11 Mayıs 2012 Cuma

Süper Final Öncesi; Galatasaray

Normal sezon ve play-off dönemini oynanan futbol anlamında da ikiye ayırıyorum. Galatasaray'ın düşüş yaşadığı bir gerçek ve kötü oynadığında bile doğru futbolla istediğini alabilen Galatasaray'ın şu zamanlarda olmadığını görüyoruz. Rehaveti de düşündüm aslında, 5 puanlık avantaj ve bir anda Galatasaray'ı şampiyon ilan etmemiz. Ben işin son maça kalacağını asla düşünmüyordum, hele ki üst üste iki iç saha maçı olan Trabzonspor ve Beşiktaş beraberliklerini.

O iki maçı kazansaydık şampiyonduk ya da iç sahada Fenerbahçe ile oynadığımız maç berabere bitmiş olsa. O maçın hakkı kazanmaktı, bu yüzden de o maçta ortaya koyulan felsefenin çok doğru olduğunu düşünüyorum ama insanın aklına da bunlar geliyor. Yarın oynanacak maç için diyeceğim şey şu olur, Galatasaray'ın Fenerbahçe'ye oranla kaybedecek daha çok şeyi var. 5 puanlık fark ve ağır favori görüntüğün bir tabloda işin şu noktaya gelmesi.

Sezon başında şu tabloyu bize söyleselerdi büyük başarı derdik ama bu ortamda da şampiyonluğu kaybetmek üzücü olur. Fenerbahçe cephesinden bakacak olursam, şu noktada şampiyonluğu kaybetmek onlar adına da üzücü ama şampiyonluğun kaybedilmiş olması bile onlar adına yıkım olmaz, kaos ortamından çıkıp, şampiyonluğu son maça taşımak, cl biletini almak büyük başarıdır bana göre.

Galatasaray cephesinden yarını değerlendirmeye başlarsak, daha önceki maçların yegane sorusu olan Necati Ateş mi Baros mu yerine, her ikisi de oynamasın mı sorusu olacak. Galatasaray her maçını kazanmak için oynuyor ve geldiği şu noktayı da fazlasıyla 4-4-2 formasyonuna borçlu ama play-off döneminde düşüş yaşayan bir Galatasaray görüyoruz, en güçlü kalesi dediğimiz savunma hattının form düşüklüğü ortada. Artı olarak kazanamıyorsan kaybetme felsefesinin de bizim adımıza geçerli olduğu bir maç olacak, bu yüzden de Elmander'i ileride tek oynatıp, 4-1-4-1 gibi bir formasyona dönüş oyunu tutma anlamında Galatasaray'a artı olabilir.

Fenerbahçe açısından sorulacak soru Alex'li mi yoksa Alex'siz mi sorusudur. Alex eğer oynuyorum derse oynar, kimse Alex'i oynatmamayı göze alamaz bu maçta. Ama Alex'in Beşiktaş deplasmanında sergilediği görüntü soru işareti, tam hazır olmadığında Ernst gibi bir markajcının eteğinde kayboldu gitti. Aynı şeyi Melo karşısında da yaşar ama Alex ne durumda bunu bilemiyoruz. Ayrıca, son Trabzonspor karşılaşmasında da Selçuk Şahin, Cristian ve Emre Belözoğlu'lu hat mücadele gücünü üst seviyeye çıkarmıştı ve Stoch, Dia, Bienvenu gibi hızlı hücumcularla da sonuca gidilmişti. Fenerbahçe adına soru bu yani, Alex'li bilindik düzen mi yoksa 4-3-3 formatı mı.

Galatasaray adına da Fenerbahçe'nin bu kararı kırılma noktası olacaktır. Alex'in oynaması durumunda Fenerbahçe orta sahası bir eksik olacak ve Cristian & Emre mi yoksa Melo & Selçuk İnan mı sorusuna cevap aramaya başlarız. Bu durumda da 4-4-2 oynamak Galatasaray'a eksi bir durum getirmez ama Alex'in olmayıp işin içine Selçuk Şahin'in de dahil olması onları orta sahada bir fazla tutar ve orta sahayı ele geçirenin de sonuca gittiğini görüyoruz sürekli. Selçuk İnan konusunda bir sıkıntı yok ama Melo'nun da form anlamında aşağıya indiğini düşünüyorum ben. Fenerbahçe maçının havası herkese ekstra bir motivasyon getirir ve son iki maçtaki o ruhsuz hava dağılır, buna eminim ama yine de düşünülmesi gereken konular bunlar.

Albert Riera da aslında bu maç adına düşünülmesi gereken bir isim. Genel anlamda baktığımızda kötü bir sezon geçiriyor ve hayal kırıklığı konumunda ama bu tip deplasmanlarda da onun mücadeleci futbolunun yarar getirdiği oldu. Emre Çolak'ın play-off döneminde tamamen ortadan kaybolduğunu görüyoruz ve o da takımı işin savunma kısmında özellikle yıpratıyor. Hadi hücum kısmını geçelim, savunma daha ön planda olacağı için. Riera da bu anlamda daha yararlı olacaktır ve bu dediklerimden bağımsız, nedense Riera'nın bu maçta etki edeceğini, farklılık katacağını düşünüyorum.

Ayrıca oyunun kaosa dönmesi ve orta sahada geçmesi, her iki takımın da pozisyon anlamında kısır bir maç yaşaması, işin duran toplara kalması her türlü Galatasaray'ın avantajı. İyi futbol oynayamayacağız belki ama rakibi oynatmamak ve durdurmak en önemlisi.

Bu durumda da yarın beklediğim 11;
Muslera - Eboue - Ujfalusi - Semih Kaya - Hakan Balta - Melo - Selçuk İnan - Engin Baytar - Riera - Aydın Yılmaz ve Elmander.

4-1-4-1'e dönüş gibi bir bakıma. Melo yine defansın önündeki isim olur, Selçuk İnan'ın yanına Engin Baytar çekilir {zaten 4-4-2 formasyonunda da kağıt üzerinde sağ kanat gibi ama tamamen bir orta saha futbolcusu gibi oynuyor}, Aydın sağ tarafta Riera solda, en önde de Elmander. Ben olsam demeyeceğim, Terim'in de böyle çıkacağını düşünüyorum maça. Bu maçlarda sürprizleri çok sever ve yenemiyorsan yenilme felsefesinin doğacağını tekrar söyleyelim. Özellikle de Alex oynamazsa gibisinden düşünüyorum, bu kadroda işte o zaman daha verimli olur. Fenerbahçe'nin kazanması gerekiyor ve her geçen dakika {gol atamadıkları sürece} onlar adına gerilim artacak, bunu iyi kullanmak lazım ve Aydın Yılmaz biraz da bu anlamda avantaj, hızlı akınlarda özellikle. Riera'nın da top tekniği bu anlarda ön plana çıkabiliyor.

Play-off'u en başından beri eleştiriyoruz ama işler kötü gittiğinde bu eleştiri boyutumuz daha da büyüdü. Çünkü işlerin bu noktaya geleceğini tahmin edemedik ve Lig TV'nin hem istediği, hem de hayallerini süsleyen Süper Final gerçek anlamda oynanacak.

İşin kaos ortamı bir yana, o konudaki düşüncelerim sabit bunu da söyleyelim, düşüncelerimi beni bilenler iyi biliyor. Bunları bir yana bırakırsak, Fenerbahçe bu sezon oldukça başarılı olmuştur, özellikle de bu play-off döneminde üzerine koyarak yollarına devam ettiler. Şampiyonluğu kaybetseler bile başarılılar, bunu es geçemeyiz. Sezon başında düşünülenleri akıllara getirince de netice ne olursa olsun Galatasaray da başarılıdır, bunu da esgeçemeyiz ama bu tablodan da şampiyonluğu vermek bir hayal kırıklığı olacak, bunu belirtelim.

Umarım dostane bir derbi izleriz, şampiyon kim olursa olsun rakip karşı tarafı alkışlar ve herkes yoluna bakar. Tabii Galatasaray'ın şampiyon olması gönlümüzden geçen, bunu fazlasıyla hakettik diyebilirim...

4 yorum:

  1. şike'nin legalleştği,bu yüzden aziz'lerin içerde yattığı ve bunu medyanın görmezden gelip karnında konştğu bir ortamda galatasaraymızı şampiyon yapmazlar..

    YanıtlaSil
  2. Yazın ve yaptığın değerlendirmeler gayet yerinde. Önerdiğin 11 çok doğru ama Fatih Hoca dediğin gibi bir 11'i sürse bile bence bu şansımızı %10'dan %30'a çıkarabilir anca, zira takımdaki mental ve fiziksel yorgunluk ve düşüş had safhada. Attığımız 9 golün 7si çoğu Selçuk imzalı duran toptan gelmiş, diğer attığımız iki golden biri Aydın'ın kişisel becerisi diğeri de Selçuk'un ara pasından sonra olmuş. Tek tek oyuncular üzerinden bakarsak takımdaki düşüş daha da net gözükür:

    Elmander: Kadıköy derbisinde yaşadığı sakatlıktan sonra eski haline gelemedi. Hem tüm sezonun yorgunluğu hem de Euro 2012 öncesi sakatlığının nüksetmemesi için daha çekingen,pasif oynuyor. Gol atamaması ve doğru dürüst gol pozisyonuna girememesi hiç sorun değil ama yaptığı vuruşların ve pasların cılız kalması, eskiye oranla oyundan daha çabuk düşmesi mental olarak sahada olmadığının kanıtları.

    Necati/Baros: Baros epey güçsüz ve formsuz, Necatiyse son vuruşlarında sorun yaşıyor ve tempo karşısında oyundan düşüp takımı eksik oynatıyor. Keşke dediğin gibi tek forvet oynasak.

    Engin: Uğur Meleke yazmıştı, Engin geçmiş yıllara göre çok koşuyor ve mücadele ediyor ama artık gibi dripling yapamıyor ve pozisyon yaratamıyor. Takımın bu oyun planında aslında normal olan da bu zira maçların genelinde orta sahada Necati/Baros'tan doğan eksikliği doldurmakla uğraşıyor.

    Emre: Ofansta tek katkısı topu saklayabilmesi ama onu da abartarak yaptığından çoğu kez el freni işlevi görüyor. Savunmada Engin kadar katkısı hiç yok, ikinci yarılarda da zaten oyundan düşüyor.

    Melo: Sanırım gelecek sene takımda kalmayacağını hissettiğinden kendisini maçlara eskisi gibi veremiyor. Süper finalde iki golü var ama onlar dışında hücumda bir etkinliği yok, işin kolayına kaçıp sürekli anlamsız ara pasları atıyor, eskisi gibi geriden oyun kuramıyor ve eskiye göre çok fazla top kaptırıyor.

    Hakan: Savunmada ne kadar iyiyse hücumda o kadar etkisiz ve durağan. Gene de takımın ayakta kalan isimlerinden.

    Ujfalusi: Sezon boyu iyi iş çıkardı ama sanırım bu biraz takımın gücü ve formuyla alakalıydı. Öndeki oyuncular fiziken ve moralmen düştükçe defoları daha belirgin bir hale geldi.

    Semih: Potansiyelinin neredeyse tamamını kullanıyor ve yapabileceğinin en iyisini yapıyor ama işte üst düzey maçlar için bu yeterli olmuyor. Kesinlikle bu senenin yüz aklarından ama seneye ilk 11 oyuncusu olur mu emin değilim.

    Eboue: Komik ama Selçuk'tan sonra takımın yaratıcılık anlamında 2. en değerli oyuncusu. Engin’in, Emre’nin, Melo’nun, Necati’nin, Baros’un yapamadıklarını sağ bek olmasına rağmen o yapıyor ama işte bir yere kadar. Savunmada ise eskiye nazaran o da tökezliyor, çoğu kez işin kolayına kaçıyor.

    Selçuk: Takımın en büyük kozu ve maalesef Eboue dışında onun yaptıklarını yapacak 2. bir oyuncu yok takımda. Duran toplar ve yaratıcılığı ile fark yaratabilir ama tek başına olduğundan işi çok zor.

    Yedeklerden Aydın ve Riera belki bu takımda bir fark yaratabilir ama ne kadar güvenilebilir bu isimlere o da tartışmaya açık. Kağıt üstünde yeterliymiş gibi gözüken Sabri, Ceyhun, Ayhan, Yekta, Sercan, Yiğit gibi isimlerin bu maçta oynamaları ya da oyuna girseler bile olumlu bir etkide bulunmaları eper düşük bir ihtimal.

    Bu tablo karşısında Fenerbahçe’nin gerekirse sertlikle Selçuk'a top oynatmamak, duran toplarda dikkatli olmak ve Eboue'nin bindirmelerine kademe getirmekten başka extra bir şey yapmasına gerek yok Galatasaray'ı durdurmak için. Zaten önceki beş maçın da gösterdiği gibi, Galatasaray Muslera gibi kaleciye rağmen bir şekilde gol yemeyi ya da en azından bir şekilde rakibine en az 3 4 net pozisyon vermeyi başarıyor. Fenerin moral üstünlüğünü, saha avantajını ve Cüneyt Çakır'ın Galatasaray antipatisini de işin içine katarsak Galatasaray'ın istediği skoru alması ancak Arenedaki Fenerbaçe balı gibi bir şeyle mümkün olur ki, Galatasaray fener maçlarında bunun daha önce hiç gerçekleşmediğini hepimiz biliyoruz.

    YanıtlaSil

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir