8 Aralık 2009 Salı

Hırs, Mücadele, İstek Yok {Beşiktaş 1-2 CSKA Moskova}

Wolfsburg deplasmanında alınan bir puanın, Manchester United deplasmanında alınan üç puanın meğerse hiç önemi yokmuş. Mutlaka kazanılması gereken, belki de Beşiktaş adına son yılların en hedef karşılaşmasında Beşiktaş kendi sahasında CSKA Moskova'ya 2-1 mağlup oldu. Oynanan futbola baktığımda, mücadeleye baktığımda, tribünlerin maça yaklaşımına baktığımda malesef Beşiktaş adına hatta Türk futbolu adına çok üzüldüğümü söyleyebilirim. Benim Mustafa Denizli hakkında söylemlerimi doğrulayan bir maç oldu. Bir takım Şampiyonlar Ligi'nde kendi sahasında sıfır çekiyorsa böyle elenmeye mahkumdur. Yani CSKA Moskova'yı kendi sahanda yenemeyip, ligde şampiyonluğu hedef göstermek benim asla kabullenemediğim bir düşünce yapısıdır. Beşiktaş bu maçı kazansa bile deplasmanda Manchester United, Wolsfburg'u yendiği için elenmiş olacaktı ama Şampiyonlar Ligi'ne galibiyetle ve yedi puanla veda etmenin önemi çok büyüktü. En azından Avrupa'ya önemli bir mesaj verilmiş olacaktı. Bu arada İlker Yasin ve Rıdvan Dilmen ikilisine pek girmemek lazım ama yazmadan olmaz. İlker Yasin'i zaten biliyoruz, onun hakkında pek fazla konuşmaya gerek yok ama Rıdvan Dilmen giderek tarafsız görünen çizgisini bozuyor. Maç boyunca sanki Beşiktaş'la alay etti. Beşiktaş zaten sahada yok, gol atmak için boş çabalar içerisindeydi ama Rıdvan Dilmen'de sanki bu durumda dalga geçer gibiydi. Şu maçı Fenerbahçe oynamış olsaydı çok farklı bir Rıdvan Dilmen izleyebilirdik.

Beşiktaş bu sezon oynadığı maçlarda olabildiğince defansif bir kadroyla sahaya çıkıyor ve bir gol atıp öne geçince bu skoru korumasını iyi biliyor. Çünkü kaliteli defans oyuncularının yanında orta sahasında hatta hücum oynuyor gözüken kanat adamlarında bile inanılmaz bir defansif güç var. Bu sisteme baktığımızda sadece santrafor ve onun arkasında oynayan futbolcunun asıl işinin hücum olduğunu görüyoruz. Mesela Beşiktaş'ın bugün sahaya çıkan 11'ine baktığımızda sadece Bobo ve Tello'nun asıl işinin hücum olduğunu görüyoruz. Beşiktaş, Tello'yu transfer ederken aslında bir sol bek olarak bu transferi gerçekleştirdiğini düşünüce durum daha da vahim bir hal alıyor ama Ertuğrul Sağlam döneminden bu yana Tello'yu sol bek oynarken göremedim. Beşiktaş'ın Avrupa Ligi'ne kalabilmesi için bu maçtan mutlaka galip ayrılması gerekiyordu, hatta gol yemesi durumunda iki farklı galip gelmesi gerekiyordu. Ama Mustafa Denizli çıkardığı 11 ile yine bir tane atarım üstüne bir güzel yatarım felsefesini sahaya yansıttı. Bunu Türkiye'de bir ölçüde başarabilirsiniz ama hücum gücü yüksek takımlar karşısında {Galatasaray, CSKA Moskova, Wolfsburg gibi} bu ters etki yapabilir.

Beşiktaş'ın bu sezon gol bölgesinde sıkıntı çektiğini görüyoruz ve zaten hücumcu oyunculardan kurulmayan takımda hücum oynayan 1-2 futbolcunun da formsuz olduğunu görüyoruz. Bu sebeple Beşiktaş oynadığı bütün maçlarda gol sorunu yaşıyor ve bizlere kısır maçlar izletiyor. Hatta bol pozisyon buldukları maçlarda bile gol atmayı başaramıyorlar. Böyle bir takımda 1-0 geriye düştükten sonra {özellikle CSKA Moskova gibi sert bir takıma karşı} geri dönüşü yapamıyor. Mustafa Denizli'de bu maçta gereken ilk 11'i çıkarmadığı gibi taktik ve oyuncu değişikliklerini yapamayınca Beşiktaş bütün maç ellerinin arasından giden Avrupa Ligi'ne baktı durdu. CSKA Moskova maçına yönelik aklımda kalacak tek olay Krasic'in İbrahim Üzülmez'in olduğu kanatta maden işlemesi ve İbrahim Toraman'ın ne yapmaya çalıştığını çözmek olacak.

Maçtan gözüme çarpan notlara gelirsek:

  • Tello'nun maçın başında vuruşu gol olsaydı Mustafa Denizli'nin kafasında kurmuş olduğu taktik işe yarayabilir ve Beşiktaş bu maçı kazanabilirdi ama futbolda bu olsaydı, şu olsaydı gibi kavramlara malesef yer yok.
  • Rüştü çok kötü bir maç çıkardı. Yenen gollerde falan hatası olduğunu düşünmüyorum ama hareketleriyle inanılmaz şekilde güvensiz bir görüntü çizdi ve bizim Leo Franco misali topla oynaması gerçekten bir faciaydı.
  • Mustafa Denizli bu maçta 68. dakikada yaptığı Nihat değişikliğine kadar oyuncu değiştirmemesi ile zaten maça ne kadar erken havlu attığını gösterdi. Mustafa Denizli gibi bir teknik adama çıkardığı bu 11 ve defansif ötesi defans futbolu hiç yakışmıyor. Bu durumdan hatta ligde 8'de 8 serisinden bile çoğu Beşiktaş taraftarının mutlu olmadığını düşünüyorum. Çünkü iyi futboldan söz etmemiz imkansız.
  • Günümüz futbolunda hala tam adam markajının yeri var mı bilmiyorum. İbrahim Toraman bütün maç boyunca Dzagoev'in ensesinde gezdi ve hatta onu oyundan düşürdü ama takımını sahada kaleciyi saymazsak 9 kişi oynattı. CSKA Moskova'da bu durumu fırsat bilip yaptığı hızlı ataklarla güçlü dediğimiz Beşiktaş savunmasını oldukça yıprattılar.
  • Bu maçta gördüğüm artık Beşiktaş'ın mutlaka bir santrafor transferi yapması gerektiğidir. Nobre'yi zaten saymıyorum ama Bobo'nun da artık bittiğini görüyorum. Tabi Bobo'yu bu hale getiren malesef Mustafa Denizli ama bu ayrı bir yazı konusu.
  • Fink - Uğur İnceman oyuncu değişikliğini anlayan biri varsa lütfen bana açıklasın.
  • Son olarak Beşiktaş sanki bugün normal bir lig maçı oynarmış gibi mücadele gösterdi ve maçı kazanmak adına hırs, mücadele, istek yoktu. Normal bir Beşiktaş'ın ikinci yarıda o 3 golü bulmak adına elinden geleni yapması gerekiyordu. Ama bu sistemde bunu ne kadar başarabilecekleri de soru işareti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir