19 Mayıs 2017 Cuma

Galatasaray 2-0 Osmanlıspor, Tudor'dan maç planını beğendim


Osmanlıspor'un topla oynama oranı yüzde 60 civarıydı. Bu sezon ilk defa bir takım Galatasaray'a karşı böyle bir oran yakalamış olabilir. Ama ben bunun Tudor'un tercihi olduğunu düşünüyorum, maç planı buydu bana göre ki Tudor'un Karabükspor'da imzası buydu. Topu rakibe ver, baskı kur ve kaptığın toplarla hızlı çıkarak sonuca git. Tam anlamıyla başaramadık bunu ama sonuca rahat gitmeyi başardık.

Topa sahip olma ve yüksek pas yüzdeleri hücumda organizasyonunuz olmadığı sürece bir anlam ifade etmiyor. Bu sezon hücum organizasyonu geliştiremedik ama ısrarla bu oyunu oynamaya devam ettik. Kendi oyunumuzu rakiplere empoze etmeye çalışıyoruz ama rakibin zaten isteği bu, onların oyun planı haline dönüşmüştü. Osmanlıspor karşısında ise bunu biz yaptık, bence iyi bir maç planıydı. Savunmamız zayıf, böyle bir maçta bile rakip baskı kurabiliyor, varlığını hissettirebiliyor. Bunu çözemedi Tudor, yaz dönemine kalan bir konu oldu.

Diğer sorun ise final paslarıydı, zayıf kaldık ve daha farklı olabilirdi bu maç aslında. Kanat etkimiz yüksekti, açık alanda aktık resmen. Bekler için de aynısı geçerli, baskılarını da beğendim, hücumu da iyi desteklediler ama son paslar zayıf kaldı. Gelişebilir bir plan bu, Tudor'un başarılı olduğu bir düzen. İlla topa sahip olmak, pas yapmak zorunda değilsiniz. Açık alanda oynayacağınız bu futbol da büyük keyif verir, kanatlarımızın tarzı da bu oyuna oldukça yatkın. Kapalı savunmalar karşısında bireysel silahlara kalıyoruz ama açık alanda bu isimler cezayı daha rahat kesebiliyor. 

Hamza Hamzaoğlu'nun klasik oyunu. Topa sahip olmayı, pas kalitesini yükseltmeyi seviyor. Aslında Osmanlıspor'un Hamzaoğlu öncesi oyunu hıza, açık alan kovalamaya daha yatkındı. Bu oyunu sıfırladı Hamzaoğlu ve geçen haftalarda iyi sonuçlar alamıyor. Bir hatası da önlem adı altında bazı oyuncu tercihleri. Bruma ve Linnes etkisine karşı Vrsajevic'i sağ açıkta kullandı. Hatırlarsınız, Galatasaray'da da Telles'i sol öne atardı önlem adı altında ve başarısız olurdu. Bruma ve Linnes'in rahat bir oyun oynadığını düşünüyorum, aldığı önlem işe yaramadı.

Sneijder ve Sinan Gümüş'ü çok eleştiriyorum, takip edenler biliyor. Sneijder'i fizik anlamında çok eleştirdim, hızlı hareket edememesinden kaynaklı. Oyun aklına asla lafım yok, en kötü anında bile ceza sahasına atacağı 2 topla tüm seyri değiştirebiliyor ama genele etkisi zayıftı. Sinan Gümüş ise aldığı şansları iyi değerlendiremedi sezon içinde, ilk 11'e 2 haftadır yerleşmesi ise menajerinin çıkışı veya onun üzerinde olan transfer ilgisiyle kaynaklı olabilir. 

Sinan Gümüş için yine müthiş bir maç çıkardı diyemem, topsuz oyunda yoktu mesela. Bruma açık alanda çok daha etkiliydi. Oyun soldan aktı diyemeyiz, Sabri Sarıoğlu aynı etkiyi sağ tarafta gösterdi. Ama Sinan Gümüş'ün attığı gol de imzası işte, sol çizgiden aldığı topla içe kat etti ve ceza sahasının hemen dışından sol ayağı ile müthiş bıraktı. Bunu hatırlaması güzel, en iyi yaptığı işi. O da ceza sahasının etrafında topla buluşup şut atması, müthiş kullandığı bir sol ayağı var.

Sneijder adına da bu geçerli. Fizik anlamında 3-4 haftadır biraz daha toparlandığını düşünüyorum, güçlendi. Şut gücü dahi zayıflamıştı, 3 haftadır ise şut özelliğini iyi kullanıyor ve son 3 haftada 3. golü. Prandelli'nin onu ön liberoda kullandığı bir dönem vardı, geriden oyunu daha hızlı ve iyi kurabilmek anlamında. Osmanlıspor karşısında forvetin arkasındaydı ama plan yine bu gibiydi, aldığı topları hızlı ve iyi kullanması. Bunu başardığını düşünüyorum, final anlarında etkisiz kalmamız Sneijder ile alakalı değil. Toparlanmaya başlaması güzel ama lig bitti maalesef.

Seleznyov'umuz yok ama, gezerek oynadığında pis işleri de yapacak. Bu oyunda bir pivota ihtiyaç yok, mücadele edecek, servis yapabilecek bir isim lazım, daha önemlisi pis işleri yapacak. Böyle bir forvetimiz olmadığı için Eren Derdiyok çıktığında Sinan Gümüş'ü forvette, Garry'i kanatta bekledim ama Podolski tercih edildi. Oysa oyun tamamen koş koşa dönmüştü ki daha farklı olabilirdik.

Bu oyuna rağmen eksikler var tabii, transfere ihtiyaç duyduğumuz yerler belli. Maç özelinde bakarsak kazanılması gereken bir maçtı işte, 3.'lük yolunda önemliydi. 3.'lüğü bir hedef gibi görmek istemezdim ama maalesef şartlar bunu emrediyor. İşin özü şu, rakibe bağlı oyun planı yapabilmek ve bunu oynamak güzel. Beşiktaş karşısında formasyon noktasında uygulamıştı bunu Tudor ve bence kaybetmemize rağmen iyi bir maçtı. Osmanlıspor karşısında ise oyun tarzı noktasında bunu uygulayarak istediğini rahatlıkla aldı.

6 yorum:

  1. Bitiricilik cok kotuydu, ikinci yari son 15 dk iki belki uc gol daha atabilecekken sacma sapan pas secimleri ile kahrettiler. Tudor kenarda nasil bu kadar sakin kalabiliyor anlamadim. Terim olsa sahaya girmis al asagi etmisti forvet hattini.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yok ki elinde malzeme :) Bence Tudor her ikisinden de memnun değil ama mecburen oynatıyor.

      Sil
  2. Sinan ve Sneijder konusunda kesinlikle aynı fikirdeyim. Üstüne Bruma'nın bencilliği de tuz biber. Orta sahamızın düşük tempolu, ağır olmasını pozisyonsuzluğumuzun nedeni görüyorum. Orta yapmayan takımda Eren ancak deli dana misali oynar ki o da çok mücadele etti.

    YanıtlaSil
  3. Ben Tudor'un Galatasaray için yeterli bir hoca olduğunu düşünmüyorum 3 lü stoper oynamaya takık olmasaydı şu an çok başka yerdeydik Bruma ile Sneijder ile takıntıları önceki haftalarda yaptığı geç oyuncu değişiklikleri transferi tamamlanmış Poldi'yi oynatıp Eren kenarda otururken yüzüne bakmaması daha çok örnek bulunur. Ben Galatasaray yönetiminin Tudor ile devam etmesi halinde zaten bitmiş olan kredisini tamamen eksiye çevireceğini düşünüyorum. Umarım yanılan ben olurum.

    YanıtlaSil
  4. Burak Bey; Jeremy Mathieu ile anlaşıldı deniliyor sizin fikirleriniz nelerdir acaba?

    YanıtlaSil

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir