17 Ağustos 2015 Pazartesi

SC Nostalji #36; Juan Pablo Pino


2010-2011 her yönüyle çok ilginç, Galatasaray adına ise enkaz bir sezondu. Takımın kalite anlamında da dip yaptığı, dibe gidişte de yönetimin bile bile ladeslerinin damga vurduğu bir dönem. En kısa iki örnek vereyim, Baros ve Batdal ikilisiyle sezona başlamak gibi, sadece iki forvetle. Baros'un da sık sakatlandığı dönem. Ya da Keita'yı satıp yerini Serdar Özkan ve Pino gibi isimlerle doldurmaya çalışmak. Galatasaraylıların büyük özlemi olan kanat oyuncusunu bulup, sudan sebeplerle sadece 500 bin avro kazanç ile takımdan göndermek. Devamında da ligi 8. bitiriyorsunuz zaten.

Pino'ya gelirsek, geçmiş dönemde potansiyel göstermiş ve geleceği yıldız adayları arasında yer almış bir futbolcuydu. Taa ki Monaco dönemi geçirdiği sakatlıklara kadar. O dönem kendisi için iyi geçmediği gibi, düşüşün de başlangıcı olmuştu. Mourinho'nun Inter döneminde takımda görmek istediği bir isimdi, potansiyelini öyle belirteyim ama sakatlık dönemleri onu Monaco'da yıldız kılmadı, piyasası düştü ve o düşen piyasa neticesinde de Galatasaray Pino'yu 2.5 milyon avro gibi bir rakama transfer etmişti. Giovani Dos Santos için 8 milyon avro'nuz varsa alalım diyordu Adnan Polat, dolayısıyla da Pino geldi.

Rijkaard ve Hagi dönemlerini ayırmak lazım Pino için. Rijkaard döneminde daha çok yabancı sınırına takıldı ve oynadığı maçlarda da kanatlarda izledik kendisini. Zaten pozisyonu itibariyle de kanat oyuncusu ama Hagi göreve geldiğinde Baros'un sakatlığı, Batdal'ın yetersizliği derken Pino'yu forvet izledik. Felaket bir sezon geçirmedi aslında, forvet olarak verebileceğinin en iyisini vermeye çalıştı, bu kadarı oldu. Akıllarda kalan bir Fenerbahçe deplasmanı var mesela, mükemmel oynamıştı. 

Hızlı ve teknik becerisi olan bir futbolcu, topu Pino'ya verip ondan top tutmasını beklemek güç. Fiziksel özellikleri yoktu, hızlı hücumlarda etkili olabilirdi. Klopp o konuda Aubameyang'ı geliştirdi mesela, şimdi nasıl oynadığını görüyoruz ama Hagi aynı gelişimi Pino için yapamazdı, devamında da Terim onu takımda tutmadı zaten.

Pino'ya yönelik akıllarda ne kaldı dersek, başta da dediğim gibi Fenerbahçe deplasmanı, uzaktan attığı müthiş şutlar deriz ve üçüncü bir konu araya sıkıştıramam. Yeterli bir isim değildi, Keita gibi bir ismin ardından gelmesi de beklentileri yükseltti ama o doğal olarak bu beklentinin aşağısında kaldı. Galatasaray sonrasında da Katar dönemi var, Olympiakos'da geçirdiği kiralık sezon, Mersin İdman Yurdu'na gelip hiç oynamadan kaçması derken en son kendisini Fransa'da hatırlıyorum. Hala da 28 yaşında, yaşlı bir futbolcu algısı yaratamıyoruz. En iyi dönemlerinde olması gereken zamanlarda kariyer anlamında dip olduğu anları yaşıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir