23 Ocak 2011 Pazar

Ara Yapılanma

Ligin başlayan ikinci yarısı ve Galatasaray'ın girdiği ince yapılanma. Ayrıca beklenen de bir köklü değişim ama şu ortamda imkansız olan bir durum. Bu yüzden de ligin devre arasında gerçekleşen bütün transferlerin nokta atışı olma gerekliliği vardı ve doğru adımların da atıldığı söyleyebilir. En azından sorunlar doğru tespit edilmiş ve geç de olsa bir çabalama var. Bu uğurda da kesenin ağzının açıldığını belirtelim, yaklaşık 10 milyon avro gibi bir rakam bonservis olarak ödendi. Bu da hedefsiz gibi görünen hedefte aslında bazı hedeflerin olduğunun göstergesi.

Ligde gelebildiğin en iyi noktaya ulaş ve alabiliyorsan Türkiye Kupası'nı al. Tablo budur. Biz en iyisi Galatasaray için ligin ikinci yarısı başlarken transferler üzerinden son bir kere daha geçelim.

Geldiğinde ''bu mu geldi'' gibisinden söylemlerin duyulduğu ama bu sözleri edenlerin de geri vites attığı bir transfer oldu Culio. Mücadeleci yapısı ve bu yapının üzerine eklediği kaliteli sol ayağıyla gelir gelmez etkisini gösterdi. Ayhan'lı, Sarp'lı, Barış'lı orta sahada bize her yer Paris diyenler de olabilir ama Culio'nun etkisi büyük olacak gibi. Oyunun iki yönünü oynayan, lider vasfı olan ve sahada kaldığı her dakika kendini mücadele etmeye adamış bir isim. Ayrıca Arda ile uyumlarını da çok beğenmeye başladım, sol tarafa iyi bir etki getirdiler. Hakan Balta değil de, Insua'nın veya Çağlar'ın oynadığı sol beki de işin içerisine katarsak, uzun zamandır aranan sol kanat verimliliği yeniden doğmuş olabilir.

Kazım Kazım ise en çok eleştirilen transferdi, hatta inanılmaz büyük tepkiler oldu. Bunun sebebi ise Kazım'ın futbolundan, karakterinden ziyade Fenerbahçe'nin gözden çıkardığı bir futbolcuya bizim neden kurtarıcı gibisinden sarılmamızdı. Temel olarak eleştiriler doğru, Kazım'a da geçmişi yüzünden ısınmak bir hayli güç. Ben ise olaya nötr baktım, Kazım benim için sıfır noktasında. Karakter olarak kendisini pek seveceğimi sanmıyorum ama katkılı olacaksa da olabilir. Bu durum tamamen Kazım'ın futbola bakış açısıyla alakalı bir sorun, eskisi gibi lay lay lom modunda kalma lüksü artık yok. Hannover karşısında attığı gol ve Sami Yen'in son golünü atmış olması ona belli açıdan krediler kattı, en azından geldiğinde oluşan kötü havayı biraz kırmış oldu. Baros'suz ve Pino'nun da sakatlığında Kazım'ı forvet olarak izledik ama maç eksikliğini getirdiği olumsuz anlar oldu. Hala hazır bir görüntüsü yok ve silik bir durumda. Ama Stancu transeriyle de beraber Kazım'ı daha çok sağ açık gibi izleyeceğimizi düşünüyorum ve en azından rotasyon adına iyi bir hamle demek mümkün. Aydın Yılmaz'dan verimliliğinin daha fazla olacağına eminim.

Yekta Kurtuluş, ara transferin en çok sevilen hamledi oldu. Çünkü ülke içerisinde parlayan yerli futbolcuları Galatasaray'ın bonservisle aldığı uzun zamandır görülmeyen bir durum. Ayrıca da Yekta, alınabilecek en değerli yerli futbolculardan biri. Repertuarı inanılmaz geniş bir futbolcu. Orta sahada, forvet arkasında, sağ veya sol açık olarakta rahatlıkla oynayabiliyor ama kendisini daha çok 4-3-3 orta sahasının sağ iç kısmında izleyeceğiz gibime geliyor. Bu da Cana, Culio, Yekta üçlemesini bizlere getirir ve orta sahanın komple bir revizyona uğradığı görülür. Sanırım bu da iki yıldır görmek istediğimiz resimdi.

Stancu ise nokta transferdir, bunun başka bir tarifi yok. Rijkaard'ın en büyük yanlışlarından biri sezona sadece iki santraforla girmekti ve bunun acısını yaşadık, yaşamaya da devam ediyoruz. Şu dönemde Pino'nun santrafor oynama olayı olmasaydı oluşacak daha kötü tabloyu aklıma getirmek dahi istemem. Bu yüzden bir santrafor transferi gerekliydi ve bunun için de kesenin ağzı sonuna kadar açılıp, 5 milyon avro gözden çıkarıldı. Üstelik alternatif bir futbolcu için, Baros döndüğünde Stancu büyük ihtimalle kendisine kulübede yer bulabilir. Ya da Hagi yeni bir sistem değişikliğine gidip çift santrafora döner. Bunu şimdiden söylemek güç ama Şubat ortasında takıma döneceği söylenen Baros'un da bu yokluğunda Stancu'nun katkılı olmasını bekliyorum. Gol becerisi yüksek, genç ve en önemlisi santrafor. Santrafor olsun taştan olsun mantığı bir yandan da.

Son olarak Zapata. En çok eleştirilen transferlerden biri de o. Kariyeri ve yaşı en çok sorgulanan konu. Her gelecek kaleci Aykut ve Ufuk'dan iyidir mantığı da geçerli ama Zapata'nın şu aşamada kapalı kutu olduğunu söyleyelim. Bir maçta kurtarıcı da olabiliyor, inanılmaz toplar kurtarıyor ama diğer bir maçta takımı yakan isim oluyor. Bu tip dengesizlikleri var, ortalama bir performansını görmek çok güç. Ama Kolombiyalı olması da tebessüm yaratmıyor değil, sonuçta Mondragon'u gördü bu bünyeler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir