
İşte bu iki Türk'ün takımları karşı karşıya geldi. Barcelona ve Real Madrid dışındaki La Liga takımlarının oluşturdukları ligin iki şampiyonluk adayı. Gerçi, Türklerin maçı dedik ama her ikisi de sonradan oyuna girdiler. Hadi, Mehmet Topal'ı anlarım. Çünkü o görev adamı, ne zaman o görevle karşılaşırsa formasını giyer. İlk 11 de oynar, yedekte başlar. Valencia'nın öyle bir lüksü fazlasıyla var.
Atletico Madrid için bunu söyleyemeyiz. Agüero'nun ayrılığının ardından büyük transferler yaptılar, doğan o boşluğu doldurmak adına. Transferin genelinde hücumcu aldılar, işin sadece hücumda bittiğini düşünerek. Arda, Falcao ve Diego gibi. İşin ilginç olanı ise, Atletico Madrid'in yaptığı transferlerle felsefesini hücum olarak belirlemesinin ardından Arda ve Diego gibi isimleri sonradan oyuna sokuyor olması garip. Oysa maç 1-0'a geldikten sonra bu ikili oyuna girdi ve nasıl fark yarattıklarını gördük. Atletico Madrid işi bir anda tek kaleye getirdi ama gol gelmedi. Onların uyumu adına da zaman lazım diyebiliriz ama lige başlangıç kötü, henüz ilk etapta bütün kozları oynamanın zamanı geldi.
Arda Turan adına maçın kırılma anı ise Falcao'ya çıkarmadığı pas. Falcao bomboş bir durumdaydı ama Arda ''bana sorarsanız heyecandan'' kaleye vurmayı tercih etti, düşünce de akılcaydı aslında ''çünkü kaleci de içeri çevirecek diye tahmin edebilirdi'' ama pas çıkarırsınız yani oradan. Heyecan diyorum ben, Arda hala bu heyecanı yenemedi. Bu da zamanla aşılabilecek bir durum ama henüz 2. maçından gol ve asiste fazlasıyla yaklaştı.
Reyes ve Silvio'nun hakimiyeti de yıkılınca sanki Atletico Madrid adına bazı şeyler güzele dönüşecek...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder