27 Aralık 2009 Pazar

Sinemaskop {The Curious Case of Benjamin Button}

Çok enteresan bir hikaye ile daha burdayım. Benjamin Button.. Geçtiğimiz hafta Sil Baştan'ı izlediğimde hikayesini yazmakta güçlük çekmiştim. Bu film izlenerek anlaşılır, yazarak, okuyarak çözemezsiniz demiştim. Benjamin Button da bu tür bir film, izlenmesi gereken. Son söyleyeceğimi de baştan söyledim bakalım neler anlatabileceğiz filmle ilgili.. Öncelikle hikayeyi ilk duyduğunuzda -ki birazdan geçeceğim konuyu, oyuncuları falan- nasıl yani diyorsunuz. Ama filmin içine girdikçe, olaylar ilerledikçe keyif almaya başlıyorsunuz. Konuyu okuyup filmi izleyecekseniz eğer, hakim olduğunuz ve sonunu az çok tahmin ettiğiniz için soğuk bakabilirsiniz. Fakat oyunculuklar öyle ön planda ki alıp götürüyor izlerken. Film oscar adaylıklarında 13 adaylıkla başı çekti. Hayatı geriye doğru yaşayan bir adamın hikayesinin anlatıldığı film, en iyi erkek oyuncu, en iyi yönetmen, en iyi yardımcı kadın oyuncu ve en iyi uyarlama senaryo da dahil olmak üzere bu seneki oscarın en iddialı ismi olduğunu gösterdi. Ama Slumdog Millionair'e kaptırdı ödüllerin çoğunu. Yine de en iyi sanat yönetmeni, en iyi makyaj ve en iyi görsel efekt dallarında ödüle layık görüldü. Brad Pitt oscarı kıl payıyla Milk'deki rolüyle Sean Penn'e kaptırdı. Her şey Mark Twain’in şu sözüyle başladı: “Seksen yaşında doğup yavaş yavaş 18’imize doğru ilerlesek hayat sonsuz mutluluk olurdu”. 1940 yılında hayatını kaybeden Amerikalı yazar F. Scott Fitzgerald işte bu sözden ilham alarak 1920 senesinde Benjamin Button isimli seksenli yaşlarında doğup, geriye doğru yaşlanan bir adamı konu alan kısa hikayesini kaleme aldı.


Brad Pitt'in yavaş yavaş gençleşmesini görüyoruz. Başta eli ayağı tutmayan bir yaşlıyken, yaşı ilerledikçe bedenen gençleştiğini takip etmek gerçekten inanılmaz heyecan vericiydi. Yaşlı vücuduyla 10 yaşındaki Benjamin'in, 5-6 yaşlarındaki Daisy ile birlikte, Daisy'nin büyükannesinden masal dinlemesi filmin en güzel sahnelerinden biriydi. Ayrıca, filmde kendisine 7 defa yıldırım çarptığını iddia eden bir yaşlı amca vardı ki en duygusal anlarımızda çıkıp ağlamamızı engelliyordu. Ama sonlarına doğru Benjamin'in çocuk bedenindeki 70 yaşındaki adamın hafızasının zayıflaması çok dramatikti. Bu sırada Daisy de yaşlandı tabii. Yukarıdaki fotoğraftaki sahne de filmin en güzel sahnelerinden biriydi. Daisy; "kırışıklıklarım artınca da beni sevecek misin?" derken Benjamin; "aknelerim olunca da beni sevecek misin?" dedi. Filmin en vurucu cümlesi ise şüphesiz Benjamin'in yaşı ilerledikçe gençleşen bedeninden memnunken, birlikte kaldığı yaşlılardan birinin; "herkes yaşlanırken sen gençleşiyorsun, tüm sevdiklerine tek tek veda etmek zorunda kalacaksın bunun neresi iyi?" demesiydi. En son sahne ise komaya sokuyor insanı. O kadar ayrıntı vermeyeyim gidin izleyin :)
Tür : Fantastik / Romantik / Dram / Gizem
Gösterim Tarihi : 6 Şubat 2009
Yönetmen : David Fincher
Senaryo : Eric Roth , Robin Swicord , Francis Scott Key Fitzgerald (Kitap)
Görüntü Yönetmeni : Claudio Miranda
Müzik : Alexandre Desplat
Yapım : 2008, ABD , 166 dk.

Oyuncular:

Brad Pitt (Benjamin Button) , Cate Blanchett (Daisy) , Tilda Swinton (Elizabeth Abbott) , Elle Fanning (6 Yaşındaki Daisy) , Julia Ormond (Caroline) , Jason Flemyng (Thomas Button) , Elias Koteas (Monsieur Gateau)

Konu:
Birinci Dünya Savaşı'nda oğlunu kaybeden kör bir saatçi tren istasyonuna yaptığı bir saati geri işlenmesi üzerine kurar, gidenler belki geri döner düşüncesiyle...

Bu saat bir mucizeye sebep olur ve 1918'de savaşın bittiği gün doğan Benjamin Button'un hayat saati tersine işler. O 80'lerinde bir yaşlı olarak doğmuştur ve hayatı bir bebekliğinin ulaşabileceği ilk evresinde son bulacaktır.

Benjamin tersine giden gelişmesinde ortama ayak uydurmaya çalışırken daha küçük yaşlarda bir kıza aşık olur. İlk önceleri kendi yaşlı görüntüsünden dolayı ondan uzak kalmaya çalışırken yaşları birbirlerini yakaladığında mutluluğu bulur ama ikisinin de daha gideceği yol vardır.
Film uzun gelebilir, biraz ağır ilerliyor gibi görünebilir, ama 166 dakikanızı harcadığınıza değecektir. Filmin imdb notu 10 üzerinden 8.1.

ps: eklediğim son resim de filmin en romantik sahnelerindendir. Daisy yaşlanırken, Benjamin gençleşiyor beden olarak. Bu yüzden Benjamin sevgilisine sarılıp aynaya bakıyor ve; "Bizi hep böyle hatırlamak istiyorum bebeğim diyor.." İyi seyirler..

2 yorum:

  1. "en iyi makyaj" oscarını elini kolunu sallayarak alması gerekiyordu, ki kazandı da. Makyajları müthişti gerçekten.
    En iyi aktörü de Milk'teki Sean Penn'e kaptırmış ama, bence boşuna da kaptırmamış. Sean Penn müthiş ötesi bir oyunculuk çıkarmış o filmde. Hatta Milk'le ilgili bir şeyler de yazdıydım. İzlemeyen varsa kesinlikle tavsiyedir;
    http://cineshoot.blogspot.com/2009/11/in-memory-of-harvey-milk.html

    Button'a dönecek olursak, sinemada izlemiştim filmi. Masalsı bir hikayeyi, hiç ama hiç canınız sıkılmadan dinliyorsunuz yönetmenin kamerasından. Oyunculuklar harika, konu zaten müthiş, upuzun süresine rağmen baştan sona etkileyici bir film.

    Yazın için de teşekkür ederim. :)

    YanıtlaSil
  2. Yorum için ben teşekkür ederim. Milk'in hikayesi de enteresan geldi. En kısa zamanda izleyeceğim.

    YanıtlaSil

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir