16 Mayıs 2012 Çarşamba

Bu Seri Çok Can Yakacak

Eğer yoğun geçen futbol sezonundan sıkıldıysanız/yorulduysanız ligin bana göre en iyi iki takımının playoff eşleşmesi için şöyle alalım sizi. Tabii gönül isterdi bu iki takım 7 maçlık final serisinde kupa için karşılaşsın ancak sadece sporun konuşulmasını bile özlediğim(iz) günlerde herkesin böyle güzel basketbola ve mücadeleye ihtiyacı olduğunu sanıyorum.

Diğer yarı final eşleşmesinin tarafları olan Banvit ve Anadolu Efes'e haksızlık yapmak istemem ancak Euroleague'deki ilk sezonunda son 8'in kapısından dönen; sistemiyle ve "son topa kadar" mottosuyla son iki sezonda büyük başarılar yakalayan Galatasaray MP ile sezon başından bu yana gerek yönetimsel hatalarla gerek dar rotasyonla boğuşmasına rağmen şimdiden müzesine 2 kupa götüren Beşiktaş'ın playoff yarı final eşleşmesini "erken final" olarak adlandıracağım.

Öncelikle yukarıda Beşiktaş için "yönetimsel hatalar" tezini biraz açmak istiyorum. Basketbol camiasının büyük bir kısmının ne zaman Beşiktaş Milangaz konusu açılsa dar rotasyon ve yetersiz Türk rotasyonundan bahsetmesinden rahatsızım bir basketbolsever olarak. Filmi biraz geriye sarıp, yaz aylarına dönmek istiyorum. Beşiktaş geçtiğimiz sezondan alacakları bulunan 3 tane yerli oyuncusunu alacaklarını vermeden göndermek istediği ve bu teklifin kabul görmediği için herkes tatildeyken bu 3 oyuncuya günde 3 antreman yaptırmış ve bunun yanında da sezon bitiminde anlaştığı Türk oyuncular şubedeki belirsizlik nedeniyle Beşiktaş'tan alacakları paranın daha azına başka takımlara gitmişlerdi. Yazının başında da bahsettiğim üzere Beşiktaş bu sene Galatasaraylı olarak benim de beğenerek ve takdir ederek izlediğim bir rakip ama bu dar rotasyonun nedeni sakatlıklar ya da inanılmaz şanssızlıklar değil, o konuda anlaşalım.

Seriye ve bugün oynanan ilk maça dönersek... Maçı Galatasaray'ın ve Beşiktaş'ın farklı dönemlerde istediklerini yaptıkları dönemler olarak ayırabiliriz. Maça neredeyse Euroleague final 4 seviyesinde başlayan Galatasaray ilk yarıyı önce savunmasıyla sonra da hücumuyla domine etti. Rakibin en önemli silahlarından Arroyo'yu başta Göksenin daha sonra da Caner'le, Bonsu'yu da pota altında sıkıştırmalarla durduran, takım olarak ribaundlara müthiş konsantre olan bunun yanında hücumda da özellikle ikili oyunlarla etkili olan Galatasaray devreyi çift hanelerde önde kapatmıştı. Bu süreçte Andric/Furkan ikilisi toplam 25 sayı bulmuş, kısalar topu kusursuza yakın paylaşmış ve rakibin en önemli silahları devre dışı bırakılmıştı. Beşiktaş'ın muazzam savunma karşısında nefes aldığı dakikalarda hemen cezayı kestiği ve hücum olarak kötü bir gece de geçirmediği düşünülürse devre arasına girilirken Galatasaray için tablo ideal gözüküyordu.

Daha önceki yazılarımda da bu sezon kalp kırıcı mağlubiyetlerin en tepesinde kendi adıma kupadaki Beşiktaş maçını koyduğumu söylemiştim. O maçta da çift hanelere rağmen takım bir türlü son yumruğu vuramamış ve Beşiktaş'ı maça ortak etmişti. 3. çeyreğin ortalarından itibaren kontrolü eline alan Beşiktaş, Erceg önderliğinde kupadaki maça benzer bir senaryoyla oyuna tekrar ortak oldu ve belki de şansları yaver gitse ve Arroyo'nun üçlüğü çemberin içinden çıkmasa saha avantajını ele geçirebilirdi.

Peki ikinci yarı Beşiktaş adına neler değişti ve tablo tamamen terse döndü. Öncelikle ilk yarı inanılmaz aksadıkları pick-and-roll savunmasında taktik değiştirdiler ve daha önce oynanan maçlarda yaptıkları gibi pick-and-roll'leri içeriye gömülerek savundular. Beşiktaş adına oldukça riskli bir tercihti, üst üste yiyecekleri 2 üçlükle maç tamamen kopabilirdi ancak ilk yarıda pota altında paramparça edilen ve takım olarak devrede rakibin iki uzunundan sadece 3 sayı fazla atabilen bir takım için kabul edilebilir bir riskti. Zira aldıkları riskte başarılı oldular ve Galatasaray'ı şut ritmlerinin istenilen düzeyde olmadıkları bir günde yakaladılar. Kupadaki maçta 5/30 üçlük atarak kaybeden Galatasaray, Beşiktaş'ın 11/21'lik 3 sayı isabetine sadece 6/22 (%27) ile cevap verebildi ve bunun yanında 9 tane faul kaçırdı.

İlk yarıda hücumu pick-and-roll'ler sonucu uzunlarıyla domine eden Galatasaray, hücumda kapanan Beşiktaş savunmasını açacak boş şutları atamazken Beşiktaş da hücumda tüm sezon olduğu gibi bireysel yetenekleriyle öne çıktı. Bonsu'nun ve Arroyo'nun sezon ortalamalarının altında kaldığı günde ön plana çıkan isim Erceg oldu ve 4. çeyrek başında Beşiktaş'ın yakaladığı seride 11 sayının tamamını bularak Beşiktaş'ı galibiyeti getirecek noktaya getirdi ancak son dakikalarda daha şanslı olan ve daha az hata yapan Galatasaray maçı kazanarak seriyi 1-0'a getirdi.

Serinin 2. maçı Perşembe günü yine Abdi İpekçi'de oynanacak ve bu maçı Galatasaray'ın kazanması demek o çok özlenen şampiyonluğa sadece 1 adım kalması anlamına geliyor. Beşiktaş dar rotasyonuyla 3 gün içinde 2 kere Euroleague savunmasına direnebilecek mi kaybettiği veya zorlandığı maçlarda dış şut ritmini bulamayan Galatasaray bu ritmi 2. maçta bulabilecek mi Mahmuti/Ataman eşleşmesinde hangi taraf hangi kozu oynayacak sorularının cevabını veremem belki ama çok güzel bir seri oluyor. İmkanınız varsa mutlaka Perşembe günü Abdi İpekçi'de olun. Bir süper final değil ama erken final de keser belki bünyeleri!

Yazı: Doğuş Arun

3 yorum:

  1. İkinci maç Perşembe Abdi İpekçi'de değil Sinan Erdem'de...

    YanıtlaSil
  2. Beşiktaşın dar rotasyonunda hatanın yönetimde olduğunu belirtmişsin eyvallah ama burda asıl amaç olası bir elenmede, BJK nın eldeki dar kadro ile bu kadar demesine cevap olarak yok canım kendiniz ettiniz kendiniz buldunuz cevabını vermek için geldi bana..Tamam en iyisi Galatasaray, gerek yok böyle iğneleme çabalarına..

    YanıtlaSil
  3. Hayır Abdi İpekçi'de. Seri beş maç üzerinden oynanacağı için 2-2-1 formatı var.

    YanıtlaSil

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir