13 Şubat 2017 Pazartesi

Galatasaray 1-2 Kayserispor, Riekerink'le şampiyonluktan bahsetme zaten


Bu saatten sonra şampiyonluk konuşmak zor, en azından Riekerink görevde kalmaya devam ettiği sürece. Riekerink'i gönderecekler mi bilmiyorum ama onu görevden almak adına bu puan kaybını beklemeye gerek yoktu. 3'de 3 seni lider yapacaktı, imkan da vardı ama ilk haftadan kullanılamadı bu. Herkesin puan kaybettiği bir hafta, sen bunu değerlendiremiyorsan şampiyon olma zaten. Bir de maç sonu açıklamaları yok mu, Riekerink'ten konuşan her yöneticiye kadar.

Ben 4-4-2 bekliyordum, 4-2-3-1 başladık. Bruma forvetin arkasında, Garry solda, Yasin Öztekin sağda, Podolski önde. Orta sahanın göbeğinde de Tolga Ciğerci ve Nigel De Jong. Üç tane kanat adamı, hatta Podolski'yi dahi o sınıfa koyabilirsiniz. Bu adamları nasıl etkin kullanabilirsiniz, tabii ki topu onlara taşıyarak, onlardan topu taşımalarını beklemeyerek. Sneijder'i olmayan Galatasaray'ın oyun aklı yok, bunu geçen haftalarda da gördük ama böyle bir hücum hattının arkasında pas yapacak Josue'yi (beğenin ya da beğenmeyin) kullanmıyorsunuz. 

İlk yarıda iki tane pozisyon var, ikisinde de Podolski'nin duvar olduğu ve sol kanattaki oyuncunun ceza sahasına sarktığı. Garry Rodrigues'in pozisyonu netti, Yasin Öztekin ise topa yetişemedi. Koca Galatasaray'ın başka bir hücum planı yoktu, olamazdı da. Bu hücum yapısıyla ne yapabilirdiniz, ya Podolski sol ayağıyla yaratana sığınacak ya da Bruma, Yasin Öztekin ve Garry gibi isimler şapkadan tavşan çıkaracak.

İlk yarıda enteresan bir görüntü daha, kullanılan kornerleri top kime daha yakınsa onun kullandığını gördük. Bir plan, düşünce yok. Oysa Kayserispor'un iki golü de korner üzerinden geldi, aynı yer, aynı pozisyon. Galatasaray için öğrenilmiş çaresizlik, yediğin 20 golün 12'si kafayla geldi. Devre arası transfer döneminde bu noktada bir hamle yapmadın, aldığın Ahmet Çalık ise yedek. Saha içinde Nigel De Jong Semih Kaya'ya nerede ne yapması gerektiğini öğretiyordu, bunun üzerine ne konuşmak lazım.

İkinci yarıda 4-4-2'ye dönmen de bir şey ifade etmedi. 85'den sonra oynamaya başladı Galatasaray, Josue'nin oyuna girmesinden sonra ise pas yapmaya başladı. 85'den sonra kanatlara inmeye ve ceza sahasına top doldurmaya başladık, ceza sahasında daha kalabalık olduk. Gol öyle geldi, sayılmayan gol yine bu şekilde geldi ve son dakika Eren Derdiyok'un kaçırdığı gol. 

İlk yarıda o kadar çok pas hatası yaptık ki rakip her hızlı çıktığında pozisyon yakaladı. Topsuz oyunda zaten yokuz, biz bizde olduğunda da o topu yönlendirecek, hücuma top taşıyacak ismi bulamadık. Tolga Ciğerci & Nigel De Jong ideal ikili değil, Selçuk İnan veya Sneijder yoksa mecbur Josue oynar, başka bir alternatif yok. Pas yapamadın, hücuma top taşıyamadın ve pozisyona girmekte zorlandın. Mağlubiyetten daha doğal bir şey yok.

5 yorum:

  1. Arkandaki rakip yenilmiş, önündeki iki takım yenilmiş. Karabük ve Kayseriyi yensen 1 puan ile birinci oluyorsun. Takıma 2 stoper alıyorsun yediğin goller aynı. Ağır stoperler gibi arkaya adan kaçırıyorsun. Ağır dediğimiz dalga geçtiğimiz Servet Çetin en azından hava toplarını kimseye kaptırmazdı. Bam üçlüsü pas yapamazdın topu ayaklarına aldıklarında akılları başlarından giderdi ama her topu kazanmak için deli gibi basarlardı. Rakip orta sahamızı bu kadar kolay geçemezdi. Uzun topları rakibe bırakmazlardı. Bizim altımızdaki Fenerbahçe bu kadar kolay gol yemiyor. Ya her hafta fırsatın elimize gelmesinden bıktım. Zirve yarışından kopsakda en azından umut etmeyi bıraksak.

    Bir söz Rikerink'e. Seni bu güne kadar savundum. Gelişir dedim, takım kötü dedim ama artık yeter. Hayal etmiyorsun ve geldiğin takımın hayallerine ortak olmuyorsun. Eğer yönetim her işine karışıyorsa bırak git. Yada restini çek. Dün U21 takımın maçını seyrettim. Kayserispor ile oynadılar onlarda. Tıpkı abileri gibi ne yapacaklarını bilmeyen 11 oyuncu vardı sahada. Taktikten pek anlamadığın gibi birşeye kapıldım. Demekki sen sadece oyuncu gelişiminden anlıyorsun.
    Maç içinde delilik nasıl yapılır? Ben anlatayım. Lazio-Galatasaray maçı ve ondan önceki lig maçı, hoca Mustafa Denizli. Rakip 2-1 öne geçmiş maçı kazanmak zorundasın. Savunma hattı 7 oyuncudan oluşuyor. 5'i stoper. Gol bulman gerek ve oyuncu değişikliği hakkın yok. Ne yaparsın. Ben sana söyleyeyim. Topu aldığında rakip korner bayrağının yakınına uzun top atıp rakibin taç atmasına izin verip stoperleri oraya çıkartıp pres yapıp, top kazanıp karambol gol ararsın.

    Şimdi sırada dünkü maç var. 2-0 geridesin kendi evindesin. Ne yapman gerek gol yemeden 3 gol atman gerek. Ne yapabilir ben bir fikir vereyim. De Jonk ve Tolga orta sahası çok top kazanamıyor ve rakip onları çabuk geçiyor. Hücumda birşey yok. Savunma hata yapıyor ve birebirde hata yapıyorlar. Ne yapabiliriz ben fikir vereyim. Sabriyi çıkart Ahmet i oyuna al. Linnes i orta saha ya çek. 5-10 dk oyuna bak, değişim yoksa Tolga yada Dejonk u çıkart , Josue yi oyuna al orta sahaya çek. Yine bir değişim olmadıysa Dejonk Tolga ikilisinde kalan oyuncuyu çıkart. Sinan ı oyuna al. Maç sonunda (Semih - Ahmet - Hakan) (Yasin - Josue - Linnes - Gary) (Sinan - Podolski - Bruma ) olacak. Tabi herkes in kafasındaki tutacak diye birşey yok. Ancak senin kafanda hiç bir plan yok. Çılgın hiç birşey yok. Bugüne kadar yaptığın en çılgın şey 4-2-3-1 den 4-4-2 ye geçmek onuda yaparken ne düşündün hakikaten bilemiyorum.
    Artık bende sana Bye Rikerink diyorum.

    YanıtlaSil
  2. Söylediğin gibi bu akla zarar kadronun kaybetmesi kadar doğal bir durum yok. De Jong'un bu kadroda sorumluluk alıp terse uzun toplarla kanat oyuncularını pozisyona sokacak pasları çok iyi atabilmesine rağmen hiç denememesi müthiş hayal kırıklığı. Onun dışında tabi ki elimizdeki tek salt stoper olan adamı oynatmamak. Maça iki 6 numara ile çıkıp, Josue'yi kullanmamak. Bruma'yı forvet arkası oynatarak hem kanattaki verimliliğini yok etmek hem de bir kişi eksik oynamaya zemin hazırlamak. Cidden bu neyin kafası anlamak çok güç. Yani kadroyu rakip takıma kurdurtsan bu kadar sabote edemezdi. Çok yazık, olan Galatasaray'a ve onu destekleyen milyonlarca kişiye oluyor. Maçtan sonra aynı pişkin tavır ve açıklamalar ise devam ediyor. Kötü gidişattan ziyade artık beni ve eminim ki bir çok taraftarı en çok rahatsız eden ve tiksindiren şeyler bu pişkinlik,yüzsüzlük adilik adı her neyse... Bu insanlardan ve içinde bulundukları zihniyetten, gerçek taraftar bu kulübü nasıl kurtarabilir. Bu zihniyettekilere bir daha geri dönüş imkanı nasıl verdirilemez. Elimizden protesto etmek dışında ne gelir, bilemiyorum...

    YanıtlaSil
  3. Ekşisözlükte okudum fena gelmedi gözüme. İbrahim Üzülmez veya Ertuğrul Sağlam. Bir tanesi deneyimli ama yinede başarıya aç öbürü hırslı ve başarıya aç birisi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hiç imkanı ve oluru yok..

      Sil
    2. Büyük İhtimal ile Beşiktaşlı kimlikleri olduğu için söylüyorsun.
      Ertuğrul Sağlam Bursaspor Beşiktaş arasındaki gerginlik yüzünden Beşiktaş çocuğu kimliğini kaybetti. Ayrıca hala başarıya aç. Aldığı Şampiyonluğun şans olmadığını kanıtlamak isteyecektir.
      İbrahim Üzülmez içinse elimizde Şenol Güneş örneği var. Trabzonun çocuğu istanbula gitti. Bunun dışında çok yakın tarihte olmasada Gs den Bjk ye Bjk den Gs ye giden antranörler vardı yine niye olmasın.
      Antranör kimliklerini eleştrebilirsin , ki hakkın.
      Ertuğrul Sağlam ın uzun zamandır bir etkinliği yok, kendi yarattığı efsane Bursaspor u bozup yenisini yaratamadı(transfer yeteneksizliği) ama Şampiyonlar ligi tecrübesi var ve oyuncudan fayda sağlamayı iyi beceriyor.
      İbrahim Üzülmez için pek tecrübesi yok, yabancı oyunculara karşı soğuk, Antranörlüğü ile bir seneyi kapatamadı ancak fena gözükmüyor. Bizim ihtiyacımız azıcık hırs oyuncuların kendisini bulması olmakta. Tabi bunun yanında kendisinin transfer kapasitesini bilmiyoruz.
      Igor Tudor için çekincem kendisinin ikinci bir Skibbe olması. Yani deplasman performansı bu savı güçlendiriyor.

      Sil

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir