23 Ocak 2010 Cumartesi

Florya'dan Samiyen'e; Emre Çolak

Büyük potansiyel taşıyan bazı genç futbolcular herhangi bir maçta patlama yaparak kariyerlerine müthiş bir başlangıç yaparlar. 2003/2004 sezonunun hazırlık kampında Fatih Terim kampa altyapıdan Sabri Sarıoğlu, İlker Erbay, Sedat Debreli ve Volkan Glatt gibi genç futbolcuları götürmüştü. İlk oynadığımız hazırlık maçında Sabri ceza sahasından müthiş bir şutla gol atmıştı ve o maçın genelinde de harika bir performansı vardı. Zaten o maçtan sonra Sabri bugünlere kadar geldi. Aynı şekilde Arda Turan için de bu örneği verebiliriz. Manisaspor'da kiralık geçirdiği sezonun ardından yeniden kiralık verilmesi gündeme gelmişti ama Carrusca'nın sakatlığında forma şansı bulduğu Mlada Bloeslav maçında yaptıklarıyla bir anda gündeme geldi ve Arda da bugünlere kadar geldi.

Bu örneklerden yola çıkarak Emre Çolak için de aynı şeyi söyleyebilir miyiz diye düşünüyorum. Denizli Belediyespor maçında ikinci 45 dakikada oynayarak bizlere güzel bir resital sundu. Kullandığı penaltıyı veya serbest vuruşu pek fazla konuşmak istemiyorum ama bazı futbolcular ben geliyorum diye ışığı verirler. Emre Çolak'da ben bunu gördüm. Bu arada yukarıda verdiğim örnekler yanlış anlaşılabilir diye söylüyorum. Büyük potansiyel vaad eden futbolcu zaten bir yerlere gelecektir. Herhangi bir maçta patlama yapmasına gerek yok. Ama Emre Çolak'ın örneğine Arda Turan ve Sabri'nin durumları benzediği için bunları yazmak istedim.

Takım olarak iyi oynamanın, sistem olarak çok güç güçlü olmanın yanında insan bazen bir futbolcunun yaptığı inanılmaz hareketleri de görmek istiyor. Kendisini ne kadar eleştirsek de Lincoln'ün bu konuda hakkını yememek lazım. Özellikle geçtiğimiz sezon sisteme müthiş uyum sağlamasının yanında yaptığı göze hoş gelen hareketlerle zaten taraftarın sevgilisi oldu. Normal şartlarda karakteri sağlam olmayan, sorun çıkaran futbolcularla taraftarın arası iyi olmaz ama Lincoln'ün bu özellikleri onu ayakta tutan unsurlardı. Kimilerine göre yanlış bir örnek olabilir ama ben yine de yazmak istiyorum. Gerek A2 maçlarında gerekse Denizli Belediyespor maçında Emre Çolak'da ben bu star ışığını gördüm. Lincoln'e karakteri benzemez inşallah ama futbol yetenekleri konusunda belli ki bizlere Lincoln tadını verebilecek kapasitesi var. Topu ayağına alışı, nokta pasları, vücut çalımlarıyla falan Emre Çolak'ı çok beğendim. Henüz yaşı 18 olduğundan ve ilk resmi maçı olduğu için biraz çekingen tarafları vardı ama buna rağmen ben geliyorum mesajını verdi.

Emre Çolak sezon başında hazırlık maçlarında da çok fazla şans bulmasına rağmen A takıma alınmamıştı. Alınmamasının sebebi olarak ise henüz fizik olarak hazır olmaması, çekingen oynaması sebep gösterildi. Aslında A takıma alınan Serdar Eylik'le Emre Çolak'ı kıyasladığımda Emre Çolak biraz daha ön plana çıkıyor. Mesela Emre Çolak'ın herhangi bir takıma gitmesine gerek görmüyorum. Fizik olarak biraz daha kendini hazırlayabilirse Rijkaard kendisine mutlaka şans verecektir. Mesela Messi ilk çıktığı dönemlerde de Rijkaard bu futbolcuyu hemen kadroya almamıştı ama sonrasında korkmadan formayı bu futbolcuya verdi. Ayrıca Rijkaard'ın Denizli Belediyespor karşısına çıkarttığı kadroyu beğendiğimi ifade etmiştim. Rakibe saygı, maç ciddiyeti falan bir yana ikinci yarı Emre Çolak oyuna girdiğinde Arda, Elano gibi futbolcular oyundaydı. Asıl önemli olan diğer gençlerle birlikte Emre Çolak'ı izlemekten ziyade Arda ve Elano gibi futbolcularla kendisini izlemekti. Maça baktığımda Emre Çolak'ın Arda ile uyumunu çok beğendim. Sürekli pas organizasyonları, etkileşimleri falan harikaydı.

Bu arada buradan bir alkış da Arda Turan'a göndermek gerekiyor. Bir kaptan nasıl olur Emre Çolak oyuna girdiğinde bizlere gösterdi. Duran topların başına sürekli Emre Çolak'ı götürdü, onunla ilgilendi, sürekli bir şeyler göstermeye çalıştı. Arda'nın da eriştiği olgunluğu büyük keyifle izliyorum. Şimdi doğal olarak akıllara gelecek soru Arda Turan takımdan ayrıldığında acaba yerini Emre Çolak'la doldurabilir miyiz şeklinde geliyor. Arda mutlaka takımdan ayrılacak bu kaçınılmaz sondur. Ama önemli olan böyle yıldızlar takımdan ayrıldıktan sonra onların yerini doldurmaktır. O.Lyon yıllardır bunu mükemmel şekilde yapıyor ve transferlerden harika paralar kazandılar. Emre Çolak'ın tarzına baktığımda pek Arda'ya benzetemedim. Ama Arda'da ilk piyasaya çıktığında sol açık futbolcusu gibiydi. Yıllar geçtikçe sağ açık ve orta sahanın ortasında da oynayabilmeye başladı. Bugün hala futbolunu geliştirdiğini, yön kattığını görüyoruz.

Günümüz futbolunda hangi mevkinin futbolcusu olduğundan çok teknik direktörün seni sahaya sürdüğü mevkide elinden geleni yapmanın önemi çok daha fazla. Bu yüzden Emre Çolak'ı şimdilerde ideal bir forvet arkası futbolcusu olarak görebiliriz ama yıllar içerisinde futboluna mutlaka yön verecektir. Zaten yön vermezse adından söz ettiren bir futbolcu olacağını sanmıyorum. Aydın Yılmaz'da ortaya çıktığında büyük umutlar besleniyordu, hatta birkaç yazar Galatasaray yeni Ribery'sini buldu tarzında yorumlar yaptı ama Aydın'ı bugünlerde izliyoruz. Hatta izleyemiyoruz. Fizik olarak kendini hiç geliştirmediği, futboluna bir şeyler katamadığı için bugün Galatasaray'ın gözden çıkardığı bir futbolcu oldu. Emre Çolak'ı da yıllar içerisinde kanatlarda oynarken, orta sahada oyunun iki yönünü oynarken, fizik olarak daha güçlü göreceğiz. Emre Çolak'ın şansı Galatasaray'da Arda Turan gibi bir abisinin olması, Kewell gibi bir profesyonelin bulunması ve futbolunu örnek alacağı bir Elano'nun bulunmasıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir