
Peki sonucunda ne oldu? Rijkaard da Türkiye'nin teknik direktör mezarlığı içerisindeki yerini alarak bizleri aslında pek şaşırtmadı. Del Bosque de bunları yaşadı, Löw de ve Rijkaard da. Büyük ihtimalle de bu son olmayacak, biz çok büyük teknik adamları ülkemizde görmeye devam edeceğiz ama zihniyet devrimini gerçekleştiremediğimiz sürece filmin sonu hep aynı.
Rijkaard neden gitti, neden olması üzerine destanlar yazdık. Ama bugün meselemiz bu değil. Mesele, Rijkaard'ın olası geleceği üzerine. Yani hangi takıma gider, nerede başarılı olur ve birgün Galatasaray'ın karşısına yeniden çıkar mı?
Yukarıda bahsetmeyi unuttum, o zamanlar büyük bir sevinç denizinin içerisinde yüzerken bir de stadyum durumu vardı. Türk Telekom Arena hızla büyüyordu ve Rijkaard'ın Galatasaray'ını orada izlemenin düşüncesi bile çıldırtıcıydı. Bu olmadı tabii ve aklıma bu durumda Fatih Terim'in; ''100. yılda Galatasaray'ın başında olmak isterdim'' söylemi geldi. Gerçekten 100. yılda takımın başında olmak Terim'e yakışırdı ama olmadı. Hagi oldu ve teselli bulduk. Rijkaard'ın belki burada önemli icraatları olmadı ama Türk Telekom Arena'da onu izlemek güzel olurdu. Ama o da olmadı ve yine Hagi var. Yani bir teselli durumu daha.

Bence paha biçilemez.
birde yenerse başkana giden cevap paha biçilemez
YanıtlaSil