Caner Erkin'in Atletico Madrid karşısında yaptığı sorumsuzluğu ne kadar eleştirdiysek, daha fazlasını Alex için söylememiz gerekiyor. 32 yaşında, takımın kaptanlığına yükselmiş ve yıllardır bu ülkede oynayan bir futbolcunun hakeme kafayı takıp kırmızı kartı yememesi gerekiyordu. Maç 1-1'ken, Fenerbahçe golü bulma noktasına çok yükselmişken ve takımın Alex'e büyük ihtiyaç duyduğu dakikalarda yapılan o sorumsuzluğun tarifi yok. Bunun dışında hakemi elbette eleştiririz. Mesela Güiza'nın gole giderken düşürüldüğü pozisyon direk kırmızı kart olmalıydı. Ya da verdiği kartları, vermediği kartları konuşuruz. Hakem bana göre de çok iyi maç yönetmedi ama Nihat Özdemir'in yaptığı çıkışı da doğru bulmuyorum. Fenerbahçe'nin sayılmayan golünden bahsediliyorsa o pozisyon ofsayt, İstanbul B.B'nin de ikinci golünde ofsayt bulunmuyor. Malesef büyük takımlarımız bu tip maçlardan sonra böyle çıkışlar yapmayı çok seviyorlar. Ama Fenerbahçe'nin bu maçta ne olursa olsun üç puanı alması gerekiyordu. Üç puanı alacak duruma da geldiler aslında ama Alex'in kırmızısı maçı o noktada bitirmiş oldu.
Futbol böyle bir oyun ve ben futbolu bu yüzden seviyorum. Çünkü oyunun geneline bakıyoruz Fenerbahçe oyunu rakip sahaya yıkmış, ikinci yarıda rakibi Fenerbahçe'nin direncine cevap verememiş. Ama iki pozisyon buluyorlar ve maçtan 2-1 galip gelmesini biliyorlar. Her iki takımın maçtan önce çok sayıda eksiklikleri bulunuyordu ama Fenerbahçe açısından bu mazeret olmamalı. Ben yine Daum'un tercihlerine kafayı takmış durumdayım. Belli ki Cristian ve Deivid iyi durumdalar. Deniz Barış'ın bir önceki maç sol bek oynatıp, bu maçta sağ açık sahaya sürülmesini malesef anlamadım. Aynı şekilde Cristian'ın da mutlaka oynaması gerekiyordu. Hepsini geçtim İstanbul B.B'nin atak yapmaya hali yokken Daum ısrarla çift forvete dönmekten kaçırdı ve anca skor 2-1'e gelmiş, takım 10 kişi kalmışken Gökhan Ünal'ı sahaya sürdü.
Bir diğer ayrıntı ise Fenerbahçe'nin bekleri bu kadar iyi oynamışken, kanatları iyi kullanıyorken onların önünde oynayan futbolcuların beklere ayak uyduramaması oldu. Bu da Fenerbahçe'nin kanat üstünlüğünü biraz düşürdü. Gökhan Gönül ve Vederson yine de iyi işler yaptılar ama Santos ve Deniz Barış'ın iyi durumda olmaması kanat akınlarını bozdu. Üstelik Güiza'da son maçlara göre oldukça aktifti ve rakip savunmayı bozma adına önemli işler yaptı. İstanbul B.B ise ilk yarıda 1-0'ı bulduktan sonra Abdullah Avcı'nın fazla hamle yapma şansının olmaması yüzünden geri çekildiler ve rakibe ayak uydurmakta zorlandılar. Aslında ikinci yarının görüntüsü Fenerbahçe'nin oyunu rahat koparabilmesi yönündeydi. Abdullah Avcı'nın imdadına Alex yetişti ve kırmızı kart gördüğü dakika maç o an bitti ve İstanbul B.B golü attı. Eğer akşam Galatasaray kazanırsa puan farkı 5 olacak ve Bursaspor'la beraber önemli avantaj yakalayacaklar. Ayrıca Beşiktaş'ın da kazanması ve haftaya Ankaraspor maçının bay geçecek olması bir diğer dezavantaj. Fenerbahçe'nin bir an önce takıma çeki düzen vermesi gerekiyor.
28 Şubat 2010 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
http://cineshoot.blogspot.com/2010/02/iskender2-fenerbahce1.html
YanıtlaSil:))