
Almanya bu işi gerçekten aşmış, işi bitirdikleri zamanda bile 3-1'lerle grubun 2.'sini ve 3.'sünü rahat geçebiliyorlar. Belçika'nın Almanya karşısında varlık gösterebileceğini düşünmüyordum ama o kadar emin olduğum kadar Azerbaycan'ı geçebileceğimizden de emin değildim. Kazanmak asla sürpriz değil ama şu maçı farklı geçmemiz sürpriz olurdu. Çünkü gol sorunumuz var, bu da bizim önümüzdeki en büyük etken. Gol sorunu olduğu kadar, pozisyona girememe sıkıntısı da var tabii, bu durum da Kazakistan, Azerbaycan gibi rakipler karşısında bizi zor duruma sokuyor ve olası savunma hatalarıyla da rakiplerin bizden sürpriz puan çıkarabilme ortamını doğuruyor.
Bu yüzden Azerbaycan karşısında panik olmadan sakin almak doğru olandı. Genel anlamda da bunu başardık, sakin kaldık, nasıl olsa atarız modundaydık ve 1-0'la rakibi geçtik, daha güzeli ise kendi kalemizde sıfır tehlike yaşadık. Garanti futbol bu tip maçlarda iyidir, Almanya'nın da 2-0'ı erken bulması bizi bu sakinliğe iten diğer etmendi.
Almanya karşısındaki 4-1-4-1'le bu maçtaki 4-1-4-1 arasında fark var tabii, özellikle ikinci yarıda. Selçuk İnan'ın oyuna girmesiyle beraber Emre de biraz daha öne çıkarak yetenek oranı biraz daha arttı ve Hamit'in şutlarından ziyade daha fazla organizasyona, Burak Yılmaz'ı doğru kullanma sanatına yöneldik. İlk yarıdaki tarzımıza baktığımızda Semih Şentürk tarzında bir isim iş yapardı ama ikinci yarıda Burak Yılmaz'ı biraz daha geri çekip, önünde daha büyük boş alanlar yaratıldı ve Selçuk İnan'la da uyumlarıyla beraber daha fazla pozisyon bulmaya, etkili olmaya başladık ve golü de böyle bulduk aslında.
Sakin kaldık, soğukkanlı oynadık, ilk yarının sonları dışında paniğe kapılmadık ve öyle ya da böyle play-off biletini kapmayı başardık. İşimiz zor, hem de çok zor, 1 ay içerisinde mucize olması lazım, Türkiye'nin o unuttuğu değerini hatırlaması gerekiyor. İyi futboldan öte günü kurtarma zamanıdır bana göre ve Hiddink'in de buna yönelik adımlar atması gerekiyor...
şu an için muhtemel rakiplerden irlanda en iyi kura olur kanımca.
YanıtlaSil