24 Kasım 2015 Salı

Hocanın Heyecanını, Sesinin Titremesini Görmek Yeterince Fikir Verdi; Tansu Gürsel


Geçmişi sorgulamanın bir anlamı kalmadı. Hamza Hamzaoğlu döneminde yaşananlar geride kaldı, en azından geride bırakılmalı. Mustafa Denizli ile yeni bir dönem bizleri bekliyor. Dün üzerinden biraz geçtim ama Türk futbolunu ve Mustafa Denizli'yi benden çok daha yakından takip eden ve daha iyi bilen sevgili Tansu Gürsel ağabeyim beni kırmadı ve Galatasaray & Mustafa Denizli ilişkisini geçmişe de inerek çok güzel anlattı..

Maziyle başlayıp günümüze gelelim ki Mustafa Denizli'nin Galatasaray'daki mazisini ben dahil canlı izleyemeyen çok kişi var. O günleri bize nasıl anlatırsın, Mustafa Denizli o dönem Galatasaray'ı ve senin için ne ifade eder?

Tansu Gürsel: Mustafa Denizli, benim futboldan bir şeyler anlamaya başladığım dönemin ilk aktörlerinden biri. Bizler o dönemde haberleşme olanakları gazete, televizyon ve radyodan ibaret bir nesil olarak genelde şampiyonluk yaşamış takımlara gönül veriyorduk. Çünkü basında onlar daha fazla yer ediniyordu. Bir çocuğun taraftarlık eğilimi başarılara endeksliydi. Nasıl ki Metin-Ali-Feyyaz dönemindeki üst üste üç şampiyonluktan dolayı birçok çocuk Beşiktaşlı olduysa Jupp Derwall'in dindirdiği 14 senelik şampiyonluk hasreti ve hemen ardından Mustafa Denizli'nin yaşattığı Avrupa zaferleri beni Galatasaraylı yapan etkenlerdendi. Öğlen vakti okuldan kaçıp Galatasaray'ın Avrupa kupası maçlarını izleyen bir nesildik biz. Hem de duyduğumuz heyecana rağmen kazanacağımıza emin olarak. Çünkü o aralar bizler için Denizli futbolu en iyi bilen teknik direktör, Simovic dünyanın en iyi kalecisi, Prekazi ise dünyanın en iyi sol ayağıydı. Mustafa Denizli o dönemde bana yeni yeni tanımaya başladığım Galatasaray'ı Avrupa'da her takımı dize getirebilecek ve zirveye oynayabilecek bir takım olarak tanıttı. Tabii şimdi kendi memleketimin takımına daha çok kanalize oldum, oraya karşı duygularım daha yoğun. O da ayrı bir mesele :)

Mustafa Denizli'nin bana göre en büyük özelliği her devrin teknik direktörü olması. 1989'da Galatasaray'ı, 2001'de Fenerbahçe'yi, 2009'da ise Beşiktaş'ı şampiyon yaptı. Üç birbirinden farklı dönem. Bu yüzden de Mustafa Denizli'nin devri geçti demek bence güç. Sen bu konuda ne düşünüyorsun?

Tansu Gürsel: Bu çok güzel bir tespit. Futbol çabuk değişen bir oyun. Her dönemin kendine göre eğilimleri var. Bu eğilimleri yakalayamayan teknik direktörler bir önceki dönemde kalıyor. Yani devirleri geçiyor. Sürekli kendini yenileyen teknik direktörler ise hiçbir zaman geçerliliklerini kaybetmiyor. Mustafa Denizli de bu özelliği barındıran hocalardan biri. Bu arada hocanın zamana uyum sağlamasının yanı sıra yarıştığı ortamlara da ne kadar başarıyla uyum sağladığının altını çizmek gerek. Mustafa Denizli bu saydığın kulüplerin yanı sıra milli takımda, İran'da ve Rizespor'la 1.ligde de başarılar yakalamış bir teknik direktör. Bu, analiz ve planlama yeteneği de gerektirir.

İki farklı düşünce vardı. Birincisi, yapı kuralım ve yabancı bir isim gelsin. Gerekirse bu sezonu feda edebiliriz mantığı. Diğeri ise günü kurmarmak görünümlü Mustafa Denizli ile anlaşmak. Sence Galatasaray adına en doğru tercih mi oldu ve Mustafa Denizli için sadece günü kurtarmaya mı geldi diyeceğiz?

Tansu Gürsel: Tabii ki gönül her zaman planlı hareketten, sistem oluşturulmasından yana. Bunu Galatasaray özelinde konuşmuyorum. Keşke Türkiye'deki her kulübün kendine has bir sistemi olsa. O zaman Türk futbolunun da bir sistemi olmuş olur ve bu ülkede futbol beklenen kalkınmayı yapar. Fakat ne yazık ki bizim genlerimiz sistem oluşturmak için gereken zamana alerjili. Bizde o sabır yok. Yani sende bende olsa başkasında yok. Ya da başkasının kuracağı sisteme sen ben sabredemeyiz. İlla ki bir yerden patlak verir. Mecburen başarılı olmak, o arada da becerebilirseniz uzun vadeli önlemlerinizi alıp kurmak istediğiniz sistem üzerine çalışmak zorundasınız. Ya da sadece günlük başarıyla yetinebilirsiniz. Türkiye'de genel olarak bu günlük başarıya oynamış futbol yöneticileri. Hele ki Galatasaray gibi başarıya bağımlı hale gelmiş bir camiaysanız sistem için sabretmek gerçekten çok kolay yakalayacağınız bir bilinç değil. Mesela Beşiktaş, "Feda" motivasyonunun da katkısıyla henüz bitmemiş de olsa bir yapılanma sürecinden geçti. Galatasaray'da bunu uygulamak kolay değil. Belki katılmayanlar ve hatta kızanlar olacak fakat Galatasaray taraftarı son yıllarda daha başarıya endeksli bir topluluk haline geldi. Bu sabrı gösterecek romantizm genel taraftar kitlesinde yok. O yüzden Mustafa Denizli kısa vadede tatmin için en doğru seçimlerin başında. Peki Denizli'den sonrası tufan mı? Bunu şekillendirmek de hocanın ve camianın elinde. Doğru bir teknik kadroyla bu zamana kadar Mustafa Denizli, Fatih Terim ve Şenol Güneş'in yapmadığı şey gerçekleştirilip yeni bir hocaya yol açılabilir. Yani Denizli, yanındaki genç teknik adam adaylarından birinin Jupp Derwall'i olabilir. Bu her zaman dillendirilen fakat gerçekleşmemiş bir hayal fakat hoca da kariyerini Galatasaray'da noktalayacağını söylemişken, bugün değilse ne zaman?

Beklentin neler? Ne gibi değişimler yaşanır, nasıl bir formasyon görürüz, hangi futbolcuların çıkış yakalamasını bekliyorsun ve bu hamle artı anlamda Galatasaray'a ne kazandıracak?

Tansu Gürsel: Beklentilerim bugüne kadar hep olumluydu. Bugün basın toplantısını izledikten sonra daha da olumlu hale geldi. Hocanın heyecanını, sesinin titremesini görmek yeterince fikir verdi. Mustafa Denizli oportünist bir hocadır. Her oyuncudan verim almak isteyecektir. Ligi önceden kafasında oynar. Bu simülasyonu aslında her hoca yapar ancak Mustafa Denizli bu konuda en başarılılardan biridir. Son üç haftaya kaç puanla girebileceğini aşağı yukarı kestirir. O yüzden de ne olursa olsun takımı son iki haftaya iddialı bir şekilde taşıyabileceğini düşünüyorum. Oyuncular, ona karşı Hamza Hamzaoğlu'na takındıkları tavırları takınamazlar. Ayrıca hocanın bir diğer özelliği de her oyuncuyu en iyi olduğu mevkide değerlendirmesidir. Yani her maç enteresan enteresan arayışlara gireceğini düşünmüyorum. Ligi sürekli takip ediyor oluşu zaten en büyük avantaj. Ligin gerçeklerinin yanı sıra Galatasaray'ın da gerçeklerini, ihtiyaçlarını ve en önemlisi mali durumunu biliyor. Transfer mutlaka isteyecektir ancak bu transferlerin gerçekçi maliyetleri olacaktır. Emre Çolak, Sinan Gümüş gibi oyunculardan daha çok faydalanacağını, durgunluk yaşayan Burak Yılmaz'ın tekrar çıkışa geçeceğini tahmin ediyorum. Yalnız şunun da altını çizmekte fayda var. Hocanın elinde sihirli değnek yok. Yarın bambaşka bir Galatasaray görmeyeceğiz. Bu zamanla olacak bir şey. Onun için de ilk haftalarda herkesin sabırla beklemesi gerekiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir