Burak; Aslında sistemden yine ödün vermediğimizi ve Jo'nun arkasından yeni santrafor arayışlarına girdiğimizi söyleyebilirim. Hatta bazı arkadaşlarım ve ben kafayı acaba kim santrafor oynar sorusuyla bozmuş durumdayız. Kayserispor karşısında deli gibi saldırmayan, defansif tedbirlerini ön planda tutan bir Galatasaray gördük. Bunun sebebi rakibin güçlü olması ve Makukula, Cangele gibi hücum silahlarının olmasıydı. Ama Kayserispor maçında gördüğüm iyi bir Baros veya Jo ile beraber o maçın en az 3-0 bitebileceği yönündeydi. Çünkü Galatasaray maçta her şeyi yaptı, santrafor kısmına gelene kadar mükemmel bir oyun oynadı ama bazı pozisyonlarda iyi bir santrafor aradık diyebilirim. Şubat sürecine baktığımda Atletico Madrid ve Beşiktaş ile oynayacağımız maçlar çok önemli. Kayıpları şimdiden tahmin etmek güç, umarım hasarsız atlatırız.
Serap; Santrafor eksiğini gerçekten Kayseri maçında hissettik. Oyun defanstan itibaren çok güzel bir şekilde kuruldu, orta sahadan başarılı bir şekilde geçti, fakat son bölgeye, yani rakip kale önüne gelince o bitirici vuruşu yapacak, noktaları bularak oralara sızacak bir forveti arıyor gözler. Nonda'nın gönderilmesinden pişmanlık mı duyacağız sorusu da akıllara gelmiyor değil. Asla Kewell mı Nonda mı sorusunu sormadım sormam da. Nonda gitmeseydi de mesela Leo gitseydi.. Takımda forvet namına birisi yok ama, kaleci namına ülkenin belki de en iyi yerli kalecilerinden 2 tanesi var bu takımda. Çok büyük bir kaleci eksikliği yaşamayacağımızı düşünüyorum ben. Jo'nun Antalyaspor maçında sakatlanması ligde ve Türkiye Kupası'ndaki planlarımızı bir hâyli bozdu evet. Ama Avrupa Ligi'nde bozacağını düşünmüyorum ben. Kaldı ki Jo sakatlanmasaydı da Avrupa Ligi'nde pek bir şey yapamayacaktı. Bir de şöyle enteresan bir durumu var Galatasaray'ın. Ne zaman işler ters gitse takım ekstra bir performans sergileyerek o kötü dönemi sportif başarıya çevirmeyi başarıyor :) Bu dönemi de ekstra performans ile kayıpsız atlatacağımızı düşünüyorum kendi adıma.
Burak; Bence Fenerbahçe stadı Türkiye'nin tartışmasız en iyi stadyumu. Ama zemini göz önüne almazsak.. Malesef Şükrü Saraçoğlu yılın bu dönemlerinde böyle sorunlar yaşıyorlar ve bu sene kışın çok sert geçmesi sonucunda bu sezon zemin etkisini daha fazla görüyoruz. Zemini düzeltmek için 350 bin avro harcanmasına rağmen olumlu bir sonuç göremiyorum. Sadece Fenerbahçe'nin değil Kayserispor'un da süper stadyumu olmasına rağmen zemin konusunda büyük sıkıntılar yaşanıyor. Uğur Uçar malesef zemin yüzünden sezonu kapattı, Özer Hurmacı'nın durumunun ciddi olmadığı açıklandı ama Fenerbahçe kendi evinde tempolu oynadığı için sakatlıklar çok olabiliyor. Kendi sahasında oynayacağı maçların çokluğu neticesinde Fenerbahçe'nin fikstür avantajı var ama bu zemini gördükten sonra deplasmanda oynamaları daha iyi gibi. Nitekim iyi zeminde Sivasspor deplasmanında oynadıkları futbolu gördük.
Serap; Lige milyon dolarlar harcayarak futbolcu getiriyoruz. Fakat bu futbolcuları oynatacak sahalar malesef mecvut değil, futbolcudan nasıl yararlanacağımız belli değil. Bu eleştriyi Fenerbahçe özelinde yapmıyorum tabii. Galatasaray için de benzer durum mevcut. Fakat ben bu sezon Samiyen'de zemin yüzünden sakatlanan bir futbolcu olduğunu hatırlamıyorum. Buna en güzel örnek Gaziantepspor maçıdır mesela. Karla dolu olan saha temizlendi sonrasında hiç bir şey olmamış gibi maç oynandı, çok da keyifli geçti futbol adına. Kışın bir, bir buçuk ay daha süreceğini düşünürsek böyle 4 maç daha yapacaktır Fenerbahçe, Saraçoğlu'nda. Umarım bu problem en kısa sürede atlatılır da zeminler yüzünden sakatlanmalar en aza indirgenir. Çünkü futbol oynamak isteyen futbolcuların böyle sakatlanmaları çok acı. Biz bunu Uğur'un kaybettiği 1.5 senede ciddi bir sancıyla çektik. Fenerbahçe'nin de başına gelmesini istemeyiz.
Burak; Şenol Güneş tartışmasız bu ülkenin yetiştirdiği en iyi 3 Türk teknik adamdan birisi. Zaten iyi olan teknik direktör özelliklerinin yanına Uzak Doğu felsefesini de kattığında ortaya harika bir harman çıkmış. Trabzonspor'da yaşanan sorunların en önemlisi kadroda bulunan futbolcuların özgüven kazanması ve başarıya inanmalarıydı. Bunun en büyük örneğini Umut Bulut'da yaşıyoruz. Takımdan ilk olarak gönderilmesi istenen bu futbolcu şimdilerin en çok sevilen ismi durumunda. Trabzonspor doğru sistemde oynuyor ve şu an tartışmasız ligin en iyi futbolunu oynayan takım. Bu performansı devam ettirirler mi bilmem ama Şenol Günel ile uzun vadede önemli başarılar kazanacaklarına inanıyorum.
Serap; Şenol Güneş'e kendimi bildim bileli bir sempati duymuşumdur. Benim futbolu ilk izlemeye başladığım dönemlerde o, milli takımı dünyanın 3. en iyi takımı yapmıştı mesela.. Sonrasında yurt dışına gitse de hem takip ettik, hem destekledik kendisini. Trabzon'a döneceğini öğrendiğimde ise bir Trabzon'lu kadar çok sevindim. Trabzonspor bu ligin renklerinden birisi. Tek takımın yada iki takımın şampiyonluk yarışına girip diğerlerine fark attıkları ligler bana çok enteresan gelmiyor. Trabzonspor'un başarılı olması, ligin güzelliğinin artmasına ve gerçekten "süper" olmasına katkı sağlayacaktır. Umut konusuna gelince.. Takımda istenmeyen adam hâline gelmişti sezonun ilk yarısında. Sık sık kızağa çekiliyor, oynayamayınca geriliyor ve muhtelif sorunlar çıkarıyordu. Oysa Şenol Hoca'nın takıma katılmasının ardından performansını artırdı. Şöyle bir istatistik vereyim; Umut, bu sezonun ilk yarısında 4 gol attı ligde. Şenol Hoca'nın gelmesinin ardından ise 4'ü kupada, 4'ü ligde olmak üzere 8 gol kaydetti daha bir ay geçmesine rağmen.. Bu bile yeterlidir sanırım Umut'un iyi yolda olduğunu görmeye :)

Burak; Son etabından öte başlangıç etabı diyebiliriz :) 2010 Dünya Kupası'na gidememizin ardından 2012'ye katılmak çok daha önemli. Gruba genel olarak baktığımda gurbetçi grubu diyorum. Almanya, Belçika ve Avusturya deplasmanları bir deplasman olmaktan öte olacaktır. Azerbaycan ve Kazakistan ise Türk Cumhuriyetleri olduğu için bu maçlar başka anlamlar taşıyor. Almanya grubun tartışmasız favorisi, biz ise onların arkasından gelecek gibi duruyoruz. Belçika bir çıkış içerisinde ve bu grupta her türlü sürprize imza atabilirler. Avusturya'nın ise düşüşte olduğunu görüyorum. Normal şartlarda 2. olup gruptan çıkmamız lazım.
Serap; Ben hâlâ teknik direktörü olmayan bir takım hakkında ahkâm kesmenin çok doğru olmadığını düşünenlerdenim. Federasyon yetkililerinin yaptıkları açıklamalar hocanın yerli olmayacağını söylüyor. Ama yabancılar arasında öyle çok seçenek var ki ne düşüneceğimizi bilemiyoruz. Gerçi en kötü karar bile kararsızlıktan iyidir derler. Teknik direktörler belli olduktan sonra belirli bir sistemi oturtmak için 7-8 ay yeterlidir. Zaten maç yapacağımız takımlara baktığımızda neredeyse deplasmana çıkmayacağımızı söylemek mümkün. Avrupa'da en çok Türk yaşayan ülkeler gruba toplanmış, bir Fransa eksik :) Yakın dönemde Kazakistan, Azerbaycan ve Belçika ile karşı karşıya geldik. Ben Almanya'nın bu gruptaki zayıf takımlara puan kaptıracağını düşünmüyorum. Karamsar bakıyoruz ama işi bilen bir hoca ile biz bu gruptan lider bile çıkabiliriz bence. Lokum kura diyemiyorum ama çok kazık da diyemiyorum..

Burak; Manchester United aslında Serap'ın uzmanlık alanı ve benim sempati ile bakmadığım bir takım :) Ronaldo'nun ardından Ferguson uzun süre takımı toparlayamadı ama Premier Lig'de yine ipleri ellerine almaya başlıyorlar. Son maçlarını mükemmel futbolla ve farklı geçtiklerini görüyoruz. Portsmouth zaten ilginç bir takım. Sezon başından bu yana boyuna el değiştiriyorlar, bir şeyler yapmaya çalışıyorlar ve tam bir kaos içerisindeler. Kendi kalelerine 5 gol atsalar bile ben bu duruma pek şaşırmam :)
Serap; Şampiyonlar Ligi maçları ve Carling Cup finalinden önce, ligde de başarılı bir şekilde ilerliyor Manchester. Chelsea-Arsenal maçının olduğu bir haftada -ki an itibariyle ligde en önemli iki rakip- puan kaybetmemek lazımdı. İki takımdan en az biri puan kaybedecekti çünkü. Manchester'ın, ligin son sırasındaki ekibe puan kaptırmayacağından emindim zaten de, böyle bir maç ben bile beklemiyordum :)) Portsmouth futbol oynamaya çalışan bir takım. Ama malesef seneye kendilerini Championship'de görmemiz çok olası bir durum.
Bu haftalık bu kadar. Gelecek hafta yeni konularla görüşmek dileğiyle -televizyoncu ağzı oldu bu da- :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder