
Türkiye'nin doğruları savunma üzerinden. İlk periyotta 6 sayıda tuttuğumuz, ilk yarı genelinde ise sadece 24 sayı yediğimiz bir rakip. Nowitzki'yi ilk yarıda durdurmayı başarmıştık, hatta faul problemine de sokarak onu uzun süre 4 faulle oynatmayı başardık ama savunmanın beraberinde hücumu getirmediğini görüyoruz, hücum çok farklı bir olay. İyi hücum adına organize olmak ya da Nowitzki misali tek başına takım olabilecek bir isme sahip olmanız şart. Nowitzki misali iyi bir isme sahip olmanız da sizi turnuva boyunca taşımaz, bu yüzden organize olmalısınız yani oyun kurucunuz kadar konuşmalısınız.
Malesef guard konusunda denize döküldük, ne Kerem ne de Ender'den beklediğimizi alamıyoruz. Bir de bunun üstüne Emir de çok iyi bir gününde olmayınca organizasyondan uzaklaştık, biraz Hidayet'in ama daha çok Ömer Aşık'ın pota altında bizi taşımasıyla maçın sonunu görebildik. 12 sayıya kadar çıkardığımız farktan maçı koparamamak, Nowitzki'yi bitirmişken yeniden uyandırmak ve savunmada yapılan basit hatalar. Çok iyi savunmamız var dememize rağmen çok fazla basit hata da yapabiliyoruz, bu hatalar da genelde kırılma anlarına denk geliyor ve maçları kaybediyoruz.
Britanya'dan beklediğimizi Litvanya'dan bekliyoruz ve İspanya karşısında yaptığımızı Sırbistan karşısında yapmak istiyoruz. Bu şans bir daha gelir mi bilmem ama gelse dahi bu dağınık, kötü basketbolun uzun vadede bizi taşıma olanağı yok. Yine de potansiyelimiz yüksek, şu kötü tabloda bile maçları kazanabilecek potada oynuyoruz, sonuna kadar gidiyoruz ama olmuyor.
Maçtan bağımsız olarak şunu eklemek isterim, Nowitzki'yi izlemek gerçekten büyük keyif...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder