'da ülkemizi temsil ettiler. Turnuvada yarı finalde İtalyan, finalde de Alman RSV Rollis Zwickau'yu 82-73 yenerek yeniden Kıtalararası Şampiyon oldular. Takımımız grup maçlarında 2. olmasına rağmen finale kadar ilerleyerek turnuvayı kazanıp kupayla ülkeye döndüler. Rakipsiz olduklarını hem bize hem de Dünya'ya bir kez daha ispat ettiler. Emeği geçen herkesi kutluyoruz. Tatsız 2009'un en tatlı haberlerinden birisi bu haberdi zira.
Dünya Kupası'ndan bir sene önce düzenlenen ve Mini Dünya Kupası olarak adlandırılan Konfederasyon Kupası'nda bu sene daha önce 3 defa kazanan Brezilya yine kazanarak 4. kupayı ülkesine götüren takım oldu. Bu seneki Konfederasyon Kupası'nda en çok dikkat çeken şüphesiz Amerika Birleşik Devletleri'nin yarı finalde yıldızlar karması İspanya'yı turnuvadan ekarte etmesiydi. Bu sene 8.si düzenlenen turnuvada final müthiş mücadeleye sahne oldu. Amerika Birleşik Devletleri'nin ilk yarıda 2-0 öne geçmesinin ardından ikinci yarıda Brezilya yılın en iyi geri dönüşlerinden birine imza atarak maçı 3-2 kazandı ve kupaya da uzandı.
Sezonun en önemli turnuvası olan Wimbledon Temmuz ayında sona erdi. Çim kortlarda, Londra'da oynanan turnuvada bu sene tarih yazan bir isim vardı. Federer turnuva sonunda kupaya uzanırken kariyerinin 15. Grand Slam'ine imza atıyordu ki bu tarihin en çok Grand Slam kazanan raketi ünvanını Federer'e veriyordu. Bu arada Fedex'in kazandığı 15 Grand Slam'in 6'sı Wimbledon zaferiydi. Erkeklerde Federer'in domine ettiği turnuvayı kadınlarda ise hırçın Amerika'lı Serena Williams kazandı. Serena kariyerinin 3. Wimbledon şampiyonluğunu ablasının elinden almakta gecikmedi. Temmuz'a damga vuran bir diğer olay da Massa'nın kazasıydı. Ama tatsız olduğu için üstünden geçmek istemiyorum.

Yeni sezon öncesi en ciddi maçını Avrupa Süper Kupa Finali'nde yaptı Barcelona ve Shaktar Donetsk. Geride kalan sezonun iki kupa şampiyonunu karşı karşıya getiren finalde Şampiyonlar Ligi Şampiyonu Barcelona ile Uefa Kupası Şampiyonu Shaktar karşılaştılar. Geneldeki Barcelona maçlarında olduğu gibi yine Barcelona oynadı rakibi de tıpkı bizim gibi izledi.. Maçı uzatmalarda attıkları golle Barcelona kazandı. Biz buna bir Barça klasiği de diyebiliriz tabii. Biz bunu o zaman bilmiyorduk ama bu Barcelona'nın ilgili sezondaki son kupası olmayacaktı..

Ağustos sonunda, gelin biz buna Eylül başı diyelim, Dünya Atletizm Şampiyonası yapıldı. Bu senenin nadir önemli organizasyonlarından birisi de bu organizasyondu. Turnuvada bir çok dalda yüzlerce sporcu yarıştı. Ama bir tanesi vardı ki 7'den 77'ye herkes onu konuşur oldu. Dünya'nın en hızlı insanı olan Usain Bolt 100 metre ve 200 metrede kırdığı Dünya Rekorları ile turnuvaya damgasını vurdu. Turnuvanın ilk günlerinde 100 metre finalinde 9.58 koşarak izleyenlerin nefesini kesen Bolt 200 metrede de rekor kırmaktan geri kalmadı. 200 metrede en büyük rakiplerinden Tyson Gay ve Asafa Powell'ı geride bırakan Jamaika'lı atlet 200 metreyi 19.19 saniyede koşarak yine kırılması zor bir rekora imza attı.
Formula 1'de müthiş bir sezon geride kaldı. Sezon içinde Felipe Massa'nın kazası, kuvvetli takımların çuvallaması, takımlar ile FIA arasındaki gerginlikler derken gergin bir sezon oldu. Ama buna rağmen 2009, Jenson Button'a yaradı. Sezonun sondan bir önceki yarışında, Brezilya Grand Prix'inde şampiyonluğu kesinleşen Button sezonun son yarışı olan Abu Dabi'de de ikinci olarak sezonu şampiyon bitirdi. Kariyerinin ilk şampiyonluğuna ulaşan İngiliz pilot, takımı Brawn GP'nin de şampiyon olmasında büyük katkı sağladı.

Dünya'dan sıyrılıp biraz ülkemize dönecek olursak, hatta kendi içimize Kasım ayı Galatasaray için tam bir kâbusa döndü. Işıl Alben'in ameliyat olması ve sahalardan uzun süre ayrı kalacağı haberi bizi tam manasıyla yıkmışken bir darbe de Arda'dan geldi. Dünya'yı kasıp kavuran domuz gribi olayı Arda'ya da malesef musallat olmuştu. Ama beklenenden çabuk iyileşmesiyle kara bulutlar biraz dağılır gibi oldu. Yine de tarihe kara bir leke gibi çalınan olay da Kasım ayında yaşandı. Sadece taraftarlarını değil ülkesini de her platformda gururlandıran bir takım olan Galatasaray için bu olay çok üzücü oldu. Hazırlık maçında cezalı olan Cemal'in Tufan yerine sahaya, hem de Tufan'ın formasıyla çıkması tam manasıyla bir rezaletti.

Hâlâ içinde bulunduğumuz yılın son ayında ise Fifa Yılın Futbolcusu ödülleri dağıtıldı. Tüm sezon en çok konuştuğumuz takımın en çok konuşulan futbolcusu, iki sene ikinci ve üçüncü olduğu sıralamada sonunda zirveye oturarak Dünya'da yılın erkek futbolcusu seçildi. Bayanlarda yılın futbolcusu ise Brezilyalı Marta oldu.
Acısıyla tatlısıyla, neşesiyle hüznüyle bir seneyi daha böyle geride bıraktık. Umarım doğru başlıklar seçmiş ve kimseyi sıkmadan sıralamışımdır. 2010'un tüm Dünya'ya önce sağlık ve huzur sonra da başarı getirmesini temenni ediyorum.
2009'un en son blogu : http://lamanodeturco.blogspot.com/
YanıtlaSilÇok güzel bir yazı olmuş. 12 ay boyunca her ay neler olduğunu süper özetlemişsin. Keyifle okudum. Ellerine, emeğine sağlık.
YanıtlaSilYazının güzelliği her ay o ayın en önemli olayını işlemesi yani olay olay gitmeyip veya bir aya 2-3 olay eklememesi. Ben de çok beğendim :)
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim :)
YanıtlaSil