Engelsiz Aslanlar Destanı

Galatasaray'ın geleneğinde Avrupa var diyoruz. Ali Sami Yen de zaten kulübü kurarken asıl hedef olarak Avrupa'yı göstermişti. Ama bu gelenekten giderek uzaklaşıyoruz derken Engelsiz Aslanlar bizlere Galatasaray'ı ve daha önemlisi kulüp vizyonunu tekrar hatırlatıyorlar. 2007-2008 ve 2008-2009 sezonlarının ardından yine Avrupa Şampiyonu olduk, umarım devamında da tekrar Dünya Şampiyonu da olacağız. Çok büyük yürek ve inanılmaz emekler var bu işte. Ne kadar teşekkür etsek az ama onların da sorunu başka.

Sorunun kaynağı ilgi. Ülkemizde bu tip sporlara malesef ilgi az, fazla takip edilmiyor. Bu yüzden de gelen Avrupa veya Dünya Şampiyonluğu olsa da bu haberlere çok az yer veriliyor. Bu durum biraz da Galatasaray'ın medya içerisinde biraz pasif durmasından kaynaklanabilir ama ne olursa olsun. Gelen başarı sonuçta Türkiye'ye geliyor ve bunu herkes sahiplenmeli.

Tekerlekli Sandalye Basketbolu için önemli bütçeler gerekmez ama o imkan bile az tanınır. Özellikle de böylesine iyi kadrolar falan kurmak zor. Bu açıdan da Galatasaray'ı kutluyorum. Israrla bu sporun üstüne gidiyorlar, her yıl iyi yatırımlar var ve bunca başarı gelmesine rağmen hala bir doymuşluk yok. Aksine daha da üstüne koymak için, başarıları tekrarlamak için uğraş var. Keşke diğer sporlara da yansısa bu, her branşta Avrupa'da söz sahibi olabilsek. Ama o ana kadar en iyisi Engelsiz Aslanlar, bunu tartışmam bile. Şu sıralar kaos denizinde yüzdüğümüz şu günlerde bizlere neden Galatasaray'ı tutuyorsunuz diye sorduklarında cevabı Engelsiz Aslanlar üzerinden veriyoruz.

Aynı şekilde Beşiktaş'ı da kutluyorum. Andre Vergauwen Kupası kupasını kazandı onlar da ve bu da çok büyük bir gurur. Galatasaray ve Beşiktaş bu işin lokomotifi zaten.

Şimdi ''e baba sen maçları izledin mi, takımı takip ettin mi'' diyebilirsiniz. Ben de ancak çıkan haberlerde falan takip edebildim, malum GS TV ve meşhur şifresi. Ünal Aysal biraz da bu yüzden başkan olsun diyoruz ya zaten.