7 Eylül 2011 Çarşamba

Sercan’a Dair..

Bursaspor’un öz değerlerinden o.. Daha 7 yaşındayken, Bursaspor Profesyonel Futbolcular Dayanışma Derneği’nde (BPFDD) başladı futbol öğrenimi. Vakıfköy’de pişen ve filizlenmesi sağlanan çok sayıdaki genç yetenekten birisi.. Altyapıda ve çeşitli yaş kategorilerinde forma giydiğinde dahi, ünü Bursa’da A Takım’da oynayan çoğu futbolcudan daha fazlaydı Sercan’ın. Konuşulurdu hep; “Bir genç yetenek geliyor” denirdi. O gençti Sercan..

2006 yılında Londra'da düzenlenen Pepsi Cup'ta gol kralı oldu ve turnuvanın en değerli futbolcusu seçildi. O çok konuşulan Manchester United ilgisi bu dönemde başladı. İngiliz devi kulüp, 5 yıllık bir sözleşme koymuştu Sercan’ın önüne, kabul görmedi. Yine 2006 yılında İzmir'deki Ege Turnuvası'nda U-16 milli takımı ile 5 maçta 6 gol atarak gol kralı oldu Sercan. Portekiz'in Rio Santarem şehrinde düzenlenen U-17 milli takımlar turnuvasında da 3 maçta 5 gol atarak gol krallığını göğüsledi.

A Takım’a alındığı zaman da haliyle, beklentiler bir genç futbolcudan olması gereken beklentinin üstündeydi. Altyapıda ve Milli Takım’da forma giydiği yaş kategorilerinde attığı gollerin ligde de aynı oranda devam etmesi ve rakip defanslara çektirdiği çilenin Süper Lig’de de sürmesi beklendi. Ama erkendi daha.. 17 yaşındaydı Sercan. Fiziği de, yaşıtları dışında karşısına gelebilecek belli kuvvetteki oyunculara direnebilecek ölçüye ulaşamamıştı. Uzun süre ulaşamadı da, devamlı yüklemeler yapıldı.

O zamanki ismiyle Turkcell Süper Lig’deki ilk maçına Atatürk Olimpiyat Stadı’nda çıktı, İstanbul Büyükşehir Belediyespor’a karşı 44 dakika ter döktü. O sezonu (2007/08) 8 lig, 3 de Türkiye Kupası maçı ile tamamladı. İlk golünü yine İstanbul’da, Kasımpaşa’ya karşı kaydetti. Evet, bir gol attı Sercan.. Ama oynadığı futbol ve özellikle hızı ve birebirdeki etkinliğiyle alkış topladı. Bu genç isim, 18 yaşına geldiğinde Bursaspor’un hücum hattındaki değişilmez ismi olacaktı. Çok değil, bir sezon sonra Bursaspor’u tarihi şampiyonluğa taşıyacak olan Ertuğrul Sağlam’ın devre arasında göreve geldiği 2008/09 sezonunda 30 lig maçına çıktı. 11 gol attı, biri de Galatarasay’aydı. 2-1 bitmişti o maç, Bursaspor’un diğer golünü atan Mustafa Sarp’ın da yolu Galatasaray ile çakıştı o sezonun sonunda. 5 de Türkiye Kupası maçında oynadı, 3 gol de orada kaydetti. Tokatspor’a karşı, hat-trick yapmıştı. Hani şu, 22 Bursaspor taraftarının yeni stadyumun yerinin değiştirilmesi konusunda yaptığı protestonun ardından “Başbakan’a hakaret”ten yargılanmasına neden olan maçta..

Bursaspor, bir sonraki sezon şampiyonluğa ulaştı. Bir devrimdi olan.. İnşa edilen bu devrimin müteahhitleri vardı, mimarları vardı, işçileri vardı. İşçilerindendi Sercan.. 24 lig maçında, 6 da Türkiye Kupası maçında ter döktü. 4’ü lig, 3’ü de Türkiye Kupası’nda olmak üzere 7 gole imza attı. Önceki sezondan kalan büyük beklentilere karşılık veremedi, attığından çok kaçırdığı gollerle gündeme geldi ama seviliyordu Sercan. Hızı ve birebirdeki katkısıyla da başarıda hatırı sayılır bir pay sahibi oldu. Şampiyonluğun geldiği Beşiktaş maçında, Batalla’nın golünün asistini yaptı, o var etmişti pozisyonu. İlk A Milli maçına da bu sezonda, ilk on birde başladığı Estonya maçında çıktı. 4-2 kazanılan maçta bir de gol kaydetti. Ona ilk kez bu formayı emanet eden, bugün formasını giymek üzere transfer olduğu Galatasaray’ı çalıştıran Fatih Terim’di. O günden sonra ayrı sevdi Terim’i..

“Şımardı” denmeye başladı Sercan için.. Nedeni vardı. Saha dışı yaşantısıyla pek çok kez gündeme gelmiş, beklentileri karşılayamamasında birincil payın bu olduğu vurgulanıyordu büyük kesim tarafından. Özel hayatı ona göre gereğinden fazla, başkalarına göre ise gösterilebileceklerin hepsinden çok daha az afişe edildi. Yaşadığı ilişkiler tartışıldı.. Kaçırdığı net pozisyonlar sonrası aldığı tepkiler, biraz da sebebin bu olduğuna olan inançtı. Birçok yerli ve yabancı takımdan devamlı teklif alıyordu, kafası da karştı zaman zaman. Ancak “İşine odaklan” diyordu on binler.. “Bir genç yetenek daha sönüp gitmesin”

Benim gibileri ise, “Sahanın dışında Bursaspor’un imajına zarar vermeyecek ne yaparsa yapsın. Saha içinde iyi oynarsa umurumda değil” dedi. Her kaçırdığı pozisyon sonrası yine konuşuldu Sercan’ın özel hayatı. Üstüne üstlük, çoğunluk özenerek eleştirdi Sercan’ı, sanki o yaşta o parayı bulsalardı farklı davranacaklarmış gibi. Kimse aynaya bakmadı.
Sağlam’a tersti bu durum. Volkan ile beraber “Şımarık çocuk” ilan edildiler Bursa’da. İvan Ergiç’in dalga konusu yaptığı araba merakları, oynadıkları futboldan fazla konuşuldu. Elbette ki buna neden oldukları için kendileri suçlu..

Geride bıraktığımız sezonda, yani Bursaspor’da geçirdiği son sezonunda ise 22 maçta forma giydi Sercan. 7 gol kaydetti ama daha az gol attığı bir önceki sezondan bile fazla eleştirildi. Çok kaçırıyordu Sercan. Herkes son vuruşları kötü sanıyordu ama o ölçüde kötü değildi son vuruşları. Kararsız kalıyordu son vuruşlarda, buydu sebebi. Çekiniyordu çünkü Sercan, kaçırması halinde tribünden yükselecek sesler aklındaydı hep. Sebebini, tribünde ve dibinden kendilerine ana/bacı küfredenlere soracaksınız(!) Ve çekindikçe de atamadı, atamadıkça çekindi. Her kaçırdığı golden sonra da yine özel hayatı konuşuldu.. Verdiği en ufak demeçler devamlı gündemde kaldı. Hatalar da yaptı ama tüm hataları, saha içindeki futboluyla giderebileceği hatalardı. Gideremedi, o kadarına yetemedi. Suçluysa, buradaydı suçu. Lokomotiv Moskova’ya transfer olmaktan son anda döndü. İki kulüp arasında son anda çıkan anlaşmazlık, aslında onun bugün Galatasaray’da olmasının yolunu açan asıl gelişme.

Ve bu sezon başında, sezonun başlamasına haftalar kala hayatı değişti Sercan’ın. Anderlecht maçının ardından, -bana göre- bir anlık sinir ve kurban arayışı içerisinde, Volkan’ın yanında ‘güme gitti’.

“Bar mar açıyormuş, akıllanmayacak bu çocuk” diyordu herkes. Daha bilmediğimiz birçok şey var, her defasında söyleniyor ama onlar açıklanmadıkça da bunları söylemek ve değerlendirmemizi bunlar üzerinden yapmak kalıyor bize. Daha da denenebilirdi Sercan, ümit kesilmemişti. Dinamo Kiev’in teklifini, yıllık ücreti az bulması nedeniyle kabul etmedi ve çok sevdiği Fatih Terim hocasının ocağına, Galatasaray’a transfer oldu. Galatasaray’da nasıl bir futbol sergiler, gelişim kaydeder mi uzun uzadıya tartışıp konuşabilir, üstünde sayfalarca kalem oynatabiliriz. Ama fazla söze gerek yok. Zira Bursaspor’un yardımcı antrenörlerinden Birol Berkem, hakkında güzel bir değerlendirmeyi bugün itibariyle Radyospor’a yapmış. Keşke bu sözleri, o takımdayken ve yolun başındayken medya önünde söyleyip, az da olsa bir özgüven daha aşılasaymış;

“Sercan, belli bazı nedenlerden dolayı zaman zaman kendini futbola veremedi. Ancak ben Sercan’la da görüştüm. Bunların hepsinin farkında ‘Çok çalışacağım ve hayatımın önceliği futbol olacak; birinci sırada futbol olacak’ dedi. Bu pencereden baktığımızda bana göre 3 taraf için de olumlu bir transfer. Sercan kuvvetli olduğu zaman sahada durdurulamayacak bir oyuncudur. Çok hızlı, topla birden süratlenebilen ve sonuca gidebilen bir oyuncu. Tek eksiği son vuruşlarda, biraz bunun üzerinde çalışması gerekiyor. Bana göre Sercan’ın büyük bir yıldız olmaması için hiçbir neden yok. Doğru mantaliteye sahip olup iyi çalışır, düzgün yaşarsa, Sercan Galatasaray için büyük bir transfer olur”

Gökhan Sezer
- http://bursasporpostasi.blogspot.com/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder