Deplasmanda iyi oynadığı söylenen bir Atletico Madrid ama istatistiklere baktığımızda durum hiç de öyle değildi. İlk maça baktığımızda savunma anlamında başarılı bir Galatasaray ama santraforsuzluğun getirdiği büyük kapıylarla. İkinci maçta ise savunma anlamında sürekli pozisyon veren ve yine santraforsuzluğun getirdiği büyük kayıplarla hücumda zorlanan bir görüntü. Bütün bunlara rağmen 1-1'i bulan ve yine umutlanan biz. Ama gelin görün ki hakemleri geçemeyen, Caner Erkin'in de sorumsuzluğu neticesinde 1-2 dakikada tuş olan bir takımı izledik. Hakemlere suçu bulalım bu hakkımızdır. Kale arkasında olan hakem ne işe yarıyor acaba. Bu kadar bariz penaltı da verilmeyecekse artık sözün bittiği yerde olmamız gerekiyor. Ayrıca maç boyunca bütün takdir haklarını Atletico Madrid'den yana kullandı. Sonrasında ise hırsına kapılan ve iki pozisyon üst üste aynı faulü yapan Caner Erkin'in de büyük ikramıyla kaçan bir tura şahit olduk. Sağlam bir santraforumuz olsa veya hakemler biraz daha insaflı olsa bu turu geçebilirdik ve rakibin Sporting Lizbon olduğunu düşününce de önümüz oldukça açıktı.
Atletico Madrid'le oynanan ilk maç ve Beşiktaş maçının aksine bu sefer ilk yarıda daha iyi olan, kontrollü oynayan ve rakibe çok az pozisyon veren taraf Galatasaray'dı. Topu mükemmel şekilde ayağımızda tuttuk, çok fazla pas yaptık ve hücumu Arda, Keita, Caner Erkin üçlüsüne emanet ettik. Santraforsuz bir ortamda yapılması gereken zaten buydu. 1-1'in avantajında oyunu kontrol altında tutmak Atletico Madrid'in oyun düzenini oldukça bozdu ve Galatasaray bu sürede net pozisyonlar buldu. Rakibin en çok çekindiğim noktası hızlı ataklarla etkili olması ve gününde olması durumunda yenemeyeceği takımın olmamamasıydı. Bizim biraz da şanssızlığımız Atletico Madrid'in gününde olması oldu. Ama bütün bunlara rağmen ilk yarıda mümkün olduğu kadar az pozisyon verdik, oyunu dengede tuttuk ve istediğimiz skoru almayı başardık.
İkinci yarıda ise Elano'nun oyundan çıkması Galatasaray'ın bir anda bütün dengelerini bozdu. Elano son maçlarda performans olarak en çok övülen futbolcuların başında geliyor. Çünkü orta saha organizasyonları ona emanet, onun etkili pasları, oyun kurma özelliği orta sahayı organize ediyordu ve iyi bir santraforla beraber ise Elano'nun etkisi biraz daha katlanıyordu. Elano'nun oyundan çıkıp Ayhan'ın oyuna girmesi aslında oyunun kırılma anı oldu. Bu dakikadan sonra Atletico Madrid orta saha üstünlüğünü ele geçirdi ve maç öncesinde dediğim gibi orta sahanın hücumcuları desteklemesi olayı gerçekleşmeye başladı. Simao ve Reyes kanat akınlarıyla, Forlan ise savunmamızı yıpratıcı oyunuyla Atletico Madrid üstünlüğü bariz şekilde ön plana çıktı ve golü attılar. Ayhan'ın artık yaşının getirdiği etkiyle bitmiş halinin altını çizmek gerekiyor. Elano'nun ardından oyunun iki yönünü oynayabilecek tek orta saha futbolcumuz olarak görünüyor ama fizik, mücadele anlamında artık sıfırı tüketmiş. Bugün ne orta sahayı organize etti, ne de rakibe doğru dürüst bastı. Onun bu kötü futbolu Mustafa Sarp ve Mehmet Topal'ı da etkiledi. Aslında Mustafa Sarp'ın ve Mehmet Topal'ın da yönsüz futbolllarının altını çizmek gerekiyor.
Galatasaray'ın bu santraforsuz ortamda hücumda yapabilecekleri Keita, Arda ve Caner'in sihirli ayaklarına duyacağı güvenden başkası olamazdı. Çünkü geriden uzun top atılıyor Arda topları alamıyor, kenardan orta yapılıyor Arda gerekli etkiyi veremiyor. Burada Arda'yı da suçlamıyorum. Sadece santraforsuzluğun getirdiği etkileri söylemeye çalışıyorum. Bugün en az yorulan sanırım Atletico Madrid'in bekleri oldu. Keita'nın iyi futbolunu başka bir postta değerlendiririz ama takımın en iyisiydi diyebilirim. Sağ kanadı mükemmel kullandı, maçın başından bu yana oynama isteği vardı ama dediğim gibi eşlik etmeyen olunca onun çabası da bir yere kadar. Buna rağmen golü bulduk ve golden sonra etkili gelmeye başladık. Orada da verilmeyen bir penaltı ve Caner Erkin'in sorumsuzluluğu turu aldı ve Atletico Madrid'e hediye etti. Aslında Fenerbahçe'de olduğu gibi Galatasaray'da da eksikler büyük sorun oluşturdu. Elano'nun sakatlanması orta sahayı, Emre Güngör'ün sakatlığı savunmayı ve santraforsuzluk takımın hücum gücünü bir anda bitirdi. Yapacak birşey yok, annemizin liginde şampiyonluk yolunda başarılar diliyorum.
26 Şubat 2010 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Orta Saha'da ileriye yönelik bir oyuncumuz yok.Elano ise yanına birini arıyor ama bulamıyor.ne yapsın daha yapabileceklerini hep yapıyor.ayağa pas atıyor uzun uzun.hatırlatırım keita'ya gönderdiği uzun top.ceza sahasının çizgiye yakın kısmında keitanın topla buluşması,ilk yarı.Sarp ve Topal eşlik edemiyor.Santraforumuz yok ama her maç bir gol atma başarısı gösteriyoruz. orta sahamız defansif yöndende çok kötü durumda. ikinci yarı 3 pasla ceza sahamıza girdiler kaç kere. Defansa kızdık ilk yarı kaleciye kızdık.Ama baros ta kewell da dönse, emre güngör de tekrar oynasa bizim derdimiz orta saha.bundan sonra hep bu konuşulacaktır.
YanıtlaSilOrta saha sıknıtısı başla başına bir yazı konusu olduğu için bu yazıda fazla bu olayı irdelemedim. Elano dışında dediğin gibi oyunun iki yönünü oynayan bir orta saha yok. Elano çıktıktan sonra ikinci yarıda düştüğümüz durum ortada. Mehmet Topal'ın hücum özelliği hiç yok, Mustafa Sarp da rotasyon içerisinde iyi bir futbolcu. Galatasaray iyi bir orta saha transferi ve sağlam santraforlarıyla bu kupada finale de giderdi, ligde şu an 10 puan fark da yapardı.
YanıtlaSil