1 Şubat 2010 Pazartesi

Huzurlarınızda; Jo & Giovani

Giovani Dos Santos ve Joao Alves. Biz onlara kısaca Gio ve Jo diyoruz. Son iki sezondur tecrübeli yıldızlar takıma kazandıran yönetimimiz {en büyük pay Haldun Üstünel'e} transfer çıtasını bir adım daha yukarıya taşıyarak 22 ve 20 yaşlarında olan, inanılmaz potansiyel barındıran, genç yaşlarında kendilerinden söz ettiren futbolcuları Galatasaray'a getirdiler. Bu kesinlikle vizyonun ve hedef gösterilen çıtanın birer kanıtıdır. Transfer çıtasının üçüncü hamlesi ise kadromuzda bulunan futbolcuların transferlerinden büyük paralar kazanmak olacak. Ama bu evreye henüz var. Denizlispor maçının büyük önem taşıyan noktalarından birisi Giovani ve Jo'yu ağız tadıyla ilk defa izleyecek olmamızdı. Jo iki maçtır oyuna sonradan girdiği için tam olarak izleyememiştik, Gio ise ayağının tozuyla Denizli deplasmanına götürüldü. Ara transfer döneminin işte böyle zorlukları oluyor. Rijkaard sezon başında transfer edilen futbolcuları uzun süre banko olarak oynatmaya başlamıyordu. Elano örneğini akıllara getirebiliriz. Ara transferde gelen futbolcular için yeterli zaman olmadığından bir an önce takıma alışmaları gerekiyor. Bu yüzden zorlu dönemece girdiğimiz şu sıralar bu futbolculardan alacağımız maksimum katkının büyük önemi bulunuyor.

Uzun süre bünyem Nonda'ya alıştığı için Galatasaray formasıyla santrafor olarak oynayan birisinin rakip ceza sahasında bu kadar fazla dolaşmasına alışık değilim. Baros'un sakatlığının ardından gol yollarıyla övülen bu takımın gol atma konusunda ne kadar zorluklar yaşadığını gördük. Bu yüzden Jo'nun ilaç gibi geldiğini söylemek gerekiyor. Benim en sevdiğim üç futbolcudan birisi Ibrahimoviç'tir. Ibra'nın oyun tarzına hayranım. Kafamızda uzun yıllardır olan pivot santrafor kavramını farklı bir boyuta taşıyarak, futbolun nasıl evrim geçirdiğiniz bizlere kanıtladı. Yani 1.90'ın üzerinde boyu olan bir futbolcunun ne kadar yönlü ve teknik olduğunun kanıtı Ibra'dır. Tarz olarak baktığımda Jo'nun Ibra'ya çok benzediğini söyleyebilirim. Denizlispor maçında rakip savunmayı açmaya çalışan, hareketli oynayan, rakip ceza sahasında dolaşmadık alan bırakmayan, topu aldığında iyi kullanan bir Jo vardı. İlk yarının sonunda mükemmel bir çalım attıktan sonra o golü atsa daha efsanevi cümleler kurabilirdim ama olsun. Jo'nun bu futbolu Galatasaray'ın büyük yararınadır.

Giovani ise potansiyel itibariyle Türkiye Ligi'ne çok fazla gelen bir futbolcu. Henüz 20 yaşında ve neler yapabileceğini 17 yaşında Barcelona'da oynarken bizlere gösterdi. İkinci yarıda oyuna girene kadar hücumda duraksayan, hareket imkanı kısıtlanmaya başlamış bir Galatasaray vardı. Giovani'nin oyuna girmesiyle beraber Galatasaray hızlı hücum imkanı buldu. Rakibin kaybedecek bir durumu olmadığı için sürekli bizim kaleye yüklendi ve bu anlarda Giovani'nin klasını izledik. Biraz bencil göründü ama ilk maçtan bunları mazur görüyorum. Jo'nun oyundan çıkmasıyla beraber santrafor gibi oynamaya başladı ve o anlarda Agüero etkisini gördük. Giovani'nin de gümbür gümbür geleceğine inanıyorum. Bir de bunlara Keita'sı eklenince nasıl bir hücum hatta oluşacak şimdiden kestirmek güç. Akıllara zarar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir