
Kaleci Aykut’un başarılı olduğu bir maçtı. Buradan yola çıkarak biraz kaledeki rekabeti sorabiliriz. Leo Franco’nun yerine Aykut oynuyor son zamanlarda yine Ufuk var o da başarılı bir kaleci. Genel bir kaleci yorumu alabilirmiyiz?
Öncelikle şunu belirtmek istiyorum. Üç kalecimiz de birbirinden kaliteli. Biz atak futbolu oynamayı seven bir ekibiz, atak futbolu oynarken de defansınızı önde kurmanız gerekir, orta sahaya yakın kurmalısınız. Böyle olunca da arka kısımda boşluklar bırakabiliyorsunuz kalecimizin bunun farkında olması gerekir. Bu pozisyonda Aykut’u tebrik ediyorum çünkü önde bu tehlikeyi önceden seziyor ve zamanında çıkıp gerekli müdahaleyi yapıyor. Ama bu pozisyonun başında defans çizgisi çok önemli bakın burada Sabri biraz geride kaldığı için ofsaytı bozuyor. Biraz daha ilerde olsa zaten pozisyon ofsayt ile kesilecekti. Sadece topa bakmaktan ziyade oyunu iyi okumalıyız defans olarak beraber aynı çizgide olmamız gerekiyor. Bu pozisyonda Aykut’u tekrar tebrik ediyorum çünkü atak futbolunda kalecinizin de mutlaka önde oynaması gerekiyor.
Yıllar içerisinde Aykut Erçetin'i eleştirdik durduk. Çünkü kendisini hiç geliştiremedi, repertuarını genişletemedi ve daha önemlisi güven veren bir kaleci olamadı. Kalecinin herşeyden önce güven vermesi gerektiğini sürekli söylüyorum. Leo Franco mesela. Belki iyi bir kaleci {ben hiç inanmasamda}, farklı özellikleri falan var ama güven vermiyor. Rüştü Reçber'de Barcelona'da güven vermediği için yedek kalmıştı. Neeskens'in dediği gibi bu sistemde kalecinin çok büyük bir önemi var. Hücum oynamak, defansı önde kurmak falan kaleciye ekstra sorumluluklar getirir. Sanki bir libero misali sürekli kendi defansının açıklarını görmek zorunda, oyunu geriden iyi idare etmek zorunda. Aykut'da bu özellikler var aslında. Son üç maçtır Galatasaray kalesini koruyor ve bana güven vermeye başladı. Belki Leo Franco'nun oluşturduğu güvensizlik ortamında bizim kalemizi kim korusa iyi görünecek kıvamdayız ama Aykut, en son şampiyonluğumuzda son 6 maçta verdiği güveni yeniden yakaladı. Bu noktada biz Aykut'un üstüne gitmeye veya Ufuk'a şans vermek zorundayız. Bu kalecileri oynatmak önemli ama zorluk derecesi yüksek ortamlarda oynatmak çok daha önemli. Bir futbolcu için gösterilen sabrın çok daha fazlası kaleciye gösterilmek zorunda. Özellikle yabancı kontenjanının olduğu bir ülkede yerli bir kaleci oynatmaktan daha büyük bir avantaj olamaz.
Bir de yukarıda dediğim gibi kalecinin kendi defansının açıklarını gözetlemesi gerektiği bir sistemde defansla kalecinin aynı dili konuşması, uyum oldukça önemli. Leo Franco bu işi ilk zamanlar Servet Çetin & Gökhan Zan ikilisiyle yapamadı. Gerçi bu ikilinin sisteme uymadığını da eklemek gerekiyor. Neill geldikten sonra ise Leo Franco anlık yani 1-2 maçlık çıkışına rağmen yeniden düştü. İletişim falan kesinlikle yok. Buna kendi bireysel hatalarını ekleyince de durumun vahimliği ortaya çıkıyor. Aykut Erçetin uzun yıllardır Türkiye'de olmasına rağmen gurbetçi bir kaleci. Onun altyapısı Almanya'dan gelme. Eser Özaltındere gibi bir isim boş bir kaleciyi zaten beğenmez. Bizim sorunumuz biraz da kaleci antrenöründen kaynaklanıyor. Sağlık ekibini sık sakatlıklar yaşandığı için eleştiriyorsak, kaleci antrenörlerini de eleştirmek gerekiyor. Çünkü Aykut Erçetin kendini yıllardır geliştiremediyse bunda biraz da payın kaleci antrenörlerimizde olduğunu düşünüyorum.
çok güzel bi analiz.. eline sağlık... umarım yerli bir kalecimiz olur sonunda
YanıtlaSil