Herkesin Rüştü Reçber'i Yok

Real Madrid, 2007 yılından bu yana Dudek'i kadrosunda bulunduruyor ve bu kaleci 37 yaşına geldi. Aynı şekilde futbolu bırakana kadar Toldo da Inter'in yedek kalecisi durumundaydı. Bunun sebebi ise Dünya'nın en iyi üç kalecisinden ikisi olan Casillas ve Julio Cesar'ın yokluğunda genç bir eldiven yerine tecrübeli kalecilerle yola devam etme isteğidir.

Bir de bu işin tecrübe boyutu var. Bazı takımlar kalesine genç bir kaleci koyar ama arkasında da çok sağlam bir tecrübeyi takımda tutarlar. Bu sezonki Rüştü Reçber örneği gibi. Artık Rüştü'nün forma şansı bulması çok düşük ama ben olsam Rüştü futbola devam etmek istediği sürece kendisini takımda tutarım. Özellikle de Cenk Gönen için bu büyük fırsat. Rüştü Reçber'den öğrenecek çok şeyi olduğunu düşünüyorum ve böylesine tecrübeli kaleciler bir bakıma kaleni hocası hatta kaleci psikologu gibi hareket ederler. Aynı fırsat Volkan Demirel için de vardı ve onun da Rüştü Reçber'den çok şeyler kaptığını düşünüyorum.

Galatasaray'da da istediğim buydu aslında.

Ben yabancı kontenjanı uygulanan bir ülkede yabancı kalecilere karşıyım ama bıçakta kemiğe dayanmış durumda. Ülke içerisinde de alınabilecek iyi bir yerli kaleci yok {Volkan Demirel ve Onur Recep Kıvrak'ı alamayacağına göre}. Bu yüzden de Zapata transferine kimse ses çıkartamadı, oysa görünüş itibariyle iyi bir seçim olarak durmuyor. Sözleşmesinin elinde olması avantaj, tecrübeli bir isim olması diğer bir avantaj ama çok iyi bir kariyere sahip olmaması ve saha içerisinde istikrarsız yapısı soru işaretleri. Maçın kahramanı da olur, maçı rakibe de hediye eder.

Cenk Gönen'in, zamanında Volkan Demirel'in yaptıkları gibi. Cenk de şu zamanlarda inanılmaz kurtartışlarının yanında, IBB maçında olduğu gibi goller yiyebiliyor. Cenk Gönen yaşlarındayken de Volkan Demirel bunları yapıyordu ama onlar genç, gelecek vaad eden kalecilerdi. Şimdilerde Volkan Demirel o kıvama ulaştı, Avrupa'da kalbur üstü takımlarda rahatlıkla oynayabilir. Cenk Gönen de elbette bu seviyeye ulaşacak ve önümüzdeki yıllar onun.

Aynı şeyi Ufuk Ceylan için söyleyemiyoruz ama. O da potansiyel vaad eden yerli kaleciler kadar şans bulmasına rağmen istenilen düzeye erişemedi, son yediği gol ise ayrılığının imzası oldu. Galatasaray'daki kaleci antrenörlüğü sorunsalına kadar indik ama o yediği son golde de kaleci hocasına falan ihtiyaç yok, Galatasaray'ın kalecisi diyen adam o topu tutardı. Hayrettin Demirbaş bile gelse o golü yemez, o kadar diyeyim.

Ama ben Hagi'nin bir lafına takıldım. Kendisine Zapa'yı sorduklarında Ufuk Ceylan'a yardımcı olması açısından transfer ettiklerini söylemişti. Acaba bu yukarda örneğini verdiğim gibi bir olay mı, Ufuk Ceylan oynayacakta Zapata onun zihin hocalığını mı yapacak? Pek sanmıyorum, ilk resmi maçtan itibaren Zapata kaleyi alır ama Ufuk Ceylan acaba bu adamdan birşeyler öğrenebilir mi ya da Zapata'nın Mondragon misali böyle bir yönü var mı?

Bunun cevabı da zamanda gizli aslında, beklemek gerekiyor...

Bilinen cevap ise şu kaleci sorununu bir şekilde çözmemiz gerekliliği, gerekirse sağlık ekibi üzerinde uygulanan operasyon misali bir kaleci operasyonu lazım. Bu yıl anlaşılan bekleyiş yılı, arayış yılı olacak. Zapata da tutmazsa sezon sonu gider, sözleşmesi bunu gösteriyor. Ufuk Ceylan da biraz daha böyle gitmesi durumunda Fevzi Elmas'dan durumu farklı olmaz, Aykut Erçetin ise suni gösterişlerle artık kendini bu takımda tutamaz.

Ama şuna da şaşırmam. Aykut Erçetin, 35 yaşına gelmiş ve hala yedek kaleci durumunda. Biz de bu kalecide tecrübe olayı için Aykut Erçetin'i örnek gösteriyoruz...