15 Mart 2011 Salı

Bir Avuç Teselli İçin / Galatasaray - Fenerbahçe

Derbilerin favorisi olmaz derler. Ben ise ligin ilk yarısında oynanan derbiye kadar bu görüşe inanmayanlardandım. Derbilerin mutlaka favorisi vardır ve çok ilginç şeyler de olmadığı sürece o takım maçı kazanır. Ligin ilk yarısındaki derbide Galatasaray'ın kaos denizinde yüzmesine rağmen hafta içerisinde gerçekleştirdiği açık kalp masajı Fenerbahçe karşısında ayakta kalmasını sağladı. Ben de bu durumu görünce gerçekten derbilerin favorisi yokmuş dedim. Oysa geçtiğimiz senelerde derbilerin favorisi olmayacağına yönelik birçok örneğe şahit olmuştuk. Cuma günü oynanacak maçta ise yine ağır basan bir taraf var ve mutlak favori gösteriliyorlar. İşin kötüsü ise eskiden olduğu gibi derbilerin favorisi vardır moduna girmiş durumdayım. Çünkü, Galatasaray ligin ilk yarısında olduğundan daha bi kaos içerisinde ve kısa vadede çıkış yolu görünmüyor.

Fenerbahçe maçları öncesindeki ruh halim gariptir, fazlasıyla gerilirim o gün. Eskiden fanatizm denilen bir hastalık vardı aslında, şimdi ise olaylara daha soğukkanlı bakabiliyorum. Bu yüzden geçmişe oranla heyecan dozajım daha az, özellikle de Galatasaray'ın şu durumunda. Fenerbahçe maçının fazla bir getirisi olmayacağı zamanları yaşıyoruz, eğer Galatasaray kazanırsa derbiyi kazandık tesellisinden başka birşey elde edemeyecek. Fenerbahçe kazanırsa ise şampiyonluk için çok önemli bir virajı daha almış olacaklar ama puan kaybetmeleri durumunda bile şampiyonluk için en büyük aday durumundalar. Özellikle de Onur Recep Kıvrak'ın sezonu kapatmasının ardından bu daha da belirginleşti benim gözümde. Bu yüzden Galatasaray çok rahatmış gibi görünebilir ama asıl rahat tarafın Fenerbahçe olacağını düşünüyorum ve Galatasaray'ın içinde bulunduğu bu gerginlik maç sırasında en büyük dezavantajı.

Ben Fenerbahçeli bir ailenin içerisinde Galatasaraylı olan biriyim. Benim babam, annem ve kardeşim fanatik Fenerbahçelidir ama birgün beni Fenerbahçeyi tutacaksın diye zorladıklarını da hatırlamam. Bunun aksine İzmir'de oturduğumuz 13 sene boyunca babam Galatasaray'ın her İzmir'e geldiği maça beni götürdü. Toplasak yarısı kadar Fenerbahçe maçına gitmişliği bile yoktur. Ama derbi haftası da geldiğinde ev içerisinde atışmalar başlar, hatta tatlı gerginliklere kadar uzanır. Bu açıdan da derbinin benim adıma önemi büyük.

Derbi denildiğinde unutmadığım hatıralar ise genelde olumsuz yönde. 6-0'lık maçta 2-0 mağlup iken uyumuştum ve sabah uyandığımda teleteksden baktığımda skoru 6-0 görünce ilk söylediğim şey ''ben okula nasıl gideceğim'' olmuştu. 1999-2000 sezonunda da Johnson'un attığı golle 1-0 yenildiğimizde durmadan ağladığımı hatırlarım. Oysa bu duruma şimdi gülüp geçmek gerekiyor, çünkü o sezonun sonunda gelen Uefa Kupası var, lig şampiyonluğu var. Tabii bir de 5-1'lik maç. Evin içerisinde taklalar atıyordum, o gün 6-0'ın rövanşı bu maç alınabilir dedim ama Hagi'nin bazı değişiklikleri skoru 5-1'e kitlemişti. Son olarak 2007-2008 sezonunda şampiyonluk yolundaki en önemli maçta Fenerbahçe'yi 1-0 yendiğimiz maç. Shabani Nonda o günden sonra benim için futbol ilahı olmuştu ve Nonda'nın yeri çok ayrıdır.

Cuma günü oynanacak derbiye dönecek olursak tekrar favorinin Fenerbahçe olduğunu söylemek lazım. Hem de açık ara favori ama derbilerin favorisi olmaz mantığı, Fenerbahçe'nin olası rehavet içerisine girme ihtimali {Aykut Kocaman başta iken pek ihtimal vermememe rağmen}, TT Arena falan derken Galatasaray'ın da avantaj yakalayabileceği noktalar var. Fenerbahçe'nin en büyük avantajı ise Galatasaray'a karşı önlem almak zorunda değiller. Kendi futbollarını bir önceki veya ondan önceki maç olduğu gibi bu maçta da oynamak isteyeceklerdir. Galatasaray ise önlem almak zorunda, Fenerbahçe'yi iyi analiz edip güçlü taraflarını durdurmak zorunda. Ligin ilk yarısında oynanan maçta hırs ve kalp masajı faktörünün ağır bastığını düşünsemde, Hagi'nin de doğru taktiği sahaya sürdüğünü söylemem lazım. Pino ile rakip sahada çok etkili oldu ve daha önemlisi orta sahada basan futbolcuları bir arada tutup Fenerbahçe hücumlarını kilitlemeyi başardı ve Fenerbahçe de buna çare bulamadı. Hagi yine aynı taktiği deneyebilir ama şöyle bir sorun var. O maçta kaybetmemek için sahaya çıkabilirsin ama bu maçtan galip ayrılmak zorundasın. Bu yüzden hücum senin olmazsa olmazın olacak.

BAM üçlüsünden bahsediyoruz ama Galatasaray'ın en büyük zaafı bana göre bekleri. Sabri'nin de oynamayacak olmasından sonra sağ tarafı da kaybeden Galatasaray'ın kanatları işlemesini bilene önemli bir maden. Fenerbahçe'nin elinde de Dia ve Stoch gibi kozlar var. Ya da Stoch'u kenara çekip Niang'ı da sol tarafta kullanabilirsin. Bu açıdan alternatifler var ama Aykut Kocaman'ın ilk maçta olduğu gibi boyuna ofansif bir kadroyu sahaya süreceğini sanmıyorum. Daha kontrollü oynamak isteyecektir, oyunun akışını ellerinde tutmak isteyecektir. Galatasaray ise akıcı hücum yapmak zorunda ve bu yüzden de bütün ofansif repertuarını sahaya sürebilir. Ben Pino'nun ilk 11 başlayacağına inanıyorum ve Arda'nın yedek kalması gerektiğine inananlardanım. Arda'nın bugüne kadar oynadığı hiçbir Fenerbahçe maçında müthiş etkisini göremedim, çünkü inanılmaz derecede geriliyor. Aynı şey Emre Belözoğlu için de geçerliydi ve onun olmayacak olması aslında Fenerbahçe için bir avantaj.

Galatasaray'ın en büyük kozu kağıt üzerinde Baros ama içimden geçen isim Kazım Kazım. Arda veya Emre Belözoğlu için bu maçlarda çok geriliyorlar diyebiliriz ve bu açıdan bakınca Kazım da bu maçta gerilir gibi bir düşünce doğabilir. Ama Kazım biraz gamsızdır, sever bu maçları. Olduğundan daha da iyi işler yapar. Hagi de bunu mutlaka değerlendirecektir. Fenerbahçe için ise elbette Alex en büyük koz. Alex sadece bu maçı değil oynadığı bütün maçları çok seviyor aslında. Tabii Galatasaray'a oranla Fenerbahçe'nin artıları ve öne çıkan futbolcuları çok daha fazla.

Sadece futbolun konuşulacağı, maçtan sonra ''müthiş maçtı'' diyebileceğimiz bir karşılaşma olur umarım. Kazanan da inşallah Galatasaray olur demek isterim ama Hagi'ye kaybettiğim güven bu maçtan istediğimiz skoru alamayacağımız düşüncesinin altını imzalıyor. İlk maç öncesinde olduğu gibi yine bir açık kalp masajı yapılır mı dedim ama bu sefer böyle bir durum yaşanmaz. Ancak bu maçtan sonra Hagi ile yollar ayrılabilir, kör topal sezon Tugay Kerimoğlu ile tamamlanır. Ama en azından 2-3 tane genç futbolcu kazandık diyebiliriz ve bu doğru olandır. Yukarıda da dediğim gibi rahat olan taraf aslında Fenerbahçe ve bu onların en büyük avantajı. Tabii iş rehavete dönmediği sürece.

Son olarak şunu söyleyeyim, Galatasaray - Fenerbahçe maçları daima bir şölen havasındadır. İki takımın zirve yarışında olması, birinin kopması ya da her ikisinin birden iddiasız bir dönemde olması falan farketmez. Bu maçın ağırlığı çok başka, derbiden öte bir durumdur...

2 yorum:

  1. Guzel yazi kardes eline saglik...

    YanıtlaSil
  2. Ben FB'liyim ve sizin bloğa da sık sık bakmaktayım. Bir yere itirazım olacak. Aykut temkinli bir kadro ile çıkmayacaktır maça, ortaya M.Topuz'u alıp sağ kenara Özer tek farklılık olacaktır. İlk maçta Hagi iyi taktikle çıktı denebilir ama FB'de bu seviyede değildi. Dolayısıyla ilk 20 dk da ne olacağı maçın hakkında bize bilgi verecektir. (Ben naçizane 0-2 düşünüyorum :D )

    YanıtlaSil

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir