14 Aralık 2015 Pazartesi

Muslera Sınırları Zorladı Ama Yetmiyor, Bu Görüntüde Yetmeyecek de


Bir de Atletico Madrid maçı vardı böyle. Varlık gösteremedik, tarihin en hak edilmiş yenilgilerinden biriydi. Beşiktaş maçını da o listeye yazıyoruz, Galatasaray kaybetmeyi sonuna kadar hak etti. İki maçın ortak noktası ise Muslera, farkın daha açılmasını engelleyen, dramatik bir sonun önüne geçen. Konuşulacak bir futbol yok, tek yapabileceğin rakibini tebrik etmek.

Hamza Hamzaoğlu değişim adı altında gönderilmedi mi? Takımın kötü gittiğine ve iyi olmayacağına kanaat getirildi, gönderildi. Buna eyvallah, böyle bir karar alınmıştır, doğruluğunu ve yanlışlığını geçmiş dönemde zaten konuştuk. Mustafa Denizli göreve getirilerek de kötü gidişatın iyiye evrileceği düşünüldü ve iyiye gitmek için de değişim gerekiyor, bu değişimi sağlayacak isim Mustafa Denizli ama şu ana kadar Chedjou'yu orta saha oynatmak dışında bozduğu bir ezber yok. Yine klasik Galatasaray 11'leri, şans bulmaması gereken isimlerin bulduğu şanslar. Daha da kötüsü şu, iyi anlamda konuştuğumuz bazı durumlar da artık yok. 

Hücum silahın iyiydi mesela, ligin en çok pozisyona giren, pas yapan, topa sahip takımıydın ama bu özellikleri de yitirdin. Kadro yetersiz zaten, bunu yaz dönemi de söyledik, Hamza Hoca'yı da eleştirdik, sen de bunu görerek geldin ama her maç sonunda bu yetersizliği dile getirerek o yetersizlik giderilmiyor. Mustafa Hoca'nın yapması gereken şey, ligin devre arasına kadar mümkün olan en az kayıpla bitirip, devre arasında hamle yapmaktı ama bu maç sonunda şampiyonluk şansını zor görüyorum. Tek beklentim değişim, olması gereken bu. Çok umutlu değilim ama başka şansın yok.

Beşiktaş maçına bakmaya çalışalım, zor ama şansımı deneyeyim. İlk yarıda rezil bir futbol, tamamen Beşiktaş üstünlüğüyle geçen, Muslera'ya karşı verdikleri büyük bir mücadele. Galatasaray hiç tutunamadı, şu futbolcu büyük çaba gösterdi diyeceğim ama o da yoktu. Günay Güvenç'i gören yoktu, değil şut atmak, pas yapılamadı, Sneijder & Selçuk İnan gibi isimlerin sorumluluk almasını bekliyordum ama Beşiktaş müthiş bir direnç koydu, tek kale bir ilk yarı geçirdi. Chedjou sırıttı mesela ilk yarıda, çok fazla top kaybı, hata yaşattı. Ama onu orta sahada denemeye mecbursun, bunu da görüyoruz.

İkinci yarıda en başta Chedjou toparladı, dikine çıktığını, hareketlendiğini gördük. İlk yarıdaki rezil görüntünün ardından Galatasaray kıpırdadı aslında, rakip yarı sahaya oyunu yıkmaya, daha hızlı gelmeye çalıştı, çabaladı. Belki pozisyona girmedi ama ilk yarıdaki o görüntünün ardından iyiydi bu ve müthiş bir şans golü de buldu ama golün hemen sonrasında gol yemesi Galatasaray'ın o direncini yine sıfıra indirdi. Oysa Günay Güvenç o hatanın ardından, "Allah'ım ben bu dünyaya niye geldim" modundayken bunu kullanamadık, üzerine gidemedik. Beşiktaş'ın yediği gol bir anlamda onlara yine enerji getirdi.

Sosa'nın iyi futbolu vardı, rakip yarı sahada Beşiktaş'ı müthiş rahatlattı. Mario Gomez zaten büyük koz ama İsmail Köybaşı gerçeği var. Bu kadar büyük sakatlıkların ardından oynadığı futbol ve yakaladığı istikrar inanılmaz. Otoban yaptı oynadığı kanadı, hem hücumda hem savunmada çok büyük oynadı. Atiba zaten tek başına defansif yükü çekiyor, aynı şekilde Beck de oynadığı kanadı iyi savunanlardan derken herkes koşuyor, müthiş bir mücadele gösteriyor Beşiktaş'ta. Buna karşı koymanızın yolu da ezber bozmak, orta sahayı biraz daha kalabalık tutarak mücadele gücünü yükseltmek ama siz Yasin Öztekin'e sabrediyorsunuz, Emre Çolak veya Jose Rodriguez'in yüzüne bakmadan. 

Forvetiniz yok, ileride varlık gösteremiyorsunuz ama Podolski'yi en ileri uçta denemeden. Takımın en iyi bitiricisi, belki de tek bitiricisi. Kimse Podolski'den kreatif işler, Keita vari hareketler beklemesin, tarzı bu değil. Podolski'yi pozisyona sokarsınız ve bitirir, özelliği bu. Podolski'yi bu anlamda eleştiremem, sahada varlığı yoktu ama siz ona uygun ortamı yaratmazsanız bu görüntü hep olacak.

Her maç klasik hataları konuştuğumuz için o konuya çok girmek istemiyorum. Kulübe boş yani, bir takım düşünün ki geri durumda ama 3. değişikliğini yapamıyor. Pareira, maç sonunda "dar bir kadromuz var, kenara baktığımda hücumcu olarak sadece Van Persie ve Diego'yu gördüm" diyebiliyor, alay eder gibi. Bir de Galatasaray'a baksa. Beşiktaş'a bakıyoruz, Quaresma ve Olcay Şahan'la maça başlıyor ama Gökhan Töre ve Kerim Frei ile değiştiriyor. Forvet ihtiyacı olsa Cenk Tosun da beklemede, ya Galatasaray. Oynayanı da yetersiz, kenarda bekleyeni de.

Sabri Sarıoğlu'nun kanadı yine otoban, Semih Kaya ne kadar iyi mücadele etse bile tek hatasıyla değil kendi mücadelesini, tüm maçı etki altına alabiliyor derken klasik şeyler, hep yazdık. Yasin Öztekin de yetersiz, aynı şekilde forvetin ve savunman. Burada da ihale sezon başı bu takımı kuranlara bırakılır, Mustafa Denizli'ye değil.

İyi olanı da kullanamıyoruz, fayda sağlayamıyoruz. Bu kadar fazla formsuz oyuncunun varlığında şans bulması gerekene de şans vermediğimiz için adaletten de söz etmek imkansız ve bu tip kötü sonuçlar kaçınılmaz. Beşiktaş'a karşı futbol anlamında ezildik, nefes alamadık. Sonuna kadar hak ettikleri bir galibiyet. Muslera sınırları zorladı, şans da kapımızı çaldı ama buna rağmen kaybediyorsanız oturun düşünün.

Anlamadığım şeyler var. Bu takımda bazı futbolcuların yeri nasıl garanti oluyor, kimse onlara dokunamıyor. Mesele satmak da değil, kadro dışı bırakabilirsin, zor değil. 2003-2004 sezonunun devre arasıydı, yine Galatasaray'ın felaket sezonlarından biri. Fatih Terim'in Bülent Korkmaz, Arif Erdem ve Hakan Ünsal gibi isimleri kadro dışı bıraktığına şahit olmuştum. Burak Yılmaz vari isimler daha mı değerli ya da ağırlıkları daha mı fazla? Bu bir ezberdir, kötü gidişat olursa hocanı kovarsın da bazı futbolcuları da kadro dışı bırakırsın. Bu önemli bir mesaj ama uygulayan yok.

Mustafa Denizli, kuruyan dalları budayacağız diyordu. Ben de budamasını bekliyorum, değişim vakti geldi, kapıyı çalıyor. Yeni dönem adıma beklentim tam olarak bu. Herkes heyecanını kaybetti. Mesele şampiyon olmak değil, yeniden heyecan sahibi olmak..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir