
Liverpool'un derin mazisinden ve kültüründen sürekli bahsediyoruz. Ayrıca takımın şu an içinde bulunduğu durumdan ziyade kültürlerini temel alınca Serap ve ben Arda'nın Liverpool'da oynamasını çok isteriz. Hatta ben Goal.com için
Liverpool kaosunun ilacı; Arda Turan diye bir yazı yazmıştım. Yalnız şu an konumuz Arda Turan değil Fernando Torres. Aslında böyle bir yazıyı yazmanın vakti çok geldi ve geçiyordu ama bir türlü Torres'e yeterince değinemedik. Medyatik işlerden uzak, transfer piyasasında ismi fazlaca geçmesine rağmen bu konularda hiç konuşmayıp sadece futboluna odaklandığı için gündem oluşturamadı. Biz de bu yüzden gündemlerle uğraşmaktan, biraz da Liverpool'un kötü gidişiyle alakalı Torres ile ilgili birkaç kelam edemedik.
Bizim blogda Torres'in Atletico Madrid'de oynarken kaptanlık pazubandına
''you'll never walk alone'' yazdırmasının resmini görünce bir anda nostalji oldu. Çünkü Atletico Madrid'de de oynarken sürekli fanatik bir Liverpool taraftarı olduğundan bahsediyordu ve Atletico Madrid köklerinden gelmesine rağmen Liverpool'u ön plana çıkarıyordu. Liverpool'un da geçmişte başarılı olduğu sistemi bırakıp, Premier Lig'de şampiyonluğa ulaşmak için giriştiği bol kepçe transfer olayında Fernando Torres önemli bir bonservis bedeliyle transfer edildi. Diğer transferleri eleştirdiğim gibi Torres transferini eleştiremiyorum çünkü Liverpool'un son yıllarda yaptığı en başarılı transfer oldu. Gerrard'ın yanına takıma yeni bir ruh getirmiş oldular.
Kafamda sürekli Ibrahimoviç ve Torres'i karşılaştırırım. Benim için birisi Dünya'nın en iyi santraforuysa diğeri de ikinci santraforudur. İkisi arasında Ibrahimoviç'in her zaman çok farklı özelliklere sahip olduğunu düşünürdüm. Yani Torres'den futbol olarak artıları var. Ama işin ruh boyutuna girdiğimde Torres oldukça baskın çıkıyor. Torres bugün bir santraforda olması gereken bütün özelliklere fazlasıyla sahip bir futbolcu. Bu özelliklerin üstüne işin ruh boyutunu yani inanç, mücadele gibi kavramları ekleyince Torres çok daha farklı bir boyuta ulaşıyor. Liverpool gibi bir takımda henüz 2.5 sezon oynamışken bu kadar fazla saygı kazanmak, takımın simge isimleri arasında gösterilmek çok zordur. Hele ki takımın içinden gelmediyseniz. Liverpool & Gerrard ilişkisini artık anlatmaya gerek yok. Gerrard, sadece Liverpool açısından değil Premier Lig açısından da çok farklı bir konumda. Ama Torres'de bu inancı, mücadelesi sayesinde Liverpool'un idol isimleri arasına girdi. Aslında bu örnekten Galatasaray'da ki Kewell örneğine ulaşabiliriz. Kewell'da kanında Liverpool kanı mı taşıyor bilinmez ama 2 sezonda yaptıklarıyla bir anda Galatasaray'ın simge isimlerinden birisi oldu ve gitmemesi için her şey deneniyor. Yani takımla, futbolcu karakterinin uyumu tam olarak birleşiyorsa ortaya harika bir sinerji çıkıyor.
Bir de işin Liverpool boyutu var tabi. Torres takımda kalmak için elinden geleni yapsa bile Liverpool'un mali sıkıntıları ortada ve bu yüzden doğru dürüst transfer bile yapamıyorlar. Medyada da Torres için oldukça fazla astranomik teklifler dolaşıyor. Mesela Arap iş adamlarının Torres için 160 milyon avro gibi bir rakam önerdiği yazılıyor ama bu tabii ki yalan haber. Ama Torres'de belki Dünya'nın en pahalı futbolcusu olmasada çok büyük paralara transfer olabilecek bir futbolcu ve Liverpool'un da bu ortamda böylesine bir teklife hayır diyemeyeceği konuşuluyor. Torres'in Liverpool'dan ayrılması demek hem Liverpool hem de Torres açısından canından bir parça kopması anlamına geliyor. Bu yüzden umarım Liverpool mali sorunlarını halleder ve Torres'den vazgeçmez diyorum. Çünkü Torres'i Liverpool'da izlemesi güzel.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder