26 Nisan 2017 Çarşamba

Şu an Tudor'un en büyük sorunu; çelişki


Çelişki sevmiyorum, Tudor'un en kötü yanı bu çelişkiler. Taktikle çok fazla oynamasında değilim, bu taktik esnekliği de beğendiğimi söylemiştim. Taktik noktada esnek bir teknik direktörümüz uzun zamandır olmamıştı, belki de Tudor'u en çok desteklediğim nokta buydu. Çelişki dediğim olay futbolcu seçimlerinden kaynaklı, kullanmak istemediği belli olan bir futbolcuyu en kritik anda sahaya sürebilmesi ve kendi inandığı doğrulardan verdiği ödün.

Riekerink dönemine dönelim, kendi inandığı doğrular üzerine başlamıştı o sezon. Kadro dışı kalan isimler bir yana, Linnes ve Sinan Gümüş bu takımın 11'indeydi. Taraftarın beklenti sahibi olduğu ikili, Riekerink de bu isimlerin üzerine düşerek başladı ama sadece 2 maç sürdü bu. Linnes ve Sinan Gümüş yeterliydi, yetersizdi mevzusu değil anlatmak istediğim, kendi doğrusundan bu kadar çabuk vazgeçmesi. Sezon içinde Yasin Öztekin'in 2 kere kadro dışı kalmadı ve geri dönmesi (bence kadro dışı kalması haksızdı), Chedjou'dan vazgeçmek, sonra kurtarıcı misali ona sarılmak. Çok fazla çelişki var ve bu çelişkileri de Riekerink'in talimatla iş yapmasına bağlamıştım.

En çok eleştirdiğim konu da bu, Galatasaray teknik direktörlüğü uğruna bir insan kendi inandığı doğrulardan bu kadar kolay vazgeçmemeli. Riekerink için kendisinin bile hayal etmeyeceği bir yerdi burası ama bazı kişilerin güdümüne girdi ve geriye kendisinden bir şey kalmadı. Fenerbahçe maçının 11'ine ve saha dizilimine baktığımda da bu kadroyu Tudor kurdu diyemem. Bu adamın konuşmalarını seviyor ve paylaşıyorduk, taktik esneklik / adalet gibi kavramlar da beni heyecanlandırıyordu. Fenerbahçe karşısında ise bu kavramlardan eser yoktu, beklediğimden daha iyi oynamamıza rağmen.

Tudor da eğer bu yola girdiyse işi zor, yeni sezonu zor görür. Bu yola girenlerin kaderi aynıdır çünkü ve Tudor için de şu aşamada zirve noktası Galatasaray. Potansiyeli olan bir teknik direktör, efsane bir futbolculuk kariyeri var, herkesin tanıdığı bir isim, ileride daha önemli noktalara da gelebilir ama şu aşamada bir hayal kırıklığı yaşamak istemez. Kendi inandığı doğrularla devam etmeli, adaletli davranmalı ve burada kalmak uğruna benliğini kaybetmemeli.

Adalet kavramını birçok futbolcuyla örneklendirmek mümkün ama konuşulacak isim Sneijder olacak, tepede o var. 2 senedir yokları oynayan, kendine bakmayan bir Sneijder. Zaten atletik bir futbolcu hiç olmadı, atletik değilseniz çalışmak zorundasınız ama buraya Sneijder'in dünü ve bugünü üzerine fotoğraflar koysam demek istediğimi anlarsınız. Sneijder'i kimse tartışamaz, çok büyük futbolcu ve Galatasaray'a da büyük başarılar kazandırdı ama artık olmadığını da tartışmamak lazım. İyi niyeti ve oynamak istediğinden şüphem yok ama yürümüyor işte, şut dahi atamayacak durumda. Oysa Sneijder dediğimizde en önemli 2-3 özelliğinden biriydi şut, bunu ondan aldığımızda geriye ne kalıyor?

Fenerbahçe maçında da olmadı, önünde 2 haftalık bir hazırlık süresi olmasına rağmen. Tudor'un Sneijder'i kenara alması bu noktada doğruydu ama Fenerbahçe maçında 11 başlatması kendisiyle çelişki. Trabzonspor maçında da olmuştu bu, yine olmamıştı, olacağını da düşünmüyorum. Josue'yi beğenin ya da beğenmeyin ama formayı o pozisyonda hak eden isim oydu, daha hareketli ve daha mücadeleci yapısıyla.

Sneijder'in asist rakamlarını övmüştüm blogda, hatırlarsınız. Alanyaspor ve Akhisar Belediyesi maçlarının olduğu dönemde de Galatasaray'daki en iyi asist etkinliğine ulaşacak diye bekliyordum ama asistlerin içeriğini açmak lazım. Dün de yazdım, Galatasaray'ın Beşiktaş, Başakşehir, Fenerbahçe ve Trabzonspor maçlarındaki etkinliğini. 1 puanımız var sadece, atabildiğimiz de 3 gol. Eskiden Sneijder büyük maçları kazandırırdı, şimdi nerede? 

İşin özü şu, Sneijder üzerinden yeni sezonu kurgulayamazsınız. Bu saatten sonra düzeleceğini pek sanmıyorum. Kendine bakmaması da bunda en büyük etken. Tudor'un da en büyük handikapı oldu bu çelişki, belli ki Sneijder oynayacak ve sahadan çıkmayacak gibi bir talimat alınmış, o da buna uydu. Chedjou konusu da bir çelişkiydi mesela, Başakşehir maçında oynaması. Ya da bazı isimlerin bu hafta 11, ertesi hafta 18'de bile olmaması. Sabri Sarıoğlu Fenerbahçe karşısında iyi bir maç çıkardı mesela ama Tudor'un ona dönmesi de çelişki değil mi?

2 yorum:

  1. Tudor'u anlamak icin Karabukten ayrılış şekline bakmak yeterli.Bu devirde oyle kolay bulunmayacak rakamlar saçıyor GS.Arkasına bile bakmadan neden gelmesin ki? Takımı özbek kursun ne olacak ki parasını alsın yeter Tudor'a.Yöneticiler biraz daha neden yolunu bulmasın ki? Para bu boru degil.Tolga neden tınlasın ki cebi dolu.Sneijderin göbeği balkon gibi, umrunda mı degil acayip paralar nasilsa hesabinda.İşin özü GS sömürülüyor.Bu devran sona erdirilmezse GS sponsor bile bulamayacak.Yine soyluyorum, şanını, namını GS ye borclu adamlar neden susuyorlar? Onlar da planin parcasi mi? Artık takım üzerinden konusmayı azaltıp kemirgen haşeratla mücadeleye baslayalım.Saygılar

    YanıtlaSil
  2. Riekerink Bey' in başını yediniz. Tudor' un büyük maçları kazanma ihtimaliymiş. Peh...

    YanıtlaSil

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir