17 Şubat 2011 Perşembe

Ve Her Lucescu Muhabbetinde Laf Aynı Noktaya Gelir

Arkadaşım, Goal.com yazarı Oğuz Öztürk ''Bir brezilyalı iyidir‚ iki tanesi idare eder ama üç tanesi? Shakhtar Donetsk için o da fena sayılmaz...'' diyor. Hatta ben de buna ''dört tanesi, beş tanesi, hatta altıya bilemedin yediye kadar da yolu var'' diye ekleme yapayım. Çünkü Lucescu için böyle tabuların bir önemi yok, kendi harmanı içerisinde Güney Amerikalıları çok iyi kullanmasını biliyor. Üstelik yıldan yıla da Shakhtar'ın ekonomik gücünün ve gelen başarılarla da saygınlığının artması sayesinde de transferde sağlanan kalite oranı da bir o kadar artmış durumda. Geçmişin Lucescu imajını yine izliyoruz, adını duymadığımız futbolcuların yıldızlaştığına şahit oluyoruz ama bununla da beraber Arsenal'den Eduardo'yu almak gibi, Barcelona'dan Chygrynskiy'i geri getirmek gibi hamleler de gerçekleşmeye başladı.

Chygrynskiy ''ben Barcelona gördüm, Shakhtar'a geri dönmem'' demiyor, hiç düşünmeden yeniden geri dönüşünü gerçekleştiriyor.

Aklıma CM'deki Shakhtar kariyerim geldi. İlk senemde Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu kazanmıştım. Oyunda ben de bir nevi Lucescu gibiydim. Kulübün büyük saygınlığı olmadığından önemli futbolcular transfer edemedim, ben de Güney Amerika ağırlıklı bir kadro kurmuştum. Ama hayat CM'deki gibi geçmez, işler o kadar kolay değil. Shakhtar gibi takımlarda bunu ancak kademe kademe sağlayabilirsin ve Lucescu da bunu başardı. Önce takımına Avrupa geleneğini kazandırdı, başarısız olsa da her yıl Şampiyonlar Ligi içerisinde olmaya çalıştı ve ilerleyen zamanda da Uefa Kupası şampiyonluğu falan derken, Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek finalin eşiğine gelindi.

Dün de Roma da ateşi yakarak 3-2'lik skor avantajını ele geçirmiş durumdalar. Çok büyük bir terslik olmadığı sürece de Shakhtar bu turu bırakmayacaktır. Üstelik Ukrayna Ligi'nin bu ölü döneminde takımı bu kadar nasıl hazır tuttuğu da başka bir soru ama büyük bir başarı. Lucescu ayrıca son zamanlarda iddialı açıklamalarda da bulunuyordu, en son ''biz Roma'dan iyi bir takımız'' gibisinden birşeyler söylemişti. Böyle açıklamaları yapmak kolay ama bunu gerçekleştiren efsaneleşir. Lucescu da sanırım bu efsanelerden biri olmuştur. En güzeli de çok iyi bir para kazanmasına rağmen ''ağrısız başım'' felsefesine girmemesidir.

Ve her Lucescu muhabbetinde de laf aynı noktaya gelir. Bu adam Galatasaray'ın veya Beşiktaş'ın başında kalabilseydi...

2 yorum:

  1. lucescu için şöyle bir not ekleyeyim:

    birincisi kendisi elano'dan faydalanmayı becerebilmiştir.

    ikincisi beşiktaş ile uefa kupası'nda çeyrek final oynamışlığı vardır.

    böyle güzel bir adam. keşke beşiktaş'tan ayrılmasaydı.

    YanıtlaSil

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir