4 Eylül 2011 Pazar

Mustafa Sarp; Lanet Algısı

Giden günlerin ardından, seni unutmak mecburiyetindeyim tarzında yazılar yazdık hep. Akıllarda güzel anılar bırakan futbolcularımızın ayrılıkları sonrasında üzüldük, özellikle de son 2-3 sezonu baz aldığımızda. Kötü giden yıllar çünkü, o kötü giden yılların içerisinde de iyiye doğru sivrilen isimleri çok sevdik.

Aynı durumun tersi de mevcut tabii. İyiye yönelen isimleri sevdikçe, kötüye yönelen isimleri de yerin dibine soktuk, aralıksız hergün vurduk. Totemler yaptık, ayinler düzenledik, bütün ihaleyi o isimlerin eline verdik. Barış Özbek bu isimlerden biriydi mesela. Gidişi sevinçle karşılaşmıştı, yine de gidişinin ardından onun az da olsa iyi kalan özelliklerinin hakkını verdik yine de.

Mustafa Sarp konusu da buna benzer biraz, şu açıdan ama. Takıma ilk geldiği günleri hatırlayın. Bülent Korkmaz'ın bonusuydu kendisi, onun yönlendirmesiyle bonservisi olmadan takıma gelmişti. Beklentiler düşüktü tabii ama Rijkaard'la geçirdiği ilk 7-8 hafta onun açısından zirve oldu, namı da Büyük Mustafa'ya kadar erişiyordu neredeyse. Yetenekten yoksun ama bu yoksunluğu mücadelesiyle kapatan, saha içerisinin ağır işçisi gibiydi. Bu süreçte Milli Takım'ı da gördü, hepimiz de arkasındaydık.

Sonrasında ise düşüş başladı. Rijkaard ve ondan beklediğimiz futbolun inceliklerini düşündükçe Mustafa Sarp'ın modern futbola tepki olarak dünyaya geldiği sonucu ortaya çıktı, buna rağmen kendisi üzerinde çok ısrarcı olundu. Bu ısrarlar da devam ettikçe ihale onun üzerinde kaldı, bir numaralı günah keçisi konumuna geldi ve hergün gitsin diye duarlar ettiğimiz bir futbolcu halini aldı.

Suç kimde peki, bizde mi yoksa kendisinde mi. Biz mi haklıyız, yoksa haksız olduğumuz noktalar var mı?

Suç bizde değil, suç takımın orta sahasını bu kalitesizliğe itenlerin. Sıradan bir orta saha hattı, ya da şöyle diyelim. Sıradandan da öte vasatın altı, düşük seviye. Mustafa Sarp'ta bu tablonun en önde yürüyen adamı. Haklıyız da, kötü olanı yerden yere vurmak haktır ama onun hakkında iyi söylemlerimizi de unutmadan. Zamanında siz şu adam için destanlar yazıyordunuz diyenlerin de hakkını vererek.

Kısacası, olması gereken bir ayrılık, hem de fazlasıyla gecikmiş bir şekilde. Hatıralar ise iyi değil, bundan 20 yıl sonra futbola tepki olarak doğmuş isimler sıralamamızda ilk 3'de yer vereceğimiz bir futbolcu.

Samsunspor açısından baktığımda ise Mustafa Sarp'ın iş yapacağını düşünüyorum. Üzerinde sanki bir lanet oluştu, hangi takıma gitse ''lanetlendiniz'' gibisinden bir kanı var ama bu durum onun handikapı olmamalı. Mustafa Sarp, mücadele eder, koşar, basar, biçer. Yani kendi işini yapar ve bu işler de Anadolu takımlarında iş yapar, göze girer yani. Yeter ki ondan fazlası istenmesin ve yetenekleri ölçüsünde bir beklenti doğsun. Bonservisi olmayan bir futbolcu nasılsa, zarar getirmez yani. Her ne kadar Adnan Sezgin hamlesi olsa da.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir