
Kalli'den sonraki dönemde 4-2-3-1, 4-3-3 derken yıllardır çift santraforlu bir sistemden uzaklardayız, hatta öcü gibi bile baktığımız söylenebilir. Son dönemde Fatih Terim'in 4-4-2 denemeleri oluyor ama son Eskişehirspor maçında 4-2-3-1'e dönerek bu ısrarından çabuk vazgeçti bana göre. Elmander'i tek bırakıp, onun top saklama, hücumda top tutma ve hücum pres gibi özelliklerini kullanmanın yanında Sercan veya iyi bir Baros'u da yanına ekleyip gol ve servis gibi özelliklerini de ona geri kazandırsak çok daha verimli olacağız gibi. Ayrıca da klasik bir 10 numaralı sistemde oynamamız için o tipte bir futbolcu kullanmamız lazım ama o da bizde yok, en azından Selçuk İnan o pozisyonun futbolcusu değil. Sen bu sistem, çift forvet, Elmander'di Baros'du yani işin matematiği için neler düşünüyorsun?
Umut Ozan Darıcı: Salt bu yıl itibariyle değil, senelerden beri Galatasaray'ın çift forvet oynamasını temenni ediyorum. Bundan 4-5 yıl önceki Terim'in ilk hamlesi olurdu skor 2-0'a geldikten sonra Baros'u Elmander'in yanına koymak ancak şu matematiksel futbol, takımlara sanki çift forveti yasaklamış gibi. Bunda Barcelona'nın oynadığı futbolun büyük etkisi var. Herkes benzer biçimlerde sahaya takım diziyor. Belki biz yanlış düşünüyoruz ve doğrusu böyle oynamaktır ama Türkiye Ligi'nde hiç düşünmeden tahtaya iki forveti sıralarım. Üstelik Elmander, yanında oynayacağı forveti rahatlatacak özellikleri sahip. Bunu kullanmak gerek.

İlk dört haftadaki genel kanın ne oldu, nasıl bir Galatasaray portresi oluştu kafanda ve uzun vade için ne gibi fikirler edindirdi bu dört hafta sana?
Umut Ozan Darıcı: İlk dört haftadaki futbolu ilerisi için argüman kabul etmemek gerekir. Yeni bir takım, yeni bir hoca. Her şeye silbaştan başlamışız gibi bir görüntü var. O yüzden beklemek gerektiğini düşünüyorum. Kılıçları çekmek için çok erken. Ama sahaya baktığımızda da Eskişehirspor karşılaşması hariç ümitvar görüntüler izleyemedik. Savunmanın durumu Ujfaluši olmasa çok iç açıcı değil. Hücumda çoğalırken, rakip çok rahat yerleşiyor savunmaya. Biraz oynama yeteneği kazanmak gerekir.
Ne olumlu ne de olumsuz konuşmak için daha erken. Üstelik garip bir lig sistemi, at yarışı gibi sürekli sahaya sürülen futbolcular için çok daha erken.

Futbolcuların aldıkları ücretler üzerine çok konuştuk. Özellikle de Melo ve Riera üzerinde. Bu yüksek ücretler de beraberinde yüksek beklentiler getiriyor ve olası eleştiri okları da kafadan hazırlanıyor tabii. İlk dört haftaya baktığımızda ise Melo, aldığının hakkını veriyor gibi, hatta Riera da verecek sanki ama ilk 4 haftada attığı 3 golle Melo farklı bir konumda. Erken konuşuyoruz belki ama 10 numarayı da hakkıyla taşımaya başladı ve tavırları, hareketleriyle şimdilerin en popüler isimlerinden biri. Sen Felipe Melo için neler söylemek istiyorsun?
Umut Ozan Darıcı: Şu para meselesi üstünde çok uzun uzadıya konuşabiliriz. Örneğin; Messi, Ronaldo veya Rooney'in de gereğinden fazla para aldığı düşünüyorum. FIFA bir kural çıkartsa, "Bundan sonra dünyada hiçbir futbolcu 1 milyon doların üstünde para alamayacak" diye sence futbolu bırakırlar mı bu isimler yoksa devam mı ederler. Tabii ki devam ederler ama tabii iş bir oyundan çıktı, sektörel durum noktasına geldi.
Türkiye gibi milyonlarca yoksulun olduğu ülkelerde Gökhan Zan'ın aldığı parayı çok yüksek buluyorum. Ya da Hakan Balta'ya SSK+Yol+Asgari ücretten fazlası veriliyorsa da gereğinden fazladır.
Brezilyalı futbolcuların Galatasaray'la ilişkisi malum. Üstelik, iş ahlâklarını çok kuvvetli bulamıyorum maalesef. İlk kez bir Brezilyalı oyuncunun bu denli efektif oynadığını görüyorum. Okuyanlar kızacaktır, Lincoln'ü hiçbir zaman sevemedim, en iyi oynadığı zamanlarda bile. Bir tek Elano'dan umutluydum, "Bu son oldu" demiştim. Kesin konuşmamak gerekirmiş, onu anladım Melo'yla birlikte.
Herifin pek çok artısı var. Oyun hakimiyeti, pozisyon bilgisi, oyun zekâsı, kademe anlayışı v.s. v.s. Defansif bir orta saha futbolcusu, saha içinde ne yapması gerekiyorsa hepsini yapıyor. Benim için en kritik hadise, savunmanın içine kadar gelip tehlikeleri bertaraf etmesi. Fiziği sayesinde hava toplarında da savunmaya fazlasıyla yardımcı oluyor. Gol atmasın, sadece bu işi yapsın yeter. Herif gol de atıyor, üstüne söylenebilecek bir şey kalmıyor.
Umuyorum sakatlık yaşamaz ve böyle devam eder. Şurası kesin ki, senelerdir yapılan en olumlu yabancı transferi Ujfaluši'yle birlikte. İkisi de büyük kazanç. Riera'ya gelince, birkaç hafta sonra daha iyi olacağını düşünüyorum.
Abi Futbol ezilen halkların mutluluğudur olacak:)
YanıtlaSilDüştüğüm dalgınlığın telafisi yok, of of of :) Sağol hatırlatma için :)
YanıtlaSil