Çocukluğumda daha fanatiktim, rakiplerin en güçlü futbolcularını da kendime hedef seçerdim. Hele ki, Leeds United maçında oluşan ortamı ve yaratılan gerilimi düşündüğümüzde o zamanlar Leeds'in altın çocuğu olan Harry Kewell bir numaralı hedefim haline gelmişti. Onunla çok iyi başlayan bir mazim yoktu anlayacağınız.
Sonra yıllar geçti, o yıllar içerisinde Kewell'ı Liverpool formasıyla izledik derken Kewell'ı Galatasaray formasıyla izlemeye başladık. Haldun Üstünel'in ilk icraatlarından aslında, onun yarattığı yıldız harekatının ilk isimlerinden biri oldu.
Sessiz ve derinden ilerleyerek, basına da müthiş bir ters köşeyle Kewell'ı takıma kazandırdı. Bir akşam televizyonu açtığında Harry Kewell Galatasaray'da diye yazıyordu ve çok şaşırmıştım.
Geçen üç sezon içerisinde de Kewell'ın Galatasaray'a kattığı müthiş şeyler var. Kewell bir ruh oldu, karakter anlamında Galatasaray ona o da Galatasaray'a çok yakıştı, formanın hakkını sonuna kadar verdi. Belki kulüp bazında beklenen başarılar gelmedi ama bizler Kewell'ın Galatasaray'da olmasının gururuyla geçen yıllar yaşadık.
Hamburg maçını hatırlıyorum. Takımın elinde stoperi kalmamış, teknik direktör Bülent Korkmaz'ın çaylak zamanları ve çok zor durumda bir Galatasaray var. Avrupa'ya kendi adını yeniden duyurduğu sezon ve Avrupa Ligi 4. turundasınız. O turu geçmeniz durumda önünüz açık, belki kupa yürüyüşünüz başlayacak.
O noktada bu adam çıkıyor ve ben stoper oynarım diyor. Altyapıda eğitimini almış ve bu sorumluluğu almak istiyor. İyi oynadı kötü oynadı, doğruydu yanlıştı mesele bu değil. Mesele Kewell'ın aldığı o sorumluluk. Kaç futbolcu henüz bir sezonu tamamlamadığı bir takım için böyle bir sorumluluğun altına girer. Kewell sadece bu olay için bile efsanedir.
Ondan sonraki sezona bakıyorum, Baros sakatlanmış ve forvetsiz kalmış bir anlamda Galatasaray. Kewell geçiyor forvete ve o sezon sakatlık yaşamasaydı eğer belki de gol kralı olacaktı, öyle bir istatistik yakalamıştı. O sezon ligin ilk devresinin en değerli futbolcusuydu ama onun bitmek bilmeyen kabusu olan o sakatlıklar engel olmuştu.
O sakatlıklar olmasa zaten kariyeri farklı şekillenecekti. Çok iyi durumda olan bir Galatasaray'da olmasını isterdim aslında Kewell'ın, onu ekonomik kullanabileceğimiz ama zor süreçlerin futbolcusu oldu o ve geçen kötü sezonların içerisinde yer aldı. Geçen sezon Baros'un gördüğü gibi onun da şampiyonluk görmesini isterdim. Ne durumda olsun, Kewell > Riera gibisinden çok yorum yaptım geçen sezon.
Fazlasıyla duygusal baktığımın farkındayım ama bu adam benim Galatasaray tarihinde en çok sevdiğim futbolcudur. Nefretten sevgiye uzanan bir yol benim için ve asla da unutmayacağım. Bugün Kewell'ın doğum günü, 34 yaşına bastı ve futbol kariyerini kendi ülkesinde bitirme niyetinde. Biz de arada Kewell'ın Melbourne Victory formasıyla attığı şık golleri izliyor ve tekrar eski günlere dönüyoruz o günlerle.
63 maçta attığı 22 gol var Kewell'ın Galatasaray formasıyla. 3 sezon forma giydi, bu 3 sezonun neredeyse 1.5 sezonunu sakat olarak geçirdi ama Kewell yani, oynadığı anlarda yaptıkları ortada. Doğum günün kutlu olsun..
http://www.youtube.com/watch?v=g_IVFRzu_PY
YanıtlaSilKeşke F.Terim ile çalışma fırsatı bulsaydı Kewell
Her zaman özel kalacak kalplerimizde.Bir de görebilsek artık.
YanıtlaSilBu kadar sakatlanmasa belki de bize hic gelmeyecekti bu kalitede bir adam. Sampiyonluk gormemesi bir uktedir. Bence yollar daha guzel bir sekilde ayrilmaliydi, cok sessiz sedasiz oldu. Keske ileride bu klubun icinde olsa yeniden bir sekilde.
YanıtlaSil