20 Mart 2017 Pazartesi

Hepimizin konuştuğu sorunlar bunlar değil mi zaten


Milliyet'te gördüm bu haberi, Tudor'un yönetime sunduğu raporun öne çıkan başlıkları olduğu söyleniyor ama gerçekliği ile ilgili bir bilgim yok. Bunla ilgilenmiyorum gerçi, gerçek ya da değil. Hepimizin konuştuğu sorunlar bunlar değil mi, Tudor öncesi de bunları yazıyorduk, bugüne bakınca da bir şey değişmedi. Tek fark şu, sorunların farkında olan ve üzerine gitmek isteyen bir teknik adam var. Riekerink o dirayeti gösteremedi.

Madde madde konuşalım. İlk madde iletişimin kötü olduğu ve takım içinde gruplaşma üzerine. Bu yıllardır böyle yalnız, Fatih Terim'den bu yana diyelim. Gruplaşma var takım içinde, bazı futbolcular birbiriyle konuşmuyor bile. Saha içine bu yansımıyor deniliyor ama gayet yansıyor. Futbolcuya dayalı düzen diyoruz ya, işte bu. Selçuk İnan takım kaptanlığını kaldıramadı mesela, onunla başlarız, Sabri Sarıoğlu'na gireriz, yabancılardan çıkarız ve gurbetçilerle bitiririz. Bu düzen yıkılmalı, futbolcuya dayalı değil, bir sisteme dayalı takım olmak zorundayız.

İkincisi ise fiziğin kötü olması, takımın yeterli çalışmaması. Riekerink'te değil suç, Prandelli'den bu yana durum bu. Hamza Hamzaoğlu'yla gelen şampiyonlukta sezonun başının kıymeti büyüktü ama çok dillendirilmedi, Prandelli'nin tek artısı varsa o da takıma iyi yükleme yapmasıydı. Geçen sezonu gördük, futbolcular patır patır sakatlanıyordu. Bu sezona bakınca da tablo aynı, sezon öncesi farklı bir kondisyoner, Eylül ayında başka bir kondisyoner derken iyi bir planlama olmadığını da görüyoruz. Tudor gelince de futbolcular dayanamadı işte, kaldıramadılar. Ama doğrusunu yapıyor Tudor, bu takım bir şekilde ayakta kalmayı öğrenmeli. En az 2 senedir iyi çalışmıyor bu takım ve bazı isimlerin de kendine baktığını söyleyemeyiz. Sneijder bir örnek mesela.

Beni okuyanlar bilir, üçüncü maddenin üzerinde çok dururum. Bu takım agresif değil, isyan etmiyor gibi şeyleri çok yazmışımdır. Öyle de zaten, bu takım hiç agresif değil ve ayağa kalkmakta zorlanıyor. Fatih Terim döneminde yaşanan geri dönüşleri hatırlayın ve bunun bizlere yansımasını. İsyan o işte, Galatasaray'a yakışan da budur. Tudor döneminde bu yönde gelişme olduğunu düşünüyorum, Antalyaspor ve Gençlerbirliği karşısında isyan noktasında görüntü iyiydi ama Trabzonspor maçındaki kabullenmişliği kabul edemem. Ateşi ile bildiğimiz Tudor bile oturdu, hareketsiz kaldı. Ama bunun da temel noktası arkadaşlık değil mi, futbolcuların aynı hedef için bir olmasından geçmiyor mu?

Son madde bencillik, o da Bruma merkezli bir konu. Bruma'nın yakaladığı çıkış, bu sezon takıma kattığı değer çok büyük. Hücumun tıkandığını çok gördük, sadece Bruma'nın ayağına baktığımız zamanlar çok oldu. Sağ olsun, o da çoğu noktada takımı ayakta tuttu ama bunun bir yan etkisi var. Bazen öyle bencil oynuyor ki, tamamen kendi istatistiğine yöneliyor ve bu durumun da hücumu baltaladığı noktalar fazlasıyla var. Sistem takımı olmalıyız diyoruz, o sistemi yüceltecek ve ayağa kaldıracak unsurların başında Bruma gelmeli. Ama Bruma işi şahsileştirdiğinde ortaya bir hücum sistemi çıkmayacaktır.

1 yorum:

  1. Sende bu azim oldukça ben bitin oyuncuları değerlendirecek yazı sıkıntısı çekmeyeceğim. Keşke bu azim futbolcularda da olsa.
    Değerlendirme konusunda sıra stoperlerde. Gerçi Sportif Cümleler bu konuya oldukça fazla değindi.
    Hakan Balta: 2007-2008 yılında Ergün Penbe ve Orhan Ak boşluğunu doldurması için sol bek mevkisine transfer edildi. Bir sene sonra takımdaki stoperlerin bir bir sakatlanması ile kendisini bir anda stoper mevkisinde buldu. Uzun boyu ve ayağına hakimiyeti nedeni ile yeni bölgesi için iyi bir oyuncu oldu. Zamanla eski mevkisine dönse ve orta sahada denense bile stoperdeki performansının gerisinde kalması nedeni ile kısa zamanda eski mevkisine döndü. Özellikle uzun mesafeli paslarındaki isabeti nedeni ile mevkisi içinde kritik ilan edildi. Ancak arada yaptığı basit hataları ve yaşının getirdiği yavaşlama nedeni ile taraftarın gözüne batmaya başladı son zamanlarda.
    Takımın geleceği içinde olması için bir neden göremiyorum ancak ilk 11 içinde olmasada kontratı devam ettiği sürece kulübeden acil durumlarda takıma destek olabilir. Yani ilk 11 oynamamak şartıyla rotasyonda olabilir.

    Aurélien Chedjou: Fransadan Fatih Terim çıkartması. Ayağına hakimiyeti top sürebilmesi ile taraftarı etkileyen bir oyuncu oldu. Zaman zaman duran toplarda rakip ceza sahasında yaptıkları ile bizleri oldukça şaşırttı. Özellikleri ile bonservisinin hakkını verdiğini düşünürdü. İlk zamanlarda yaptığı hataları taraftarın gözünde nazar boncuğu olarak kaldı. Ancak giderek takıma uyum sağlaması ile performansının artacağını düşünürken yanındaki oyuncu ile uyum sağlayamaması ve kişisel sorunları nedeni ile bireysel hataları arttı ancak yinede gelen hocaların ilk tercih ettiği oyuncu oldu. Taki Beşiktaş maçında yaptığı hataya kadar. Kısa süreli formayı görmesi bizlerde birşey uyandırmadı.

    Geleceği: Hala eldeki en kalifiye stoper ancak sorunları ve sorumsuzluğu yüzünden kendisi ne yazıkki bu takımda bir geleceği görünmemekte. Tudor gibi defans kralı ile bir sezon başı yemesi mantıklı görünebilmekle birlikte ne yazıkki bu kredisi bulunmamakta.

    YanıtlaSil

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir