20 Temmuz 2010 Salı

Özbeklerin Türkiye Açılımı

Türkiye'nin, Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ile olan ilişkilerini siyasetçiler işlesin. Ben olayın biraz sportif yönüne eğilmek istiyorum. Çünkü bu cumhuriyetlerde bir sporcunun kendisi göstermesi çok zor. Biz Türkiye olarak spora yeteri kadar eğilemiyoruz, önemli yetenekler bulamıyoruz diye yakınıyoruz ama bu ülkelerde oluşan eğilim çok daha kötü. Ayrıca Asya adına yarışıyor olmaları ve Avrupa vitrininden uzak olmaları da sporcuların kendisini ispatlayacak ortamları bulması açısından büyük engel. Futbolda ise Kazakistan'ın da Avrupa kıtasından elemelere katıldığını görsek bile takımlarının durumları ortada. Bu yüzden Türk Cumhuriyetinde yetişen sporcular açısından Türkiye büyük vitrin. Hepsi Türkiye'ye gelmeyi, Türkiye adına yarışmayı önemli bir fırsat olarak düşünüyorlar.

Ersan İlyasova'dan başlayalım. Kendisi Özbek asıllı Türk basketbolcu. Asıllı dememin sebebi ise çok genç yaşlarda Türkiye'ye getirilip, bir günde Türk yapılmasıdır. Ayrıca yaşı da küçültülmüştür. Çok genç yaşlardan itibaren de Milli Takımlarda oynamaya başlamış ve bugün NBA'de tutunabilen Türk sporcular arasona girmiştir.

Ya da Marsel İlhan. O da Özbek asıllı Türk tenisçi. Ama onun durumu biraz daha farklı. Çünkü kendisi Özbekistan adına yarışmak adına elinden geleni yaptı. Kendi ülkesinde şartları yeteri kadar zorlamasına rağmen, tenis alanında ülkesinin herhangi bir altyapısı olmadığı için 2004 yılında Türkiye'ye getirildi ve Türkiye adına yarışmaya başladı. Aslında bizim de tenis altyapımız var sayılmaz ama Marsel İlhan'ın çok önemli bir yol açtığını düşünüyorum. Kendisi Türkiye adına teklerde Wimbledon'da ana tabloya kalan ve tur atlayan ilk tenisçi oldu. İlerisi için de çok önemli işler yapacağa benziyor.

Bu yazıyı yazma sebenim ise Ravşan İrmatov. Kendisi Dünya Kupası'nda gösterdiği çıkışla büyük takdir topladı ve çoğu kesime göre de turnuvanın en iyi hakemi oldu. Ama onun da önünde önemli engeller var. Kendisini Şampiyonlar Ligi, Avrupa Ligi gibi alanlarda kanıtlamak istiyor ve Türkiye'nin bu alanda önemli bir vitrin olduğunun farkında. Türkiye'de de hakemlerin sabah, öğle ve akşam olmak üzere üç öğün tartışıldığı düşünülünce böyle bir fikir ortaya atıldı. Gerçi İrmatov'un da Türkiye'ye gelmesi durumunda oluşacak tepkiler daha büyük olacak. Kendisi dışarıdan gelen devşirme bir hakem olmasının yanında, bir ilk olabilir. Ama böyle bir teklifin de geleceğini düşünmüyorum. Hakem cephesi buna büyük tepki gösterecektir. İrmatov ise konu hakkında;

"Türkiye Futbol Federasyonu'ndan Özbekistan Futbol Federasyonu'na bu konuda bir teklif gelmesi ve her iki federasyonun anlaşması halinde, Türkiye Süper Lig maçlarını yönetmeye hazır olduğunu ve böyle durumların artık dünya futbolunda sıkça görülüyor''

Bakalım İrmatov için bir harekat olacak mı? Yoksa yeni trend yurt dışından hakem ithalatı mı olacak. Eskiden de bir maç için yabancı bir hakem getirilmesi konuşulurdu. Her Galatasaray - Fenerbahçe maçı öncesinde gündeme Collina gelirdi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir