
Tabii bir de gol vuruşu olsa, ayaklar yere daha sağlam basabilse. Türkiye'nin Hakan Şükür'den sonra rakibe baskı yapan, savunmayı en önden başlatan başka bir forveti olmadı. Bu özellikler de elbette birer altın bilezik. Ama siz forvetten gol atmasını beklersiniz, Trabzonsporlular da bunu bekledi. Umut Bulut ise yaptıklarından ziyade kaçırdıklarıyla gündem oldu. Mesela geçen sezon puan kaybedilen maçlarda {Ankaragücü beraberliği gibi} çok basit kaçırdığı gollerden birini atabilse başka bir şampiyondan konuşuyor olacaktık.
100. gol baskısıydı, Güiza misali üzerine yapışan bu basit golleri kaçırma travmasıydı derken Umut Bulut'un yoluna Trabzonspor'da devam etmesi imkansızdı aslında. Biraz da bu güven meselesi aslında. Şenol Güneş kendisine çok güvendi, sürekli yabancı bir santrafor transferleri gerçekleşmesine rağmen ondan formayı almadı, önceliği ona tanıdı. Burada da Semih Şentürk misali kimse ona güvenemedi, bu takımın ilk santraforu Umut Bulut olmamalıydı denildi. Onun da bu ortamda kalması, başarılı olması zordu elbette.
Toulouse'a gitmesi doğru bir tercihtir bu yüzden. 3.5 milyon avro'da bonservisi. Ülke içerisinde transfer yaparken bonservis ücretlerinin ne kadar uçuk rakamlar olduğuna bir örnek daha. Yaş 28'e geldi ve artık birşeyleri kanıtlama zamanı. Orada da bu denli baskılar oluşmaz, taraftarlar Umut Bulut'un gol atmak dışında yaratacaklarına daha çok odaklanacaklardır ama şu gol atma psikolojisini orada yenmek zorunda.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder