11 Nisan 2017 Salı

Başakşehir FK 4-0 Galatasaray, bunun izahı yok


İzahı yok yani bunun, ezildik. Başakşehir karşısında oynanan oyun bu sezonun en kötü futbolu ama bu sezonla da sınırlamayalım, tarihinde gösterdiği en kötü performanslardan biri. Geçen sezon Atletico Madrid deplasmanı böyleydi, varlık gösteremedik ama rakibin adı Atletico Madrid ve senin hocan gitmiş, yeni hocan takımının başında sahaya çıkmamış gibi faktörler vardı.

Tudor haklı, sanki rakip Barcelona ve Nou Camp'ta maça çıkıyoruz, öyle bir gerginlik vardı. Tudor'un oyun planı, maç içinde oyuna hiç müdahale edememesi, oyuncu değişiklikleri diye uzayan bir liste var, çok büyük hayal kırıklıkları barındıran. Ama şu ruhsuzluğu, futbolcuların isyandan uzak, durumu kabullenmiş hallerini de Tudor'la açıklayamıyorum.

Beşiktaş maçında da çok eleştirildim ama hala o söylediğimin arkasındayım. Doğru bir plandı o ve Talisca'nın şans frikiği olmasaydı kazanma ihtimalimiz de bir hayli yüksekti. İnsanlar gümbür gümbür bir futbol bekliyor, biz Galatasaray'ız diyor ama öyle değil. Sonuçta kötü giden bir düzen olduğu için Tudor geldi ve 2. haftasıydı. O da Beşiktaş maçı özelinde sürpriz bir plan uyguladı ve bu plan bana göre başarılıydı. Kaybettik ayrı konu ve bu bir final maçıydı ama buradan Tudor'a ihale çıkaramam.

Başakşehir maçında ise eleştiririm, Tudor artık takımı tanıdı, belli bir düzeye getirdi. Tudor'u üç özelliği ile ön plana çıkardım; adalet, taktik esneklik ve maç planı. Başakşehir maçı özelinde ise taktik esneklik ve plan noktasındayım, Tudor'un iflasıydı çünkü. 

Adanaspor maçında işleyen bir 4-4-2 vardı, bu sezon ilk kez kullandığımız. Adanaspor ile Başakşehir elbette kıyas olmaz ama 4-4-2'yle devam etmek doğru bir karardı ama bu tercihlere bir anlam bulamadım. En basiti, kazanmanız gerekiyor ve hücumda kalmanız için top tutmak zorundasınız. O topu Eren Derdiyok değil, Podolski tutar. Tudor ise Yasin Öztekin'i o pozisyonda kullandı, bunun bir açıklaması yok. Kayserispor maçında da Yasin Öztekin, Bruma ve Garry Rodrigues'in bir arada oynadığı bir düzen vardı, bundan biraz daha farklı. Ortak nokta ise şu, sahada akıl koyan bir Galatasaraylı yoktu.

Başakşehir karşısında da bunu yaşadık, o aklı koyacak bir Galatasaraylı bulamadık. Orta sahada da tablo aynı, Selçuk İnan ve Josue müthiş ezildi, Başakşehir vurdu geçti o noktada da. Josue'nin çıkışından bahsediyordum ama zorluk derecesi yüksek bir maçta o pozisyonda olması imkansızmış, beğenmeyeni çok ama Tolga Ciğerci'nin temposunu aradı orta saha. Mossoro büyük etki etti mesela, top kaptı, hızlı çıktı, Galatasaray savunmasının tüm dengesini bozdu ve kimse karşısında dahi duramadı.

Savunma tercihi daha felaket, anlam veremediğim asıl nokta orası. 4'lü savunma oynuyoruz, Semih Kaya neden sağ beke geçiyor mesela. Cengiz Ünder karşısında ezildi Semih Kaya, geriden geldiğinde dahi Semih Kaya'yı yıkmayı başardı ki bu çocuk 17 yaşında. Chedjou 2 haftadır kadroda yok, gözden çıktı derken neden bu maçta kurtarıcı misali sahada. 

Linnes'i geçen hafta övdük, Visca karşısında varlık gösteremedi. Hepsinden ötesi de Adebayor bizim yarı sahamızda cirit attı resmen, pivot oyunu nasıl oynanır herkese gösterdi. Attığı goller onun açısından basit ve rahat ama o rahatlığı yaratan Galatasaray savunması işte. Galatasaray da Eren Derdiyok'la pivot oyunu oynamaya çalışıyor, Yalçın Ayhan ve Epureanu gibi havadan iki müthiş isim arasında.

Yasin Öztekin, Bruma ve Garry Rodrigues'in 4-4-2'de bir arada oynamasının anlamı topu rakibe verip, hızlı hücumlarla oynamaya çalışmak desem bu da değil. Öyle bir plan da yoktu, gerçi öyle bir planı uygulamanın da imkanı olmadı. Topu rakibe verirsin ama durdurursun, direncin olur. Sen direnemedin, aksine Başakşehir hızlı gelerek seni bitirdi. Pas yapmana imkan tanımıyorlar çünkü, orta sahada baskıyı yemişsin, kanatlarını oynatacak bir futbol aklın yok sahada.

Tudor'un diğer büyük iflası da şu oyuna göz yummak. Seyretti resmen, e biz Riekerink'i bu yüzden eleştirmiyor muyduk? 15. dakikada değiştir, ne olacak. Olmayacağı belli işte, yürümüyor. Nerede kaldı senin taktik esnekliğin, niye uygulamadın. Yürümedi 4-4-2 ama ısrar ettik, ilk yarıyı 2-0 geride kapattık ama 45'de tek değişiklik yapmadık. 3-0'dan sonra Podolski ve Sneijder gibi isimleri oyuna almak resmen taraftar ile dalga geçmek, Tudor'u en çok bu noktada eleştiririm..

2 yorum:

  1. Hikmet KESKİN12 Nisan, 2017 09:26

    Ne desek, nasıl eleştirirsek eleştirelim boş artık. Olan oldu. Göz göre göre geldi bu felaket. Riekering'in bu dönemde gönderilmesinin çok büyük bir hata olduğunu sürekli dile getirdim. Oyun olarak tatmin etmesede şampiyonluk potasındaydı takım ve tüm istatistiklerde başa oynuyordu. Basının karalamalarına ve tuzağına düştü taraftar. Hiçbir şekilde kendisine şans tanınmadı, sabır gösterilmedi ve kendi kendini infaz etti Galatasaray anlamsız bir şekilde O'nu göndererek.

    Tudor'a hiçbir zaman inanmadım, inanmıyorumda. Tudor'un da Galatasaray'ın başına geçmesini açıklayacak ne bir başarısı nede bir nedeni vardı. Ve daha öncede ifade ettiğim gibi sanırım Fenerbahçe maçından sonra Tudor'da gönderilir. Zaten sezon ortasında görevdeki bir teknik direktörün alınması hoş olmamıştı.

    Maça gelirsek; maç sonu istatistiklerine bakıyorum. Galatasaray'ın 90 dakikada kaleye çektiği şut sayısı 4 (Dört). Ve daha vahimi kaleyi bulan şut sayısı 0 (Sıfır). Ben Neuchatel Xamax maçından itibaren Galatasaray'ı bilirim ve takip ederim. Bu derece rezil bir duruma düştüğünü hiç hatırlamıyorum. Ali Sami Yen'deki 1-6'lık Real Madrid maçında bile 11 şut çekip 6'sında kaleyi bulmuş takım. Yani yenilmeninde bir onuru vardır. Galatasaray tabii ki yenilir ama utanç verici duruma düşmesine de alışık değiliz hiç.

    Futbolculara değinmeye gerek yok aslında ama birkaç tanesini yazmadan edemeyeceğim. Öncelikle Semih. Onun yerinde olsam ve Başakşehir maçındaki kendi performansımı seyretsem utancımdan yerin dibine geçer ve derhal takımdan ayrılıp 2. veya 3. ligde bir takım arardım kendime. Hiçbirşey yapamıyorsam aldığım paranın %90'ını iade ederdim. Yazık yani.

    Selçuk'u olaylı Fenerbahçe maçından beri sevmem ama takıma faydası var diye katlanıyorduk. Son 2 senedir ise bu adam yok. Xavi bile prformansı düştü diye Barcelona'dan ayrıldı. Gerard gibi bir Liverpool efsanesi takımdan ayrıldı. Hagi, Galatasaray'dan performansını koruyamayacağını düşündüğü için kendi isteği ile ayrıldı. Hagi diyorum bak, Hagi. Yeniler bilmez ama Prekazi gibi bir adam performansı düşünce ayrıldı takımdan. Hala daha efsane olarak anılır. Bu adam hala nasıl Galatasaray'da duruyor anlamıyorum. Performansın düşerse takımdan ayrılırsın, bu kadar basit. Nedir bağlantıları, hangi güç Sabri ile birlikte bunu takımda tutuyor? Karanlık bir tarafları olduğu kesin. Seni ve Sabri'yi nefretle anacağız her zaman Selçuk!!

    Diğer futbolcular çöp zaten. Acırım acırım da Muslera'ya acırım. Umarım başarıdan başarıya koşabileceği bir takıma gider. Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu yaşayabilecek potansiyelde olan bir kaleci Başakşehir gibi bir takım karşısında ne hallere düşüyor. Yazık.

    Hepimiz üzgünüz ve hayal kırıklığımız büyük. Zor geçen hayatlarımıza bir mutluluk katıyordu Galatasaray. Tabii ki her zaman şampiyon olamazsınız ve böyle dönemler olur. Ama Galatasaray'ı her zaman en güçlü kılan prensiplerin çiğnenmeye başlandığını görmek fazlasıyla üzücü ve umut kırıcı. Umarım bir an evvel eskisi gibi sağlam, güçlü ve öncü kimliğine bürünür takım.

    Sevgi ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
  2. muslera
    cavanda(linnes)-serdar(ahmet)-ched(semih)-carole(dlc)
    dmc(tolga)-mc(mc)
    gary(yasin)-amc-bruma(sarı saçlı genç)
    sc(eren)

    not:şino ya da selçuk satılarak ikisi bir arada taşınamıyor. potansiyelli bir kadro kurulabilir, ama ne taraftar sabırlı ne de yönetim becerikli

    YanıtlaSil

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir