Çok ilginç bir ilişkidir bu. Galatasaray tarihinin en önemli yabancılarına baktığımda hepsinin balkan kökenli futbolcular olduğu ortaya çıkıyor. Eskiden kulüplerimiz Yugosloavya kökenli futbolcular alırdı ve Galatasaray'ın da o dönemlerde Prekazi ve Simoviç gibi iki efsane futbolcusu oldu. Sonraki süreçte ise başta Hagi olmak üzere, Popescu, Filipescu, İlie ve Sasa İliç gibi önemli futbolcularla tanıştık. Elbette Taffarel, Capone ve Mondragon gibi de Güney Amerika kökenli efsane isimlerde bulduk ama asıl başarımızın balkanlarda olduğu ortada. Bu futbolcuların coğrafyadan, yakın kültüre kadar büyük avantajları olduğundan uyum sorunu yaşamadıklarını görüyoruz. Güney Amerika veya Afrika, Asya vs. gibi kıtalar kökenli futbolcuların ise birçok sorunu olabiliyor. Bu yüzden her zaman transfer döneminde balkanları ön planda tutmanın büyük önemi var, özellikle de bu son zamanlarda. Çünkü futbol olarak büyük aşama kaydettiler ve artık Yugoslav ekolü futbolcuları günümüzde önemli takımlarda görüyoruz. Hatta ufakta bir o bölgeye atılan scout ağıyla uzun isimler geliyor ve birer Misimoviç ve Dzeko olabiliyor. Bugün Dzeko'ya gelen teklifler 40 milyon avro'lara dayandı ama Wolfsburg tok satıcı olduğu için paraya pek yanaşmıyor.
Bizim hatamız ise transfer politikasını en başından yanlış kurmaktan geçiyor. Israrla yanlış bölgelerde bir arayış var ve maddi kaybı da büyük oluyor. Oysa Dzeko'yu Wolfsburg'dan önce biz keşfetseydik durum çok değişik olurdu, hatta Tigana'nın bu konuda çalışmaları olduğunu da duymuştum. Şunu da belirtelim, son yıllarda ülkemizde çalışan teknik adamlara baktığımızda Tigana bu konuda en iyisiydi. Ama biz ısrarla futbolcu olduktan ve çok büyük paralara ulaştıktan sonra peşine düşüyoruz ve maddi külfet biraz ağır oluyor. Mesela balkanlardan gelen genç yetenek olayında ülkemiz adına en iyi örnek Baliç'tir. Kendisi Bursaspor ile harikalar yarattıktan sonra çok önemli rakama Fenerbahçe'ye geçmiş, oradan da yine büyük bir rakama Real Madrid'e gitmişti. Bu durumdan herkes kazandı.
Tıpkı Misimoviç'te olduğu gibi. Aslında bu futbolcuya tam bir Bosnalı gözüyle bakmamak lazım. Çünkü kendisi Almanya doğumlu, Bayern Münih altyapısından yetişme bir futbolcu. Bir bakıma Almanya kültürüyle yoğruldu ve ona ödenen para hakkında bu yüzden fazla yorum yapmam. Bu futbolcu için çok büyük bonservisler verilir yani, ederi budur çünkü. Benim derdim bu kadar yakın olduğumuz ve geçmişte de büyük başarılar sağladığımız kültürden uzaklaşmamamız gerektiğidir. Elbette Tamas, Bratu ve Petre gibi de başarısız denemelerde oluyor ama Güney Amerika'dan gelen futbolcularla maliyet kıyaslaması yaptığımızda durum ortaya çıkıyor. Dediğim gibi en efsane yabancıları her zaman balkanlardan bulduk ama zamanla o kültürden uzaklaştık. Son transferlere baktığımda ise yine bu bölgeye doğru bir eğilim var. Lorik Cana derken şimdi de Misimoviç. Galatasaray bana sorarsanız çok doğru işler yapıyor.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder