12 Haziran 2012 Salı

Sheva'nın Kudreti / Euro2012 Günlüğü #4

Sadece bu maç değil, turnuva benim adıma gelgitler taşıyor. Herhangi bir takımı tutamıyorum, birçok durum ve takım bir anda sempati odağımı değiştiriyor.

Turnuva başında mesela, Elmander uğruna İsveç diyordum. Ama Shevchenko'nun şu iki golünün ardından da bu maçı Ukrayna kazanmalı dedim. Sheva ruhu nasıl bir ruhtur anlamak güç, yaş ve mekan farketmeyen golcülerden biri o.

Onun adına güzel de bir futbola veda anlamı taşıyor aslında bu turnuva. Milli forma altındasınız ve bu şampiyona ülkenizde düzenleniyor. O muhteşem kariyerinize atacağınız son imzanın ne denli kudretli olduğuna bakar mısınız?

Ukrayna adına turnuvanın geri kalanı nasıl şekillenir bilmem ama güzel başladığı kesin. Sheva'nın imzasıyla başladı turnuva onlar adına. 1-0'dan dönerek 2-1 kazanmak önemli. Sheva'nın kudretine bir imza daha atalım hatta. Turnuvanın boy ortalaması en uzun takımına karşı iki kafa golü attı, bu da önemsiz görünen ama aslında çok önemli bir detay.

İsveç için de bu durum geçerli. Savunma anlamında hiç iyi ışık vermiyorlar ve elemelerden gelen kötü alışkanlıklarını burada da devam ettiriyorlar. Kağıt üzerinde en güçlü görünen yanları onlar adına iki gol anlamını taşıdı. Oysa İsveç'in bu maçta çok kötü olmadığını düşünüyorum. Topa sahip olan taraf Ukrayna oldu ama İsveç az, öz ve tehlikeli ataklara imza atan takımdı. Sağlam geldiler ama biraz Ibra'nın egoları, biraz son vuruş eksikleri, biraz da Elmander'sizlik onları çarptı diyebilirim.

Elmander oyuna girdiğinde Ibra ile girdiği ikili oyun ve golle burun buruna gelmesi İsveç adına turnuvanın parlayan noktası. İsveç'i hafife almamak lazım, onlar adına hala açık bir kapı var. Rosenberg'in yerine sonraki iki maçta Elmander'i göreceğimiz kesin gibi artık ve bu da doğru bir hücum uyumunu beraberinde getirir. Artık Ibra birilerini taşımak zorunda kalmaz, onu taşıyan ve yüceltme potansiyeline sahip bir Elmander sahada olacak.

Bu maçın kalitesi ve heyecanı Fransa - İngiltere maçının kat ve kat üstünde oldu. Turnuvanın en sıkıcı maçını izledik bir anlamda, maça yönelik fazla birşey hatırlamıyorum bile. İngiltere'nin iyi başladığı ama 1-0'dan sonra olduğu gibi oyunu kitlediği bir maç. Nasri'nin Hart'ı iyi tanımasından mı bilinmez ama Hart'ın hatasından kaynaklı maçın 1-1'e gelmesinin ardından da aklımda kalan tek olay, topa Fransa'nın sahip olması ve Benzema'nın arada şut atması. Bu maçta ilgili taktik ve teknik detay verebilecek kapasiteyi kendimde göremiyorum.

Ukrayna ve İsveç'in de bu iki takımı yenebileceğini düşünüyorum, hiçbirşey belli olmaz bu grupta. Genel olarak ilk maçların ardından turnuvaya bakarsak, iyi başlayan ama devamında iyi devam etmeyen bir turnuva olduğunu düşünüyorum. Müthiş keyif alamıyorum, bazı maçlar seyir zevki ve mücadele anlamında yüksek ama kalite anlamında soru işareti. İlk maçlar böyledir ama devamında gelecek iki maç düşünüldüğünde daha uzun vadeli sistemler çıkar ortaya. Ama şu ana kadar turnuvanın en iyisi dediğimiz takımların da sürpriz takımlar olduğunu unutmayalım, sürprize gebe bir turnuva.

Cüneyt Çakır ise gururlandırdı, yalan yok. Hakemleri de fazlasıyla konuşuyoruz ama Cüneyt Çakır müthiş bir maç yönetti, adamın Avrupa geleneği oluştu, sabit bu. Avrupa'da zorluk derecesi yüksek maçların hepsine imzasını atıyor, inanılmaz maçlar yönetiyor ama Türkiye'ye yansımıyor bu, umarım önümüzdeki yıllarda yansır...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir