
Nedir bu eksikler?
Bursaspor'un zaten en büyük gücünün kanat futbolcularının etkisi ve kontra ataklar olduğunu biliyoruz. Volkan Şen ve Ozan İpek çok etkili futbolcular ve Sercan Yıldırım özellikle böyle büyük maçlarda kontra atak silahını {bitiriciliği çok aheste olmasına rağmen} iyi kullanıyor. Galatasaray'ın bekleri ise Sabri ve Caner Erkin. Keita veya Gio defansa fazla katkı vermediği için onları bu listeye eklemiyorum. İşin hücum kısmında beklerden iyi verim alıyoruz. En azından sürekli hücuma çıkıyorlar, pozisyon arıyorlar falan. Yalnız açılan ortalarda isabet oranının da inanılmaz düşük olduğunu eklemek lazım. Ama bu futbolcular hücuma çıktıklarında geri dönme sıkıntısı yaşıyorlar. Özellikle Caner Erkin, Sabri'ye göre bek oynama özelliği daha düşük olduğundan hücumda kalıyor. Çok iyi iki kanat adamının böylesine bekler karşısında maçın adamı olmaları şans olmaz. Defansta Neill & Hakan Balta ikilisi müthiş işler yapmasa, bugün beklerin defansif anlamda Galatasaray'ı bitirdiğini yazacaktık. Volkan Şen ve Ozan İpek kanatları çok iyi kullandılar, hızlı hücumlarda etkili oldular ve maçı kazanacak pozisyonları buldular aslında. Sercan'ın da kontra etkisini söylemek gerekiyor.

Kötü unsurları falan saydık ama ışığı görmemi sağlayan aksiyonları da yazmak lazım.
Galatasaray pas oyununu artık iyi oynamaya başladı. Organizasyonlar hızlandı, Keita ve Gio olaya tamamen alıştı, Baros'u da buldukları için iyice döktürüyorlar. Hakan Balta & Neill ikilisi harika işler yapıyor. Kaleci sorunumuz çözülmüş gibi. Kendi futbolumuzu oynuyoruz ve rakibin de bu futbola ortak olmasını sağlıyoruz.
Bugün Rijkaard'ın Elano & Gio yerine yaptığı Jo & Mustafa Sarp hamlesi çok önemliydi. Galatasaray o dakikalara kadar pozisyon bulan ama orta sahada da düşmeye başlayan bir görüntüdeydi. Yani kim atarsa atsın gol kokusu vardı. Elano'nun zaten sahada varlığından söz edemiyoruz. O dakikalarda Mustafa Sarp'ın orta sahaya katacağı direnç önemliydi. Ama Jo'nun oyuna girmesi sistem anlamında değişimi beraberinde getirdi. 4-3-3'den 4-4-2'ye geçiş gibi oldu. Jo ve Baros'un çift santrafor oynayarak da iyi işler yaptığını düşünüyordum ama Neill'in kırmızı kartı bütün dengeleri alt üst etti. Galatasaray biraz daha kontrolü eline alarak gol atmak istemesine rağmen bu kırılma anı Emre Güngör'ü stopere getirdi, Jo'yu ilginç pozisyonlara falan getirdi. Ardından Zapo'nun da kırmızı kart görmesiyle beraber sistemden falan konuşmak imkansız hale geldi. O an yaşanan kaosdan birileri çıkacaktı ama kaos her iki takımı da yemiş oldu. Ertuğrul Sağlam'ın gerçi Turgay ve İglesias değişiklikleriyle galibiyetten öte beraberlikte çok kötü değil mesajı vardı. Turgay girince daha dengeli bir santrafor hattı, İglesias girince şişir babam şişir felsefesi hakim oldu.

Elano (sahada gözükmese de)-Arda-Gio üçlüsünü, yani sahada akıl kullanıp top dolaştırabilecek 3 adamı dışarı alıp yerlerine 1 stoper artı Mustafa & Jo'yu almak "kaleyi koruyalım yenilmeyelim, topları da şişirelim ileri belki uzun adamlarla karambolden bir gol buluruz" zihniyetini gösterir ki, benim Rijkaard'dan beklentim kesinlikle bunlar değil! Daha önce de yaptı aynı şeyi; korkarım baskıya dayanamayacak bizim teknik kadro...
YanıtlaSil